Başbakan Erdoğan, ülkeyi büyük bir badirenin içine sokmuştur. Erdoğan’ın Kürt devleti kurdurma çalışmalarına bir göz atalım.
Tayyip Erdoğan 1991’de RP İstanbul İl Başkanı iken, bu sevdası ya da bu hayali depreşmişti. Şimdiki AKP milletvekili Mehmet Metiner’e KÜRT raporu hazırlatarak işe başlamıştır.
PKK’nın çözülmesi ve çözümü için de, Osmanlı Eyalet sisteminin şart olduğunu 1993’te dile getirmiş ve bunu beyan etmiştir. S. Erdoğan, “Başkanlık” hayalini dillendirirken, “Eyalet sistemi mi gerekiyor?” sorusuna: “Elbette! Yoksa altı kaval üstü şişhane olur” ilginç cevabını vermiştir.
Elli yedinci hükümeti oluşturan Ecevit’in partisi bir karpuz gibi ikiye bölünüp, 57. Hükümet ABD darbesi ile yıkılıp, parti programı bile ABD’den alınan ve iş başına getirilen AKP’ye verilen öncelikli ödev;
1-TSK’yı sindirerek üniter yapıyı değiştirmesi,
2- Eyalet sisteminin alt yapısını oluşturması idi.
Yıllar önce bu sistem Demirel, Özal ve Evren tarafından da dillendirilmiş Evren’in, “ Bavyera’da üç bayrak çekmişler. Sordum; biri Türk, öbürü Alman üçüncüsü de Bavyera Eyalet Bayrağı dediler. Pek çok ülkede bu tür eyalet bayrakları var. Bizde neden olmasın” dediğini dün gibi hatırlıyorum. Bu açıklamalar ve gayretler, gelinen kilometre taşlarıdır.
Çalışmalar artarak devam etti:
AKP’nin, ABD’ye verdiği eyaletleşme taahhüdünün ilk harcı; AB’nin finansmanıyla 12 Haziran 2006’da Diyarbakır’da Bölge İstinaf Mahkemesi’nin yapımıyla başlandı. AB’nin dayattığı federalizm, “ Bölge Kalkınma Ajansları”nın 23 Kasım 2006’da devreye girmesiyle resmen Türkiye, bölgelere ayrılmış oldu.
Yetmedi.. Aksine süreç hızlandı.
AKP, ABD’nin dayatması ve AB’nin mali desteği ile 7 Eylül 2007’de bölge İstinaf Mahkemeleri için “Dokuz Eyalet” merkezini seçti. İstanbul, İzmir, Ankara, Konya, Kayseri, Adana, samsun, Erzurum ve Diyarbakır’da kurulması öngörülen İstinaf Mahkemeleri ABD’nin, “9 Eyalet” istemiyle de örtüşmektedir.
Durmak yok..
10 Aralık 2010’ da Adalet Bakanı Sadullah Ergin, müsteşar, genel müdürler ve daire başkanlarından oluşan bir heyetle ABD’ye gittiler. ABD’li bir yetkili, Türk heyetinin ABD eyalet ve federal sistemini incelediklerini ima etmişti.
Süreç, tıkır tıkır işletilmekte:
İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı, 35 Kaymakam ve vali yardımcısı ile Ocak 2011’de ABD Eyalet yönetim sistemini yerinde görmek, uygulamaları incelemek amacıyla bu ülkeye gittiler.
Bitmedi.
Diyarbakır ve Şanlıurfa’yı içine alan Karacadağ Kalkınma Ajansı yetkilileri, Aynı şehirlerin valilerinin de katılımıyla Şubat 2012’de İspanya’nın özerk Katalonya’nın başkenti Barcelona’da incelemelerde bulundular. Haber,” Ajans Yönetimi Barcelona örneğini yerinde inceliyor” başlığıyla duyuruldu.
Bitti mi? Biter mi hiç.. İşi sağlama almak, verilen sözü yerine getirmek gerekiyordu.
11 Temmuz 2012’de Eyalet merkezi olarak da yorumlanacak 15 bölge kuruldu. Bu bölgelerin11’inde “13 Bölgesel Ağır Ceza Mahkemeleri” kuruldu ve işin Yargı ayağı da tamamlanmış oldu.
Bütün bunlar milletin gözü önünde yapılırken Başbakan, “Tek millet, tek vatan, tek bayrak” nutukları atıyordu. Ama ne hikmetse hiç kimse, “Bu tek millet kim, tek bayrak nasıl, tek vatanın adı ne” diye sormuyor. Meydanlar, “Seninle gurur duyuyoruz, g…yün kılı olmaya razıyız!” diye tempo tutuyordu.
Allah’ın hikmetinden sual olunmaz ya! 17 Aralık “Büyük Rüşvet Operasyonu” patladı. Bu süreç, belki bu sayede biraz gecikebilir. Ya değilse Başbakan’ın 1991’lerden beri hayali olan “Eyalet Sistemi” uygulamasıyla Güneydoğu’da bir KÜRT devleti ve daha başka devletler de kurulabilecektir.
Bu tezimizi hükümetin, Brüksel’de bir an bile tereddüt etmeden, “Müzakerelerin yalnız Türkiye’yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini… Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya Güneydoğu’da bir Kürt devleti kurulursa, yeni bir karar gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılabileceğine…” utanç ifadeler içeren 23. Maddeli bildiriyi imzalaması desteklemektedir.
Ey milletim uyan ve oyunu gör. Oyunla da oyunu boz. Bu, senin olmak ya da olmamak sınavın olacaktır.
Esen kalınız.