Nazım Peker
Nazım Peker

23 Nisan Kandırmacası

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı hep beraber kutladık. Coşkuyla diyemiyorum. Çünkü orası biraz tartışmalı ve su götürür.
 
23 Nisan, dünyanın ilk ve tek yasa ile kutlanan çocuk bayramı özelliği taşımaktadır. Onun için bayramın manası tartışılmaz derecede büyüktür. O büyüklüğü, bu ülkenin kurucu iradesinin kaptanı olan Atatürk’e borçluyuz.
 
Bazıları bilmiyor ama, biz Atatürk ve arkadaşlarına pek çok şeyi de borçluyuz. Cumhuriyeti, cumhuriyetin değerlerini, demokrasiyi ve demokrasinin nimetlerini de o kurucu iradeye borçluyuz. Eğer bugün adımız yine Müslüman adıysa, bu topraklarda rahatça ibadet ediyorsak, minarelerde günde beş vakit ezan sesini duyuyorsak, dini vecibelerimizi rahatça yerine getiriyorsak, seçme ve seçilme hakkına sahipsek, bu sistem ile milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı olabiliyorsak bütün bunları da o kurucu iradeye borçlu olduğumuzu asla unutmamalıyız ve akıldan da çıkarmamalıyız.
 
Sadede gelirsek;
 
Her 23 Nisan’da belediyelerimiz, kaymakamlarımız, valilerimiz, bakanlarımız, Başbakanlarımız, TBMM başkanlarımız, Cumhurbaşkanlarımız bir iki saatliğine de olsa bu koltukları geleceğimiz olan çocuklarımıza bırakırlar.
 
Basın, omuzlarda kameralar tv’ler hazırdır.
 
O koltuklara oturan öğrencilere mikrofonlar uzatılır, ne düşündükleri ne yapacakları sorulur ve fikirleri alınır. Bizde her şey kısıtlamalı olduğu için suya sabuna dokunmayan beyanatlar verir bu küçük öğrenciler.
 
Buraya kadar her şey güzel öyle değil mi?
 
Bence de güzel ve iyi bir görüntü.
 
Ama biraz kandırmaca olmuyor mu?
 
Madem bu çocuklar o koltuklara oturtulup, fikirleri soruluyor; koltukların asıl sahipleri bu görüntü ile kıvanç duyuyorlar. Bunun bir karşılığının olması gerekmez mi? Naçizane bir görüşüm; bu güne bir saygı olarak şöyle bir uygulama yapılsa daha iyi olmaz mı?
 
Mesela, o koltuklara oturan çocukların bir isteklerinin olur kabul edilip hayata geçirilmesi çok daha iyi olmaz mı, yakışık almaz mı, şık düşmez mi?
 
Böyle yapılsa hem günün mana ve anlamı bir derinlik kazanır hem de o çocukların ileride gurur duyacakları bir övünçleri olmaz mı?
 
Kim bilir belki de bu sayede başta TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlıklar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları vs’de bir iyi uygulamaya olur derler.
 
Şayet bana bir temsil görevi verilse benim ilk işim, bu dediklerimin yapılması için, TBMM’ne bir yasa teklifi vermek olacaktır.
 
Acaba güzel olmaz mı?
 
Siz, o pırıl pırıl, kötülükten uzak, cambazlık nedir bilmeyen, yolsuzluk, adam kayırma sisteminden habersiz bu göz bebeğimiz yavrularımıza böyle bir şans ve imkân verseniz; kazancınız ne olur, ne kaybedersiniz hiç düşündünüz mü?
 
Bence vakit geçmiş değil.
 
Düşünmekte ve uygulamakta büyüüüükkk faydalar var. Bir yapın da görün güzelliklerini….. O küçük beyinlerin ülkeye nasıl faydalı işlere “EVET” diyeceklerini.
 
Kim bilir bu sayede ülke, pek çok kamburdan da kurtulmuş olabilir.
 
Ya değilse bütün bu koltuk bırakmalar, bu yavruları oralara konu mankeni gibi oturtmalar; bir kandırmaca diye düşünmekteyim.
 
Hiç değilse çocuklarımızın masum duygularıyla bari oynamayınız.
 
Yanlış mı düşünmekteyim.
 
Esen kalınız.                                                                     

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!