Geçtiğimiz 9 Eylül’de, İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yıldönümünde Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Vahdettin’i “gaflet, delalet ve hıyanet” içinde olmakla suçlamasına iktidar ve medyası büyük tepki gösterdi.
Erdoğan, Tunç Soyer’e, “Be haddini bilmez ahlâksız” ifadeleriyle seslenip, “Sen Osmanlı’ya hakaret edecek hadde ne zaman ulaştın?” dedi.
6 Ay Önce Mora İsyanı “Hafızamızda”ydı
Erdoğan’ın gazetesi Sabah da hemen 1821’deki kanlı isyanından bugüne kadar Yunanistan’ın yaptığı katliamların anlatıldığı bir yazı dizisi yayımladı.
Sözkonusu yazılarda; 6 Nisan 1821’de, “Mora’da tek bir Türk bırakılmamalıdır” sloganı ile başlatılan katliamda, sadece 3 gün içinde 40 bine yakın Türk’ün vahşice öldürülmesinin, “toplumsal hafızamızda yerini hâlâ koruduğu” vurgulandı.
Balkanlar’daki Yunan katliamlarına değinilirken; bunlara çoğu kez “Ortodoks papazların” ve Yunan kilisesinin önderlik ettiği, Osmanlı topraklarında toplam 5.5 milyon insanın öldürüldüğü kaydedildi.
Nihayetinde de şöyle denildi:
“Ecdaddan nefret ediyorlar, işgâlci Yunan’ı çok seviyorlar… Tunç Soyer ve CHP’liler Yunan işgâlini görmezden gelerek Osmanlı padişahına vatan haini yaftası yapıştıracak kadar ileri gitse de tarihsel gerçekler değiştirilemiyor.”
İzmir’in kurtuluşunun yıldönümünden 14 gün sonra, yine Yunan eseri olan Tripoliçe katliamının yıldönümüydü. Erdoğan, 6 Nisan 1821’deki Mora isyanın ardından 23 Eylül 1821’de gerçekleştirilen bu katliamla ilgili olarak şu paylaşımı yaptı:
“Binlerce Müslüman Türk’ün, Arnavut kardeşlerimizin ve Yahudilerin acımasızca, barbarca katledildiği Tripoliçe Katliamı’nı unutmadık, unutmayacağız.”
Yunanistan’ın “Bağımsızlık günü” olarak kutladığı Mora İsyanı ile ilgili şunu da hatırlatalım:
Bu isyanın merkezi ve elebaşlarından birisi İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi ile Patrik Gregorios’tu. Bağlantının ortaya çıkması üzerine Gregorios, Padişah 2. Mahmud’un emriyle vatana ihanetten yargılanıp Patrikhane’nin ana girişi olan orta kapının önünde idam edildi.
Patrikhane-Rum-Yunan üçlüsü ile destekçilerinin “Kin kapısı” dediği bu kapı 202 yıldır kapalı ve iddialara göre; “Türk büyüklerinden birisi orada asılana veya İstanbul yeniden Rumların eline geçene kadar açılmamasına” yeminliler.
Bir başka önemli ayrıntı; Osmanlı Padişahı’nın idam ettirdiği Gregorios, her yıl Fener Rum Patrikhanesi’nde düzenlenen törenle “şehit” olarak anılıyor!..
Yunanistan tarihinde sadece Mora isyanı yok. Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a çıktığı 19 Mayıs’ı “Pontus soykırım” günü sayıp Atatürk’ü “soykırımcılık” ile suçluyor… İzmir’in kurtuluş haftasına ilişkin 14 Eylül’ü “Küçük Asya’daki Helenlerin soykırımı günü” olarak anıyor… 1914-1923 arasını topyekûn “Pontus ve Küçük Asya’daki Helenlere yönelik soykırım” diye nitelendiriyor… Ve dahi İstanbul’un fethinin yıldönümlerinde yas tutuyor.
ABD ve Yunan İsyanı
Mora isyanını destekleyen ABD de her yıl 25 Mart’ı “Yunan milli günü” olarak törenler ve resepsiyonlarla kutluyor. Birkaç örnek verelim.
2009’da bu gün münasebetiyle Beyaz Saray’da verilen resepsiyona davet edilen dönemin ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Dimitrios, Başkan Obama’ya Fener Rum Patrikhanesi, Kıbrıs ve Makedonya konularında Büyük İskender gibi davranıp “Gordion Düğümü’nü kesmesi” tavsiyesinde bulundu. 2010’daki resepsiyonda ise Osmanlı’yı ve Osmanlı ordusunu yerden yere vurdu. Obama da bu konuşmasından dolayı papaza teşekkür ederken, “189 yıl önce bir başka piskopos, dağlardaki bir manastırda ağaya kalktı, Yunan bayrağını eline alarak, bağımsızlık ilân etti ve demokrasinin beşiğinde yeniden demokrasiyi temin etmek için mücadeleye başladı… Şu an sadece tarihteki tek bir anı kutlamıyoruz, tüm çağlar boyunca Yunanistan ve halkını tanımlayan ’filotimo’ ruhunun (onura duyulan sevginin) anısını canlandırıyoruz.” dedi.
Çok geriye gitmeye gerek yok; geçen yılı hatırlayalım. Yunanistan Başbakanı Miçotakis’ın Mayıs’taki Washington ziyaretinde Türkiye’yi şikâyet etmesine Erdoğan, “Artık benim için Miçotakis diye biri yok.” sözleriyle tepki gösterdi. İşte bu ziyarette Miçotakis onuruna Beyaz Saray’da düzenlenen resepsiyona davet edilen şimdiki ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis, yaptığı konuşmada Yunanlıların Osmanlı İmparatorluğu’na isyanına atıfla şunları söyledi:
“Burada, Beyaz Saray’da, Yunan milletinin dirilişini, onun Başbakanı ile ilk kez kutluyoruz. Yunan devriminin iki yüzüncü (artı bir) yıldönümünün, Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposluğu’nun, Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi’nin önde gelen Piskoposluğu oluşunun yüzüncü yılı içindeki bu özel anması, Yunan-Amerikan Topluluğu için unutulmaz bir onurdur… Zito i Ameriki, Zito i Ellada (Yaşasın Amerika, Yaşasın Yunanistan).”
Başpiskoposu Lambriniadis’in halen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunun altını çizip bu yılki “Yunan milli günü” kutlamalarına gelelim.
“Yunan ve Amerikan demokrasisinin ulusal kutlama günü” başlıklı uzun bir bildiri yayımlayan ABD Başkanı Biden, “Bugün iki yüzyıldan uzun bir süre önce bağımsızlıkları için savaşan Yunan devrimcilerinin kahramanlıklarını onurlandırıp iki büyük ulusu her zaman birbirine bağlayan kutsal ‘biz halk’ın kaderimizi şekillendirme gücüne sahip olduğumuz fikrini kutladıklarını” belirtip, “1821’de, Yunanistan’ın cesur kadın ve erkekleri Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlıklarını ilân etmek için ayaklandıklarında, yeni kurulan ABD’den genç vatanseverlerin, Yunanistan’ın özgürlük mücadelesini desteklemek için Atlantik’i geçtiklerini” anlattı… Yunanistan ile ABD arasındaki ittifakın hiç bugünkü kadar güçlü olmadığını da vurguladıktan sonra “ABD Başkanı Biden olarak Amerikalıları, 25 Mart’ı Yunan ve Amerikan demokrasisinin ulusal günü olarak törenler ve etkinliklerle kutlamaya” davet etti.
“Yeni Osmanlıcı” AKP Osmanlı’ya İsyanı Kutladı
Bunları hatırlatmamızın sebebi ne mi? Büyük ihtimalle duymamışsınızdır; çünkü birkaç muhalif medya, birkaç milletvekili, emekli Amiral Cem Gürdeniz ve Nasuh Mahruki dışında kimsenin oralı olmadığı; “Ne iyi ettiniz de Osmanlı’ya başkaldırıp 40 bin insanımızı katlettiniz.” demek anlamına gelecek utanç verici bir gelişme yaşandı.
AKP’nin; “Hayaldi gerçek oldu… Yaparsa yine AKP yapar” sloganlarındaki gibi!..
Yıllardır millete “Yeni Osmanlıcılık” hayalleri satan, Doğu Akdeniz’deki araştırma için Sultan Abdülhamid Han gemisini sefere çıkarıp Yunanistan’a “korku” salanlar Yunanistan’ın, temelinde Mora İsyanı olan bağımsızlık gününü kutladı, iyi mi?!
Öyle sadece Atina Büyükelçiliği’miz değil, bizzat Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptı bunu. Allah’tan, Biden gibi, millete “Yunan gününü törenler ve etkinliklerle kutlama” çağrısında bulunmadılar!..
Erdoğan’ın Miçotakis’e, Çavuşoğlu’nun da “dostu” Nikos Dendias’a gönderdiği kutlama mektuplarını Yunan basını bile, “sürpriz”, “eşi benzeri görülmemiş gelişme” sayarken “yerlilik ve milliliği” iktidarın politikalarına endeksli olan medyamız, bu rezaleti “jest” saydı!..
Sadece 9 ay önce; “Yunanistan’ın temeli kanla atıldı… Yunan milislerin sivil Müslüman ahaliye karşı giriştiği katliamların en kanlısı, 1821’in sonbaharında Mora Yarımadası’nda gerçekleşti.” diye yazan, iktidarın en büyük destekçisi Yeni Şafak, Erdoğan’ın kutlama mektubunu ise şu ifadelerle paylaştı:
“Türkiye ve Yunanistan’da yaşanan felaketler sonrası Ankara ve Atina arasındaki buzlar hızla eriyor. Birbirine yardım eli uzatan iki ülke anlaşmazlıkları çözmek için adımlar atarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün kutlanan 25 Mart Yunan milli bayramı nedeniyle Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’e kutlama mektubu gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yazdığı mektup Yunanistan’da gündem oldu.”
Tüm bunlara rağmen yine aynı Yeni Şafak, “gözlerindeki merteği” görmeyip kimi Yunan gazetecileri referans göstererek, “Yunanistan umudunu Kılıçdaroğlu’na bağladı” demiyor mu?!
Yunanistan’ın umudu mu değil mi, bilemeyiz; ama Kılıçdaroğlu ve ortaklarının, bu rezaleti ülkenin birinci gündem maddesi haline getirmesi boyunlarının borcudur.
Değilse; önümüz 19 Mayıs Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ve 29 Mayıs İstanbul’un fethinin yıldönümü.
Birileri olur da iktidarlarını sürdürürse bunlar için Yunanistan’a üzüntü mesajları gönderir, hatta “Türkler sizi denize döktüğü için özür dileriz.” der mi, der!..