Uzunca bir süre 40 yıl Almanya’da yaşamış biri olarak bazı tespitlerim var.
Birincisi iki dünya harbini de yenik olarak kapatan Almanya neden böyle kalkındı?
İkincisi de Almanya’da refah seviyesi neden yüksektir?
Her ikisinin de nedeni, çalışmak, bilime önem vermek, yönetenlerin adil ve şeffaf olmaları, yasaların ve hukukun herkese eşit olması.
Almanlar tutumludur. Muzu tane ile alırlar, asla müsrif değillerdir. Bizim bir evin perdesi ile Almanların bir evinin tüm pencereleri perdelenir.
Ceplerinde asla fazla para taşımazlar. Kredi kartı kullanma oranı oldukça düşüktür.
Alman kadınlar, hesaplarını iyi bilirler. Her gün yeteri kadar para çekerek alışveriş yaparlar.
Bir fabrika yöneticisi veya üst düzey bir bürokrat bile yemeğini evden getirir.
Belediyelerdeki üst düzey yöneticilerin bile makam aracı, özel şoförü, çaycısı yoktur!..
Hatırı sayılır dünya markası otomobil fabrikaları olmasına karşın bütün Almanya’da makam aracı sayısı: 10 binler civarındadır. Biz de itibar önemli olduğu için: 125 bin civarında.
Her sene cep telefonlarını yenilemezler, ucuz ve işlerini gören modellerle yetinirler.
Evlerin çoğu eski yapıdır. Bu binalarda oturmak Almanları asla rahatsız etmez. Hemen hemen hiçbir zengin ya da üst düzey bürokratların evlerinde temizlikçi olmaz.
Karı ve koca çalışkandırlar. Asla marka ve model takıntıları yoktur. Banka da şef olan birisi ahıra girip temizlik yapmaktan gocunmaz.
Her Alman çocuk, 15-16 yaşına gelince harçlığını kazanmak için çalışmaya başlar. Aileye yük olmazlar. Hani bizde 3 çocuk isteniyordu ya! O çocuklar büyüdü ama işleri yok. Üç çocuk isteyenin de bu işsizler için bir gayreti yok.
Son yıllarda bizde dışarıda yemek, köy kahvaltısı, açık büfe moda ya!. Bu, bir savurganlıktır.
Paralı, parasız herkes cebindeki kredi kartlarının çokluğuyla gösteriş ve hava peşinde ya!
Gençler rahatına ve konforuna düşkün ya!..
En yeni evlerde, model arabalarda, marka telefon ve kıyafetlerde, lüks lokantalarda yemek derdindeler ya!..
Her kes bohem hayatı yaşamanın peşinde, hiçbir şeyden memnun değil, her imkâna burun kıvırmaktalar.
Gençler bedava hayat, rahat okul, terlemeden kazanma peşindeler ya!
Buna rağmen marka ve model takıntılarından da ödün vermek istemiyorlar.
Tembellik olabildiğince, savurganlık had safhada!
Onun için Türkiye bu halde.
Onun için de Almanya kalkınmış ve teknoloji satmakta.
Tanrı korusun böyle bir savurganlık ve marka-model düşkünlüğü, büyük krizlere davetiye çıkarmaz mı?
Bugün geldiğimiz ya da durduğumuz yer neresi?
Esen kalınız.