Erdoğan dünkü yeminle birlikte üçüncü kez Cumhurbaşkanı oldu. Görkemli kutlamalar yapılacağı anlaşılıyor.
Yeminin ardından Saray’a gidişi sırasında 101 pare top atışıyla karşılanacakmış. Ayrıca Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarına bağlı ordu karargâhlarında da 101’er pare top atışı gerçekleştirilecekmiş.
Erdoğan’ın TBMM’deki yemin ve Saray’daki göreve başlama törenlerine 78 ülkeden üst düzey katılım bekleniyormuş.
Doğruysa garip olan şu; Erdoğan’ın, yabancı konukları onuruna vereceği akşam yemeği Çankaya Köşkü’nde olacakmış.
Niye Saray değil de Çankaya Köşkü?.. Orası “Devletin itibarını göstermek” için yapılmamış mıydı?!
Kimseye Söylemeyin Milliyetçi Sanıyorlar
Her neyse, bu törenlere katılacağı açıklanan bazı isimlere dikkat çekmek istiyoruz.
Değil Başkan Yardımcısı, bir bakanını bile göndermeye gerek duymayan ABD Başkanı Biden, kendisini Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake’in temsil etmesini kararlaştırmış.
ABD’nin, adını dönemin Başkanı Thomas Woodrow Wilson’dan alan, Sevr’in ağababası olmasını, Biden’ın Ermeni soykırım iftirasını tanımasını, terör örgütlerini desteklemesini, tamamen Rum-Yunan tezlerine hizmet etmesini bir yana bırakalım; sadece 2 ay önce Flake’in CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmesi üzerine Erdoğan’ın gösterdiği şu tepkiyi hatırlıyorsunuz, değil mi?
“Ayıptır, biraz kafanı çalıştır. Sen büyükelçisin. Senin buradaki muhatabın Cumhurbaşkanı’dır. Sen bundan sonra hangi yüzle Cumhurbaşkanı’ndan randevu isteyeceksin? Bizim kapılar kapandı ona, bir daha göremezsin. Niye? Haddini bileceksin. Büyükelçi olarak görevini bileceksin. Bir büyükelçi nasıl çalışır, bunu öğreneceksin. Bunu öğrenmediğin takdirde bu kapı öyle yol geçen hanı değil, giremezsin.”
İşte bugün itibarıyla Flake’e de kapılar açılıyor!..
O Anıt Kaldırıldı mı?
Erdoğan’ın bizzat davet ettiği iki isme geçelim.
İlki, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan.
6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremden sonra iki ülke ilişkileri öyle bir hızlandı ki, önce deprem ardından seçim hengamesi sebebiyle doğru düzgün gündem bile olmadı.
Peki hâlâ Sevr’deki “Büyük Ermenistan” planını esas alan Ermenistan’ın tavrı mı değişmişti?
Yooo. Geçen yıl 24 Nisan’da “uygar dünyanın soykırımı tanımasını ve kınamasını” isteyen, Erivan’daki sözde soykırım anıtını ziyaret edip, “Bu, 24 Nisan’ın en büyük sembolizmidir.” diyen Paşinyan bu yıl da soykırım iftirasını andı.
Yetmedi, bir gün sonra Erivan’da 1920’li yıllarda Osmanlı siyasi ve askeri liderleri ile Azerbaycanlı siyasetçilere suikast düzenleyen teröristlere atfen “Nemesis” adlı anıtı açıldı.
Dışişleri Bakanlığı’mız bu açılışı kınayıp, “Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin ruhuyla bağdaşmayan bu tür provokatif adımlar, bölgede kalıcı ve sürdürülebilir barış ve istikrarın tesisine yönelik çabalara hiçbir suretle katkı sağlamayacak, tam tersine normalleşme sürecini olumsuz etkileyecektir.” açıklaması yaptı.
Ankara tepki olarak Ermenistan uçaklarına Türk hava sahasını kapatırken Bakan Mevlüt Çavuşoğlu şunları söyledi:
“Güvenlik kurumlarından sonra en çok şehit vermiş bir kurumun, Dışişleri Bakanlığı’nın başında bakan olarak benim bunu kabul etmem mümkün değil.”
“Geçmişte Azerbaycanlı kardeşlerimizi, Osmanlı döneminde bizim askerlerimizi ve diplomatlarımızı şehit eden teröristler için bir heykel dikmeleri kabul edilemez bir adımdı. Biz de bazı tedbirler aldık, üçüncü ülkelere yapılan uçaklara hava sahamızı kapattık. Ermenistan’ın şimdi bu hatayı düzeltmesini bekliyoruz. Biz Ermenistan’a bir ön şart koşmadık. ‘Bu uydurma soykırım iddialarından vazgeç öyle adım atarız.’ demedik. Onlar da bize şart koşamaz, ‘Siz de bunu tanıyacaksınız.’ diye.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, “Bizim Ermenistan ile başlattığımız normalleşme süreci; bunlar bölgesel barış ve istikrara katkı sağlamayı hedefleyen temel adımlardır. Şimdi bütün bunları adeta kenara koyarcasına böyle bir anıtın açılması yani Türkiye’nin tarihinin hafızasını hedef alan, bizi işlemediğimiz bir suçla, soykırımla itham eden bir faaliyetin, bir eylemin karşılıksız kalması beklenemezdi. Ve bunun elbette böyle sonuçları olur; hava sahasının kapatılması gibi. Süreci olumlu etkilemesini değerlendirmek hayalperestlik olur. Umarım bu konuda Ermenistan tarafı da değerlendirmeleri yapar.” dedi.
Tabii Ankara’nın bu tepkisinden yine en çok ABD rahatsız oldu. Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, ülkesinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini desteklediğini, ancak Ermenistan’ın Erivan’da “Nemesis Anıtı”nı açması üzerine Türkiye’nin Ermenistan uçaklarına hava sahasını kapatmasını hayal kırıklığıyla karşıladıklarını söyledi.
Ermenistan tarafının cevabı mı? O süreçte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ifadesiyle, bir toplantı için Türkiye’ye gelmesine “istisnai” olarak izin verilen Meclis Başkanı Alen Simonyan, “Heykelin dikilmesine yerel yönetim düzeyinde karar verildi… Bu olayın Ermenistan’ın dış politikasının bir ifadesi ya da iyi niyet taşımayan bir adım olarak algılanmaması gerekir.” masalları anlattı.
Paşinyan Gelirken Bu da Oldu
Ankara bu masallara inandı veya inanmadı, o anıt kaldırıldı veya kaldırılmadı – bilmiyoruz; ama Paşinyan bugün Ankara’ya gelirken, bakın, ne ortaya çıktı…
Başkent Erivan’daki Cumhuriyet Meydanı metro istasyonunun duvarında, yıllardır poster şeklide asılı bir sözde “Büyük Ermenistan” haritası varmış.
İşte bu harita, adeta son dakikada yapılan değişiklikle birlikte led erkan üzerine yansıtılmış. 15 ayrı Ermeni bölgesine ayrılmış bu sözde haritada Azerbaycan, İran ve Gürcistan’ın bazı topraklarının yanı sıra ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli bir bölümü -özellikle de Van Gölü ve çevresi- “Büyük Ermenistan”ın parçası olarak gösterilmiş.
“Hediye” mi desem “hakaret” mi, bilemedim. Neyse, enseyi karartmayalım; Paşinyan geliyor ya, yeter!.. Buna da “metro yönetiminin işi” deyip geçerler.
“Lozan’a Felaket” Diyenlerin Temsilcisi
Erdoğan’ın bizzat davet ettiği ikinci isim, daha seçim sürecinde “Reis”i desteklediğini açıklayan Neçirvan Barzani oldu. Malûm; Neçirvan Barzani, Mesut Barzani’nin yeğeni. Mesut Barzani de seçimden sonra Erdoğan’ı telefonla arayıp kutladı.
Barzanilerle bu muhabbetin anlam ve önemi şu:
28 Mayıs’taki seçim üzeri bunların desteğiyle, Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılı münasabetiyle, üstelik bu anlaşmanın imzalandığı yer olan Lozan’da bir konferans düzenlendi. Bu konferansa Mesut Barzani’nin gönderdiği kutlama mesajını Pazartesi yazdık; özetle Lozan’a “felaket” deyip, Sevr’i övmekle kalmamış, “bölge ülkelerinin Lozan’la yüzleşip hatalarını düzeltmesini” istemişti.
O konferansa; Türkiye kendisini kırmızı bültenle aradığı halde, her fırsatta Erbil’e gidip Barzanilerle boy gösteren eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve HDP milletvekili Osman Baydemir’in de katıldığını; “Lozan fermanı bazı devletlerin kuruluş tapusu, Kürt ve Kürdistan’ın ise kefeni olmuştur.” dediğini, Lozan’ın sona ermesi için Birleşmiş Milletlere başvurulmasını istediğini ve de “Barzanistan”ı övdüğünü kaydedelim.
Erdoğan ile Baydemir’in ortak noktasına bakar mısınız; her ikisi de Barzanileri çok seviyor!..
Evet, dış politikada ebedi dostluk ve düşmanlık olmaz; ama adamlar Türk Milleti’nin ciğerine böylesine alenen bıçak sokup çıkarırken, bu kadar da muhabbet fazla kaçmıyor mu?