Geçen haftaki seçim turları bu üç aday arasında değil, arkalarındaki güçler arasında gerçekleşti. Şu ana kadar hem Yargıtay’daki güç dengelerini görmek hem de mahalli seçim öncesi MHP ve diğer güçleri küstürmemek için devreye girmediği tahmin edilen Erdoğan’ın yarından sonra yeni başkanı işaret etmesi bekleniyor. Bu işaretten sonra da muhtemeldir ki Yargıtay Genel Sekreterliği ve Cumhuriyet Başsavcılığı pazarlıklarıyla sözkonusu gruplar arasında denge sağlanması yoluna gidilecek. Yargının en alttan en üste siyasallaşması böylesine sıradanlaştıkça, bu ülkeye adalet hiç gelebilir mi?!
Mahalli seçimlerle eş zamanlı olarak yüksek yargıda da seçim sürecine girilmişti.
Dünkü mahalli seçimlerden 10 gün önce yüksek yargıda sadece Anayasa Mahkemesi’nin yeni başkanı belli olurken Yargıtay’da geçen hafta boyunca adeta nefes nefese süren turlardan sonuç çıkmadı.
Mahalli seçimlerle yüksek yargı seçimleri ne alâka mı?
ZÜHTÜ ARSLAN ÜNİVERSİTEYE DÖNECEK
Bunu anlatmadan evvel, özellikle Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hedef aldığı, gerekirse kapatılmasını istediği Anayasa Mahkemesi’nden kimi kulisler aktaralım.
Görev süresi dolan Başkan Zühtü Arslan’ın yerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Yargıtay üyeliğine, oradan da jet hızıyla AYM’ye atanan İrfan Fidan’ın seçilmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak öyle olmadı. 21 Mart’taki seçimde Başkanlık koltuğuna Kadir Özkaya oturdu.
Denilen o ki; geçen yılki başkanlık seçiminde açıkça İrfan Fidan’ı destekleyen Erdoğan istediği sonucu alamayınca bu defa alenen ve resmen müdahil olmadı ve orta yol bulunup Özkaya seçildi. Özkaya’nın özelliği şu: yaş haddi sebebiyle sadece 2.5 yıl başkanlık yapacak. AKP iktidarı devam ediyor olur, Anayasa Mahkemesi de kalırsa işte o zaman İrfan Fidan devrinin başlayacağı konuşuluyor.
AYM seçimlerinin yapılacağı gün, iktidarın bir gazetesi, “Zühtü emekli” manşetini attı. İroni miydi yoksa öyle mi sanıyorlardı, bilmiyoruz; ama hemen belirtelim, Zühtü Arslan henüz yaş haddini doldurmadığı için emekli olamıyor. Peki Arslan AYM Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra ne mi yapacak? YÖK kontenjanından seçildiği için oraya dönmesi ve muhtemelen Bilkent Üniversitesi’nde ders vermesi bekleniyor.
Bir başka kulis; hatırlanacaktır, Erdoğan’ın Danıştay kontenjanından AYM’ye üye seçtiği Yılmaz Akçil için 8 Şubat’ta yemin töreni düzenlendi. İşte bu törende tek dikkat çeken olay, bir süredir AYM ile karşı karşıya gelen Yargıtay’ın Başkanı Mehmet Akarca’nın katılmaması oldu. Öğrendiğimize göre, öncesinde Akarca’nın törene katılacağı bilgisi verilmiş, ancak kendisi gelmemiş ve herhangi bir mazeret de bildirilmemiş.
YARGITAY’DA KİM KİMDİR?
Geçen hafta başlayan, ama sonuçlanamayan Yargıtay Başkanlığı seçimine gelelim.
Mevcut Başkan Mehmet Akarca’nın görev süresinin dolması nedeniyle yapılan ve başlangıçta 5 ismin aday olduğu seçimlerde Akarca, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ile 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez’in isimleri ön plana çıktı. Perşembe günkü onuncu turda ise en çok oyu alan iki aday; Akarca ile Kerkez yarıştı. Ancak yine salt çoğunluk sağlanamadığı için seçimler bu haftadan itibaren sil baştan başlayacak yani Akarca, Kerkez ve Şentürk başta olmak üzere başka isimler de aday olabilecek.
Geçen haftaki oylamalar sırasında Yargıtay kulislerinde, bu turlarda “kimlerin kimi istemediği belirlenecek” diye konuşuluyordu. Tahminler, “istenmeyen kişinin” Başkan Mehmet Akarca olduğu yönündeydi; ancak sonuçlar bu kişinin Akarca değil, Muhsin Şentürk olduğunu gösterdi.
Üç adayın özelliklerine bakalım.
Başkan Mehmet Akarca daha önce iki kez Erdoğan tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına atandı. Bu atamalarda “Erdoğan’a aşığım… Erdoğan’a anam, babam, eşim, çocuklarım feda olsun.” diyen iş insanı Ethem Sancak’ın eş durumundan Akarca’ya yakınlığının etkili olduğu öne sürüldü.
Malum, Ethem Sancak iki yıl önce; “Biz Amerika’nın desteğiyle iktidara geldik. Taç giyen baş akıllanır. One minute olayında rest çektik. Batının pranga sistemine kafa tutmaya başladık. Bunu devirebilmek için en son içimize sızdırdıkları FETÖ, 15 Temmuz darbesini yaptı. Biz milletimizin desteğiyle bunları yendik.” açıklamasını yapınca AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu tarafından kesin ihraç istemiyle İl Disiplin Kurulu’na sevk edildi. O da bunun üzerine AKP’den istifa etti.
Diyeceğimiz; seçilmesine kesin gözüyle bakılan Mehmet Akarca’nın öncelikle artık Ethem Sancak faktörünün etkili olmaması, ayrıca 4 yıllık Başkanlık dönemindeki kimi tercih ve uygulamalarının Yargıtay üyelerinin önemli bölümünün tepkisini çekmesi sebebiyle banko seçilemediği vurgulanıyor.
İkinci isim olan 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk de Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği tahliye kararına direnip Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesini sağlaması, üstüne Atalay lehine karar veren AYM’nin 9 üyesi hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla ünlendi. Tüm bunların sonucunda da Şentürk’ün dairesi, özellikle Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, “Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin şerefli hakimlerini yürekten kutluyor ve aldıkları kararı destekliyoruz.” şeklinde takdirlerine mazhar oldu. Buradan da anlaşılacağı üzere, Yargıtay’daki MHP’li üyelerin adayı olan Şentürk’ü Saray’daki bazı hukukçular ile “Yargıda İstanbul grubu” diye bilinen grubun bir bölümünün desteklediği belirtiliyor.
ERGENEKON KUMPASININ “ADALET BAKANI”!..
Üçüncü ve sürpriz aday Ömer Kerkez ise kamuoyunun değil, ama hem yargı hem Saray bürokrasisinin yakından bildiği bir isim. Zira 2017 yılında Yargıtay üyeliğine seçilene kadar uzun süre Adalet Bakanlığı ve HSK’da görev yaptı. Ayrıca öğrencilik yıllarındaki ev ve okul arkadaşları da dikkat çekici. Örneğin halen Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı olan Metin Kıratlı ile okul arkadaşı olduğu; 2010’daki Anayasa değişikliğinden sonra Fetullah Gülen cemaati ile Yargıtay’a ve Danıştay’a üye seçimi pazarlıklarını yürüten, 15 Temmuz’dan sonra gözaltına alındığında ise üzerinde anlaşılan o listenin Erdoğan’a, “biraz nurlu oldu” diye sunulduğunu açıklayan, yargılama sonunda hakkında verilen beraat kararı epey tartışılan ve dahi “FETÖ’cü değil Hakyolcu” olduğu söylenen eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem’le aynı evde kaldığı, Erdem sayesinde Sadullah Ergin’le tanışıp Adalet Bakanlığı’nda görev aldığı, Bekir Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı döneminde de HSYK’ya seçildiği anlatılıyor.
Ez cümle, Ömer Kerkez için yapılan yorumlar şöyle:
“FETÖ’yle arası iyi değildi. İddia edildiği gibi Menzil veya Hakyolcu da değil, ama her kesime yakın. HSK’daki CHP kontenjanından seçilen üye desteklediği için sosyal demokrat olduğu düşünülüyor, ama bu da doğru değil. O üye sadece beraber çalıştıkları için destekliyor. Kesin olan şu: iktidarla her daim çok iyi ilişkileri olan birisi.”
Tüm bunlardan sonra Kerkez’le ilgili çok ilginç bir başka ayrıntıyı hatırlatalım.
Ergenekon kumpası iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan sözde Bakanlar Kurulu listesinde “Adalet Bakanı” olarak onun adı geçmiş ve Kerkez 2014’te HSYK üyeliğine seçildiğinde bu durum, “Ergenekon ‘Adalet Bakanı’ da HSYK’da” başlığıyla haberleştirilmişti.
ERDOĞAN NEDEN DEVREYE GİRMEDİ?
Toparlarsak;
Geçen haftaki seçim turları bu üç aday arasında değil, arkalarındaki güçler arasında gerçekleşti.
Şu ana kadar hem Yargıtay’daki güç dengelerini görmek hem de mahalli seçim öncesi MHP ve diğer güçleri küstürmemek için devreye girmediği tahmin edilen Erdoğan’ın yarından sonra yeni başkanı işaret etmesi bekleniyor. Bu işaretten sonra da muhtemeldir ki Yargıtay Genel Sekreterliği ve Cumhuriyet Başsavcılığı pazarlıklarıyla sözkonusu gruplar arasında denge sağlanması yoluna gidilecek.
Yargının en alttan en üste siyasallaşması böylesine sıradanlaştıkça, bu ülkeye adalet hiç gelebilir mi?!