Pek çoğunuz, nedir bu Arakan, bu da nereden çıktı diyebilirsiniz. Haklısınız da, Çünkü biz Müslümanlar, “Doğuda bir Müslüman’ın ayağına diken batsa batıda ki Müslüman bunu hissetmelidir” deyişine rağmen bir birimizden habersiziz.
İşte Arakan’da böyle bir hadise.
Bizler nedense hep Filistin’i, Afganistan’ı, Sudan’ı ve oralarda yaşayan Müslümanları düşünürüz de böylesi yerlerdekini pek aklımızın ucuna bile getirmeyiz. Burada bir adaletsizlik ve eşitsizlik var diye düşünmekteyim.
Arakan, uzak Asya’da Bengladeş, Çin ve Laos’un arasında Hindistan’a kıyısı olan Budist “Rakhine”ler tarafından yönetilen bir Asya ülkesi olan Myanmar’ın kuzeybatısında yer almaktadır.
Demografik yapıyı “Rohinya” adı verilen Müslümanlar ile “Rakhine” denen Budistler oluşturmaktadır.
İslam’ın oralarda ne işi var denilebilir.
İslam, Arakan’da 8. yy’dan itibaren var olmaya başlamıştır. Bu bölgeye gelen Müslüman tüccarlar ve dervişler vasıtasıyla yayılmıştır. Etnik olarak pek bilmeseler de “Rohinya”ların, Moğal kökenli oldukları biliniyor.
Müslümanlar bir ara öyle çoğaldı ve güçlendiler ki, 1430 yılında bir İslam devletinin kurulduğu bilinmektedir. Bu devlet 1784 yılına kadar yaşamış ve bu tarihte Budist krallık tarafından işgal edilerek yıkılmıştır. Müslüman devlet orada tam 354 yıl hüküm sürmüştür.
Myanmar’ı idare eden Budist’ler, Arakan’da yaşayan Müslümanlara öylesine baskı uygulamaktadırlar ki, aklın alacağı türden değildir. Ben yaş itibariyle Türkiye’de üç devrim gördüm. Sıkıyönetimler yaşadım. Hiç birinin uyguladığı kısıtlamalar, Arakan’dakinin yanında solda “sıfır” bile olamazlar.
Bölgedeki Müslümanların evlenmeleri yasak ve izne bağlı. Ancak Bengladeş’e geçerek evlenebilmekteler. Seyahat etmeleri de yasak. Ama bu seyahat öyle şehirler ve ülkeler arası değil; komşular arasıdır. Hiçbir Arakan’lı Müslüman izinsiz komşusunu ziyaret edemez. Toplanamazlar, cami yapımı yasak, ibadet yasak.
Bırakın tahsil etmeyi okuma ve kitap yasak. Müslüman çocuklar, ancak izinle sadece ilkokula kadar okuyabiliyorlar. İlkokul bile yasak.
27.07.2012 günü TV 8’de Erkan Tan’ın konuğu olan KON TV’nin Ankara temsilcisi’nin anlattıkları ise yüreği olanların yüreğini paramparça edecek cinstendi. Yaşlı bir Arakan’lı, “Bu işkence ve bu zulümden kurtulmak için “ÖLÜMÜ” bekliyoruz.” Açıklaması kanlarımızı donduracak açıklamaydı.
Aylardır Arakan’da bu işkence ve katliam sürdürülmekte. Müslümanlar çok perişan vaziyette Bengladeş’e sığınmak zorunda kalıyorlar. Amma Bengladeş’de oldukça fakir, Muson yağmurlarının etkisinde ve barakalardan oluşan köylerde yaşamaktalar. Kelin merhemi olsa kendi başına sürecek cinsten.
Ayrıca yurtlarından zorla ayrılan 1 milyondan fazla Arakan’lı Müslüman yıllardır başta Begladeş olmak üzere, Pakistan, Malezya ve Suudi Arabistan’da ve dünyanın pek çok ülkesinde, çok kötü şartlarda mülteci olarak yaşamaktadırlar.
Bu ülkelerdeki Arakan’lı mültecilerin açlıktan toplu ölümleri kanıksanmış bir durum haline gelmiştir.
Şimdi ben diyorum ki, Türk zenginlerimiz, hayır kuruluşlarımız ve Devletimiz bu acı ve zulme el koymalı. Konuyu, başta BM’ler olmak üzere İslam Konferansına taşımalı ve kıyıma “DUR” dedirtmelidir.
İşte Arakan böyle bir yerdir. Yardım edelim ve en önemlisi de “DUA” edelim.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı