Hasıl-ı kelâm; teğmenlere kıymayın, asıl sorunların üzerine gidin efendiler!..
Önceki akşam bir televizyon programında konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler Kara Harp Okulu mezuniyet töreni bittikten sonra kendi aralarında toplanıp, kılıç çatarak Subay Andı’nı okudukları ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için haklarında soruşturma başlatılan teğmenlerin akıbeti için 25 Kasım’ı işaret etti.
Şayet geçen 40 yılda unutmamışsa teğmenlik ruhunun ne olduğunu en iyi bilen isimlerin başında gelen ve her zaman Atatürkçülüğü ile övünen Bakan Güler’in teğmenlerle ilgili açıklaması tam olarak şöyle:
“Hukuki bir süreç var ve bu hukuki süreç 2 ay 10 gün sürüyor. 30 Ağustos’ta teğmenler mezun oldu ve o gün zaten Harp Okulları’yla ilişikleri kesilmişti. 15 günde mehil müddetleri vardı. 15 Eylül’de onlar kendi sınıf okullarında göreve başladılar. Dolayısıyla 2 ay 10 günlük süreç, 15 Eylül itibariyle başladı. 15 Eylül üstüne 2 ay 10 gün koyduğumuz zaman toplum olarak 25 Kasım’a kadar sabırla beklememiz gerekiyor. Ama bizim TSK olarak bu durumlara bakışımız; daima disiplin birinci plandadır. Şu anda disiplin süreci devam ediyor. Kararı Yüksek Disiplin Kurulu’nda vereceğiz.”
Afedersiniz, ama hangi “hukuki süreç”?!
Geçen yıla kadar mezuniyet törenlerinin resmi bölümünde, Erdoğan’ın huzurunda o ant okunmuş, kılıç çatılmış…
Andın yasaklanmasından sonra geçen yıl mezun olan teğmenler de resmi törenin ardından bir araya gelip bu ritüeli tekrarlamış…
Hiçbir sorun olmamış, disiplinsizlik sayılmamış. Ama bu yıl birdenbire bunun “suç” olduğu anlaşılmış!..
Bunlar bir yana; Erdoğan daha soruşturma sürecinin başlamasına bir hafta varken, “Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?… Oradaki birkaç tane kendini bilmez evelallah temizlenecek… Bu 30 kişi olabilir, 50 kişi olabilir. Kim olursa olsun, bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil. Bunları temizleyeceğiz… Bu konuda Kara Kuvvetleriyle, Milli Savunma ile görüşmelerimizi yaptık.” diyerek, verilecek olan ya da verilmesi gereken hükmü açıklamadı mı?!
Reis’in kararından sonra başka bir karar kimin haddine?
Yanılmayı dileriz; ama Bakan Yaşar Güler’in sözlerinden de; “suçlu” teğmenlerin tespit edildiği, bunların dosyalarının 25 Kasım’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na geleceği ve “disiplinsizlikten” TSK’dan ihraç edilecekleri, yani peşinen verilen bu hükmün resmileştirileceği sonucu çıkmıyor mu?
KOMUTANLARA NE SÖYLENDİ?
“Hukuki süreç” devam ediyor ve “toplum olarak 25 Kasım’a kadar sabırla beklememiz gerekiyor” ya; peki şunlar da aşağıdan yukarıdan yolun sonunu göstermiyor mu?
Görüntüleri yayınlandıktan sonra sosyal medyada Kara Harp Okulu birincisi Ebru Eroğlu başta olmak üzere teğmenlere edilen hakaret ve küfürler için yapılan suç duyuruları hakkında savcılıklar seri şekilde “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi…
Soruşturmanın başlangıcında Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı dahil tüm tabur ve bölük komutanlarının Komutanlık emrine alınıp yerlerine yeni atama yapıldığını duyurmuştuk. Alınan ifadeler sonrasında komutanların herhangi bir sorumluluğu tespit edilemediği halde ne oldu, biliyor musunuz? Geçen hafta onları toplayan Okul Komutanı, “Hiçbir suçunuz yok. Bunu hepimiz biliyoruz, ama yapacağımız bir şey yok. Ay sonunda tayinleriniz çıkacak.” dedi…
TEĞMENLER EMRE UYDU
Soruşturmanın bam teline gelelim.
İddialara göre; komutanlar ifadelerinde, teğmenlerin resmi törende kılıç çatarak Subay Andı’nı okuyacağı bilgisini aldıklarını, bunun üzerine önce Okul birincisi Ebru Eroğlu’na, ardından tüm tabura, “Bunu yapmayacaksınız.” emri verildiğini, onların da “Emredersiniz.” dediğini anlattı. Tanık olarak dinlenen teğmenler de bunu doğruladı.
İşte teğmenler hakkında verilecek kararın ağırlıklı olarak bu ifadelere dayandırılacağı öne sürülüyor.
İyi de, öyle bile olsa, burada nasıl bir disiplinsizlikten söz edilebilir ki? Komutanların emrini dinlemiş ve bunu resmi törende yapmayıp daha sonra kendi aralarında gerçekleştirmişler. Görüntüler yayınlanmasa belki hiçbirimizin haberi bile olmayacaktı!..
Soruşturma sürecinde bunun “organize bir hareket” olduğunun tespit edilemediğini, aksine teğmenlerin “sürü psikolojisi” ile hareket ettiğinin anlaşıldığını da kaydedelim.
”DİĞER DİSİPLİNSİZLİKLERİN YANINDA BU NE Kİ?”
CHP’nin Milli Savunma politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, emekli Amiral Yankı Bağcıoğlu geçtiğimiz günlerde şu önemli açıklamayı yaptı:
“15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminin ardından, devletin birçok kurumunda olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki askeri eğitim sisteminde de köklü değişiklikler yapıldı. Ancak, hızla alınan bazı kararlar, maalesef Türk askeri eğitim sisteminin yapısında ciddi yaralar açtı. Bu değişiklikler, sadece askeri eğitimin niteliğini düşürmekle kalmadı; aynı zamanda ordu-millet geleneğimizin ve asırlık kurumsal kültürümüzün zedelenmesine yol açtı… 15 Temmuz sonrasında, darbe girişiminden duyulan endişe ve güvenlik kaygılarıyla alınan bazı aceleci kararlar, askeri eğitimin tarihsel köklerinden koparılmasına neden oldu. Bu süreçte, askeri liseler kapatıldı, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Milli Savunma Üniversitesi çatısı altında Harp Okulları, Harp Akademileri ve Astsubay Meslek Yüksek Okulları toplandı. Bir zamanlar her bir kuvvet komutanlığının kendi ihtiyaçları doğrultusunda özel olarak eğitim veren bu okullar, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı, sivil bir rektörün yönetiminde ve kuvvet komutanlıklarıyla organik bağlarını kaybetmiş bir biçimde yapılandırıldı. Bu yeni yapının bir sonucu olarak askeri eğitim kurumları, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının doğrudan yönlendirme ve denetleme imkânlarından mahrum kaldı. Hiyerarşik bağın kopması, askeri eğitimin temel prensiplerini zedelemiş, ordu-millet geleneğimizin en önemli öğelerinden biri olan “eğitim-uygulama-geri besleme” sürecini sekteye uğratmıştır.”
Teğmenlerle ilgili soruşturma sürecinde yer alanların tespitleri de farklı değil.
“Bu ne ki? Okullarda öyle disiplinsizlikler var ki… Başını belaya sokmamak için kimse uğraşmıyor. Üzerine gidildiğinde ise takım-bölük komutanlarının savunması alınıyor.” diyorlar.
TEĞMEN M.G.Ö. İÇİN NE YAPTILAR?
Bu tabloya karşın yetkililerin nelerle uğraştığını gösteren çarpıcı bir örnekle bitirelim.
29 Ekim’de Teğmen M.G.Ö.’nün kendisini Tuzla Piyade Okulu’ndan neden ve nasıl attırdığını yazdık.
Kısaca hatırlatırsak; geçen yıl Tuzla Piyade Okulu’ndaki 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni’nde bir teğmenin Atatürk’ün fotoğrafını takmayı reddetmesi üzerine yaşanan olaylarla ilgili yapılan soruşturma sonucunda, sadece Atatürk fotoğrafını takmayan ve onu destekleyen bir teğmen değil, onlara tepki gösterenlerin de Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla ihraç edilmesi sürecine tepki için haftanın 5-6 günü mesaiye gitmemek suretiyle “disiplinsizlik suçu” işleyip kendisinin de TSK’dan atılmasını sağladı.
Öğrendik ki; bu yazımızdan sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Tuzla Piyade Okulu’ndan, Teğmen M.G.Ö.’nün disiplinsizlik yaptığı tarihlerin çizelgesini istemiş. Yani, M.G.Ö.’nün disiplinsizliklerinin, diğer teğmenler hakkındaki soruşturma sürecinin tarihleriyle örtüşüp örtüşmediğini araştırmış.
Sonuç mu? Örtüştüğü görülmüş!..
Hasıl-ı kelâm; teğmenlere kıymayın, asıl sorunların üzerine gidin efendiler!..