Dökme su ile değirmenin dönmediği gibi, zorlamayla ve yalakalıkla da dünya lideri olunmuyor. Olunuyorsa da buna gerçek değil sahte, yani ÇAKMA lider denir.
Bizim Müslümanlar işin lüksünde, gösterişinde ve havasındalar artık.
Onlar için mazi, geride kalan hoş bir SADA.
Bosna Hersek’i tanırsınız. Yugoslavya’nın yıkılışından sonra bağımsızlığını kanla ve gözyaşı ile kazanan Avrupa ülkesi.
Avrupa’nın göbeğinde Müslüman bir ülke!
Aliya İzzet Begoviç, bu ülkenin efsane lideri idi.
Bosna Hersek’i, bağımsızlığına kavuşturan yiğit lider. Kendisi yüce, gönlü cüce, yüreği pek, ruhu ince kişi!
Alija hasta ve ölüm kaçınılmazdır.
Kendisine, “Siz bu ülke için elinizden geleni yaptınız. Bu ülke de sizin için elinden geleni yapmak istiyor. Onun içinde size yakışır şöyle güzel bir ANITMEZAR yapacağız” teklif edilir.
Bilge lider, “Hayır, sakın ha! Beni silah arkadaşlarımın yanına mütevazi bir mezara koyunuz” diye vasiyet eder.
Bunda ne var diyebilirsiniz!
Bunda çok şey var.
Bir yüzükle gelip gemicikler, şan-şöhret, lüks ve gösteriş zengini olan Müslümanları görünce; durup iki kere düşünmek gerekiyor.
Begoviç, sade ve basit bir mezar vasiyetinin yanında, “Sakın ola mezar taşıma CUMHURBAŞKANI da yazmayınız, sadece Abdullah (Allah’ın kulu) yazınız.” Diye şart da koşuyor.
Buna ne denir?
Acaba Alija, istese neler yapmazdı?
O da Müslüman, bin yüz elli odalı sarayda konaklayan fani de. Allah’ın huzuruna kim nasıl çıkacak?
Efendim, Cemron’a demiş ki, “Siz sarayı kaça bakım yaptırıyorsunuz?” Cemaron da, “Beş yüz milyon EURO’ya” demiş.
İngiltere’nin parası ne zaman EURO oldu? AB’nin parasını değiştirmeyen ve EURO’ya geçmeyen tek ülkesi İngiltere değil miydi?
Bizimkisi merakından sormuş, “Peki hiç bu miktar konuşuluyor mu, tenkit ediliyor mu?” Cemaron, “Hayır gündem de bile değil” demiş.
Doğru demiş.
Acaba İngiliz Cemaron’a, “Sizin ülkede yırtık lastikli kaç Recep var? “diye de sormuş mu? “Sizin ülkede geçinemedikleri için ikinci ve üçüncü bir işte çalışan kaç emekli var?” diye de sormuş mu?
“Maden kazalarında kaç kişi ölüyor? Bu, bu işin fıtratında vardır diyor musunuz?” diye de sorulmuş mu?
Efendim sarayın tekerleri yokmuş, bir yerlere de gitmiyormuş.
Vay be bilmiyorduk. Ben ve benim gibi zavallılar, sarayları tekerli biliyorduk. Demek ki yokmuş!
Neyse lafa limon sıkmayalım.
Yukarıda bir liderden, yüreği mert gönlü yumuşak, şanı yüce gönlü alçak bir liderden bahsettik. Mezarını ve mezar taşını anlattık.
Bizimkiler ölünce mezar taşlarına ne yazılacak, merak etmekteyim.
Liderlik lafla, yalakalıkla, gılların gıllanmasıyla olmuyor.
Yürekle, gönülle, icraatla oluyor.
Ruhun şâd, mekânın cennet olsun ey büyük insan, önder lider, bilge kişi, gerçek Müslüman Alija İzzet Begoviç, ABDULLAH.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı