Ya Dışişleri Bakanlığı’mız ve Bakan Hakan Fidan? Maalesef Fransız Bakan’ın, alenen ülkemizin toprak bütünlüğünü hedef alan bu tavrına karşı şu ana kadar ne bir açıklama yapıldı ne bir tepki gösterildi ne de Fransa Büyükelçisi’nin Bakanlığa çağrılmasına gerek görüldü!..
İktidar Mayıs seçimleri boyunca “dış güçler” tehdidini kullandı; ama seçimden sonra tamamıyla kol kola girdi. Onlar da Erdoğan ve AKP’nin kazanmasını coşkuyla karşıladı. Geçen aylar boyunca ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nasıl “oyun kurucu”, Erdoğan’ın ne büyük ve itibarlı bir lider olduğu anlatıldı.
Dün sabah saatlerinde gündeme bir “son dakika” haberi düştü. Buna göre, “soğuk algınlığı” nedeniyle Erdoğan’ın dünkü grup toplantısı ve bugün yapacağı İspanya ziyareti iptal edilmişti.
İspanya ziyaretinin sebeb-i hikmeti, Karabağ’daki son gelişmeler üzerine Azerbaycan, Ermenistan, Fransa, Almanya liderleri ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in yapacağı “mini zirve” idi. Bu toplantıya Erdoğan da katılacaktı; zira geçen hafta yaptıkları telefon görüşmesinde İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Erdoğan’ı davet etmişti.
İşte “soğuk algınlığı” yüzünden bu program iptal edilirken, öğleden sonra Erdoğan’ın “Kongre mesaisi” için AKP Genel Merkezi’ne gittiğini gördük.
Erdoğan AKP’deyken de şu haberi duyduk:
Toplantıya Türkiye’nin katılma şartı kabul edilmediği için Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de İspanya’ya gitmeme kararı almıştı.
Gelen haberlere göre; daha önce 5’li formatta, yani Azerbaycan, Ermenistan, Fransa, Almanya ve AB liderleri şeklinde yapılacağı açıklanan toplantıya Azerbaycan son Karabağ harekâtının ardından Türkiye’nin de katılmasını istemiş, ancak Fransa, Almanya ve AB karşı çıkmış.
Öncelikle şunları kaydedelim:
Batı ülkeleri içinde ülkemize bir nebze daha yakın duran ev sahibi, aynı zamanda AB Dönem Başkanlığı’nı yürüten ve dahi birlikte “Medeniyetler İttifakı” girişimini kurduğumuz İspanya’nın tavrı acaba ne oldu? Erdoğan’ın İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile muhabbetini de biliyoruz. Nitekim Temmuz’daki NATO Zirvesi’nden sonra Sanchez hakkında şöyle konuşmuştu:
“Sanchez, benim iyi bir dostum, kendisini çok çok severim. İspanya’nın iç işlerine karışmak gibi olmasın ama iki hafta sonraki seçimde de kendisine başarılar diliyorum. Savunma sanayisinde önemli iş birliğimiz var. İspanya ile uçak gemisini birlikte yaptık. Şimdi belki ikincisini yapma durumumuz olacak. Bunun yanında Airbus’larla ilgili atacağımız bazı adımlar olacak. Dolayısıyla bu dönem başkanlığında Sanchez’den tabii ki destekler istedim. O da her zamanki gibi desteğinin bizimle beraber olacağının müjdesini verdi.”
Fransa ve AB’nin Türkiye karşıtlığını uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ama Yunanistan’ın her sıkıştığında devreye soktuğu, Türkiye-AB ilişkilerinde “sözcü” gibi duran ve dahi yeni göç anlaşması için son dönemde ülkemize “muhabbetini” iyice artıran Almanya’ya ne demeli?
Başbakan Olaf Scholz’un, Aliyev’le yaptığı telefon görüşmesinde, Karabağ’da askeri güç kullanımının “kabul edilemez” olduğunu söylediğini belirtelim; böylece Almanya’nın da Azerbaycan-Ermenistan meselesinde nerede durduğu anlaşılacaktır.
Millete Gümbür Gümbür Niye Anlatılmıyor?
Şuraya geleceğiz; Almanya’sı, Fransa’sı, İspanya’sı ve AB’si ile “dış güçlerin” Türkiye düşmanlığı ayan beyan ortada olduğuna göre, niye bu olay millete gümbür gümbür anlatılmaz da Erdoğan’ın gitmemesi “soğuk algınlığı” gibi iddialarla geçiştirilir?
Geçiştirilmeyi bıraktık; iktidarı ve medyasıyla Aliyev’in İspanya ziyaretini iptali gururla duyurulurken bu olayla Erdoğan’ın gitmemesi arasında neden tek kelime bağlantı kurulmaz? Takip edebildiğim kadarıyla bu bağlantıyı sadece YouTube kanalında Gazeteci Ünsal Ünlü dillendirebildi.
Buyurun AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in dünkü açıklaması; şunları söylemekle yetindi:
“Sayın Aliyev İspanya ziyaretini iptal etti. Karabağ konusu Türkiye yokken konuşulacaktı. Bu, Sayın Aliyev tarafından kabul edilemezdi ve kendisi ziyareti iptal etti. Kendisinin kararını takdirle karşılıyoruz. Bu masada Cumhurbaşkanımızın ve Türkiye’nin olmamasının istenmesi, tek taraflı haksız siyasetlerini sürdürmek içindir.”
Nedir bu çekingenliğin sebebi; anlatıldığı gibi, pek de “oyun kurucu ve itibarlı” olmadığımızın görülmesi mi istenmiyor? Milletimizin “dış güçlerin” yüzünü bir kez daha görüp onlara tepki göstermesinden mi endişe duyuluyor?
Fransa Dışişleri Bakanı’ndan Ne Haber?
Tepki demişken, iki gün önce yaşanan bir başka olayı hatırlatalım.
Karabağ harekâtı üzerine Ermenistan’a destek için Erivan’a giden Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, ziyaretini Ağrı Dağı’mızın görseliyle paylaştı.
Azerbaycan, Fransız Bakan’a anında tepki gösterirken Ankara’dan ses çıkmadı.
Ancak dün AKP Sözcüsü Ömer Çelik’ten şu açıklama geldi:
“Eğer bu cehaletten kaynaklanmıyorsa çok büyük bir yanlıştır. Bu diplomasiden bihaber olduğunu, çözümsüzlükten yana olduğunu, Dağlık Karabağ’ın asli sahibi olan Azerbaycan’a dönmesinden rahatsız olduğunu ve Ermeni diasporasının, o sözde soykırım endüstrisinin sözcüsü olmaya soyunduğunu göstermektedir. O tweeti silmelidir. Ağrı Dağı görselini bu şekilde kullanması son derece büyük bir diplomatik hatadır.”
Bir de Türkiye’nin “Ermenistan normalleşme süreci” Temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç sosyal medya hesabından, “Sayın Bakan, o resimdeki Ağrı Dağı, Türkiye sınırları içerisinde ve dolayısıyla Türkiye’nin ayrılmaz bir parçası. Bu yüzden korkarım ki ya gideceğiniz ülkeyi vahim bir şekilde karıştırmışsınız ya da acınılacak düzeyde temel coğrafya bilgisi eğitimine ihtiyacınız var.” şeklinde paylaşım yaptı. Kılıç ayrıca Anadolu Ajansı’nın sorusu üzerine, “İzlediği tavır nedeniyle bölgede barışın 30 yıl boyunca sürüncemede kalmasına neden olan bir ülkenin Dışişleri Bakanının şimdi de bu tür provokasyonlarla bölgedeki normalleşme çabalarına zarar vermesinden rahatsızlık duydum.” dedi.
Ya Dışişleri Bakanlığı’mız ve Bakan Hakan Fidan? Maalesef Fransız Bakan’ın, alenen ülkemizin toprak bütünlüğünü hedef alan bu tavrına karşı şu ana kadar ne bir açıklama yapıldı ne bir tepki gösterildi ne de Fransa Büyükelçisi’nin Bakanlığa çağrılmasına gerek görüldü!..