İktidar ve ortakları, seçimi “küffarla” savaşa çevirdi. “Küffar”dan kasıtları muhalefet. Gerçek “küffarları” ise ısrarla görmezden geliyorlar.
Konumuz; İstanbul’a “Konstantinopol” ve -Lozan’a göre bir Türk kurumu olan- Fener Rum Patrikhanesi’ne “Ekümenik” denip Patrik Bartholomeos için artık alenen “Konstantinopol-Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” unvanının kullanılması.
Hatırlayın; Erdoğan, 2019’daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine ramak kala şöyle konuşmuştu:
“Burası İstanbul, bir diğer adıyla İslambol. Burası Konstantinopol değil, ama burayı böyle görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var.”
Ekrem İmamoğlu’nun seçimleri kazanmasından sonra İstanbul “Konstantinopol” olmadı; ama iktidarın dostları ayan beyan bu ifadeyi kullanmaya başladı.
Örneğin ABD’nin Atina Büyükelçisi, Fener Rum Patriği Bartholomeos’u “Konstantinopolis ve Yeni Roma Başpiskoposu” olarak takdim etti.
Keza daha geçenlerde Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias Patrikhane’deki bir ayine katılmak üzere İstanbul’a gelirken, “Konstantinopol’e gidiyorum.” dedi.
Nihayetinde bizzat Patrik Bartholomeos “Konstantinopolis ve Yeni Roma Başpiskoposu” unvanını alenen ve resmen kullanmaya başladı.
Gıkları bile çıkmadı.
Lozan’a aykırı olmasına rağmen Patrikhane ve Patriğin, “Ekümenik” sayılmasını ise geçiyorum. Zira Bartholomeos’un artık Cumhurbaşkanlığı davetlerine bile bu unvanla çağrıldığı ortaya çıktı.
Papa’nın Telgrafı
İşte bu büyük “açılıma”, Erdoğan’ın 2014 yılında ülkemize “Kutsiyetpenahları” hitabıyla davet ettiği, Hıristiyan dünyasının ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Fransuva da katıldı.
Buna ilişkin gelişmeyi aktarmadan evvel, Papa’nın ülkemize ilişkin görüşleri ile o ziyaret öncesinde ve sonrasında yaptığı bazı açıklamaları hatırlatalım.
Fransuva, Türkleri Nazi’lere benzeten ve Ermenilere soykırım yapmakla suçlayan ilk Papa olarak tarihe geçen birisi.
Erdoğan’ın davetiyle 28-30 Kasım 2014’te ülkemize geldiğinde, programında Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret de vardı. Sözkonusu ziyaret vesilesiyle yaptığı açıklamada, Patrik Bartholomeos için “Roma Piskoposu” unvanını kullanırken, “Patrik Bartholomeos’la şahsen yeniden görüşecek olmam, Roma ve Konstantinopolis makamlarını birleştiren derin bağların ve bizi hala ayıran engelleri sevgi ve gerçek vasıtasıyla aşma arzusunun bir göstergesi olacaktır.” dedi.
Tabii o zamanlar “yerli ve milli” olma gibi bir kaygı taşımayan Erdoğan, sözkonusu ifadeleri umursamadı bile.
Öyle olduğu için de 4 yıl sonra Papa’ya iade-i ziyarette bulunarak 1959’dan beri Vatikan’da Papa ile görüşen tek Türkiye Cumhurbaşkanı oldu.
Bu ziyarette Erdoğan Papa’ya, İstanbul panoramasının resmedildiği bir çini tablo ile Mesnevi başta olmak üzere Mevlana’nın bazı kitaplarını hediye ederken Papa da Erdoğan’a, üzerinde “Barış meleğinin şeytanı boğarken” görüldüğü bir madalyon verdi.
Sadede gelelim.
Fener Rum Patriği Bartholomeos, geçen hafta boyunca Katolik kilise yetkililerinin “resmi” davetiyle İtalya’daydı. Bazı şehirleri ve Ortodoks kiliselerini ziyaret edip görüşmeler yaptı.
Papa Fransuva da bu vesilesiyle Bartholomeos’a bir telgraf gönderip, “Bu ziyaretiyle, Roma Katolikleri ve Ortodoksları arasında zaten var olan kardeşçe ilişkileri güçlendirdiği” ve “tanışma kültürünü teşvik ettiği” için teşekkürlerini sundu.
Papa’nın telgrafının özelliği şuydu:
Bartholomeos’a, “Konstantinopol Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” diye hitap etti!..
Eminim, içerideki “küffarlarla” amansız şekilde mücadele eden Erdoğan’ın ve ortaklarının ruhu bile duymadı. Ayrıca, duysalar bile, ne kadar umursayacakları örnekleriyle ortada!..
Sadece 40 gün önce; Yunanistan’ın Osmanlı’ya karşı Mora katliamıyla kazandığı bağımsızlığını ilk kez kutlayan da bunlar olmadı mı?!
Erbakan İçin Ağlarken
Malûm; AKP ve ortaklarının en büyük seçim propaganda unsurlarından birisi Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması.
O yüzden Papa Fransuva’nın bu konudaki düşüncesini de hatırlatalım; “Ayasofya’yı düşünüyorum ve büyük acı duyuyorum.” açıklamasını yapmıştı.
İki ay önceydi; bir televizyon programında Abdülkadir Selvi, “Efendim siz Ayasofya’yı açtınız, Taksim’e cami yaptınız, başörtüsü sorununu çözdünüz. Bunlar merhum Erbakan’ın hayalleriydi; ama bunu siz gerçekleştirdiniz. Fakat Erbakan’ın partisi olan parti…” diye bir soru yöneltirken, Erdoğan, “Abdülkadir ağlatma bizi ya. Ağlatma bizi dur. Karıştırma oraları.” diyerek araya girdi.
Selvi cümlesini, “Sizin yanınızda değil, sizin karşınızda.” diye tamamladı.
Karşılıklı “maalesef” ifadelerinden sonra da Erdoğan şöyle devam etti:
“Yani, Erbakan hocamızın o vaatlerini gerçekleştiren olmamıza rağmen ve onunla o yolda yürümüş birisi olarak şu anda birilerinin farklı zeminde bu adımlara karşı olanlarla beraber olmaları insanı ciddi manada yıkıyor.”
Bir kez daha Vatikan’a dönelim. AKP döneminde ülkemizi ilk ziyaret eden Papa 16’ncı Benedictus’tu. 2006’da gerçekleşen bu ziyaret öncesinde Saadet Partisi, Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan’ın çağrısıyla “Papa Gelmesin” mitingi düzenlemiş, Erbakan da bu mitingde bir konuşma yapmıştı. Neler mi söylemişti? Şunları:
“Papa milletimizi hiçe sayarak, Patriği ziyaret etmeye ve onun ekümenikliğini perçinleyerek Bizans’ı hortlatmaya geliyor. Büyük Ortadoğu Projesi’nin mimarlarının dini temsilcisi olarak buraya geliyor. Gelmesinin bir diğer nedeni de Ayasofya’yı ziyaret ederek caminin Hıristiyanlık ile ilişkisini tesis etmek için geliyor. AKP yöneticilerini takdis etmek için geliyor. Gidin aklınızı başınıza alın, Papa’nın gelmesini önleyin.”
Ama ne oldu? Şimdilerde, “Erbakan hocamızın vaatlerini gerçekleştirmekle” övünen Erdoğan, Başbakan iken Papa 16’ncı Benedictus’u uçağın merdivenlerinde karşıladı.
Cumhurbaşkanı iken Saray’da ilk ağırladığı isim, “Kutsiyetpenahları” hitabıyla Türkiye’ye davet ettiği, sonraki Papa Fransuva oldu. O da “Ekümenik” diyerek Fener Rum Patrikhanesi ile Ayasofya’ya gitti.
Aynı Papa, şimdi ise Patrik Bartholomeos için, “Konstantinopol Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” unvanını kullanıyor!..
Birileri, “Bizans’ı hortlatma faaliyetlerini” böylesine hızlandırırken Erdoğan’ın, merhum Erbakan’ın izinden ne kadar gittiği ortada.