Nazım Peker
Nazım Peker

Anayasa Üzerine Endişeler

Ülkemiz enerjisini, “ YENİ ANAYASA” tartışmalarına harcamaktadır. Bu, ülkenin en önemli gündem maddesi olup çıkmıştır. Öyle ki, “Yeni Anayasa” ile terör sonlanacak, AB’ye giriş hızlanacak, enflasyon düşecek, işsizlik azalacak, kadına şiddet, çocuğu tecavüz önlenecek, cari açık kapanacak, büyüme hızı Çin’i geçecek. Özetlersek, A’dan Z’ye bütün olumsuzluklar; “YENİ ANAYASA” ile son bulacak

  Sanki sihirli bir değnek, her dokunduğunu iyileştirecek, ülke gülizar olacak.

  S. Başbakan ve AKP kurmayları, bütün olumsuz işlerin önünde en büyük engeli, mevcut “1982 Anayasamızda” aramakta toplumu da bu şekilde yönlendirmekteler.

  Oysa, mevcut Anayasanın; 2001 yılında çok maddesi değiştirilmiş, 2004 yılında yapılan bazı değişikliklerle de ne “12 Eylül Anayasası” özelliği kalmış nede “Temel hak ve Hürriyetlerin” önündeki tartışmalar da büyük ölçüde giderilmiş. Bununla da kalmayarak, “Evrensel Hukuk” ilkeleri sağlanarak, “Avrupa Birliği Müktesebatıyla” uyum sağlanmış, bu alandaki bütün eleştirilerin de önüne geçilmiştir.

  Sevgili okurlarım! Maksat üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi? İşte zurnanın zırt dediği soru bu. Mevcut Anayasa tam 17 defa (Yazıyla; ON YEDİ) değişiklik yapılmış. İlave maddelerle 1982 deki haliyle şimdiki hali arasında, “Temel Hak ve Hürriyetler”, “Demokrasinin temel ilkeleri” açısından hiçbir benzerlik kalmamıştır.

  Öyleyse bu “Yeni Sivil Anayasa” yapma gayreti nedir?

  Hükümet neden bunda ısrar etmektedir?

  İşte çözemediğimiz, anlayamadığımız, arkasında nelerin saklı, hangi kötü niyetlerin olduğunu çözemediğimiz nokta da burası.

  Sızan haberlere göre maksat, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen o üç maddenin değiştirilmesi. Anayasa’dan TÜRK ve TÜRKLÜK kavramlarının çıkarılması! Ne idüğü belli olmayan “TÜRKİYELİLİK” kavramıyla; ülkenin sahibinin Türkler olmadığı maddeleri koyarak Türkleri bu ülkenin asli unsuru olmaktan çıkarmaktır.

  Amaç bu ise tehlike büyük demektir.

  Zaten ordusu perişan edilmiş, Silivri ve Hasdal’da tutuklanmış bir Türkiye var karşımızda.

  Şimdi bir de buna, Anayasa marifetiyle Türk ve Türklük asli unsurunun da çıkarıldığını ekleyin.
Düşünün ki, sinsi planın nerelere uzandığını, ülkenin nerelere götürüldüğünü, kimlere peşkeş çekileceğini, İslâm’ın nasıl ılımlaştırılacağını, yeni komşularımızın kimler olacağının farkına varın.

  Yeni Anayasa ile ülkenin, etnik ırkçılığa teslim edileceği, Millî devlete, millî kimliğe ve milliyete karşı alternatif kimliklere egemenlik alanlarının açılacağını görün. Farklılıkları kutsallaştırarak, devletin varlığını reddederek, etnik ırkçılığa yol açan sapmaları teşvik etmek, terör örgütü ile müzakereye girerek, insanları birbirine karşı ötekileştirerek mi daha “Demokratik ve insan haklarına saygılı” Anayasa yapacaksınız? Bu mümkün mü?

  Türk Hükümetleri evvela bu ülke insanlarını kaderde ve kıvançta bir tutmak, devletin temel kuruluş felsefesi ve var oluş gerekçeleri ile uzlaşmak ve onlara sıkı sıkıya bağlı kalmak zorundadır.

  Anayasa ülkenin ve ülke insanın ihtiyaçlarına cevap vermeli, ısmarlama olmaktan, ideolojik olmaktan uzak olmalıdır.

  Bilim adamlarına göre teslim alınmış bir BASINI, susturulmuş ve korkutulmuş üniversiteleriyle, yozlaştırılmış adalet sistemiyle, bozulmuş ekonomisiyle, fakirliğe mahkûm ve bir torba kömüre, bir paket makarnaya muhtaç edilmiş bir toplum yapısıyla hiçbir dönemde görülmemiş “Demokratikleşme ve özgürleşme” perdelemesiyle, parçalanma ve etnikleşme, ötekileşme süreciyle karşı karşıya bırakılmıştır.

  Ülke, sevgiden nasipsiz, hoşgörüden, İslam ahlâk ve adabından uzak, kinleşmeye, intikamlaşmaya yönelik bir ivme kazanmış ve bu ivme bizzat S. Başbakan ve kurmaylarınca da sürekli körüklenmektedir.

  Böyle bir ortamda siz olsanız, “Yeni Sivil Bir ANAYASA” ısrarından ürkmez misiniz, tırsmaz mısınız, kaygı duymaz mısınız?

  Esen kalınız. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!