Sinan Ateş cinayeti davasının bugünkü celsesinin sonunda karar açıklandı. Dava 5 Ağırlaştırılmış Müebbet, 10 Beraat, 2 Tahliye ile kapandı.
Sinan Ateş cinayeti davasının bugünkü celsesi, sanık Suat Kurt’un CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e hakaretleriyle başladı. Duruşma öncesi Kurt, avukatıyla görüşmek istedi. Jandarma buna engel olunca Kurt, Özgür Özel için şu ifadeleri kullandı:
“Özgür Özel çıkmış müptezel müptezel konuşuyor. PKK’ya satmış haysiyetini. Kahpe seni.”
Bunun üzerine jandarma komutanı, Suat Kurt’un nezarete indirilmesi ve heyet gelince Doğukan Çep’le getirilmesi talimatı verdi.
Heyet saat 09.15’te yerini alınca avukatlar yaşanan tartışmayı Başkan’a anlatıp, şayet Suat Kurt hakkında tutanak tutulacaksa, görüşmelerini engelleyen jandarmalar hakkında da tutanak tutulmasını istedi. Mahkeme Başkanı, “Büyütmeye gerek yok, onlar da görevini yapmaya çalışıyor.” diyerek Suat Kurt’un arkaya geçip avukatıyla görüşmesine izin verdi.
Bu gelişmelerden sonra eski Cinayet Büro amiri Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl esas hakkında mütalaaya karşı savunma yaptı. Duruşmanın kapalı yapılmasını istemelerinin sebebinin şov yapmak değıl dertlerini anlatmak olduğunu belirten Av. Bingöl, Aykal aleyhine haber ve açıklama yaptıklarını sôylediği Tolga Şardan, Asuman Aranca, Timur Soykan, Şule Aydın, Turhan Çömez ve Av. Mehmet Saral için, “Bu davanın değil, inşallah başka davaların konusu olacaklar.” dedi.
Mustafa Ensar Aykal’ın Tolgahan Demirbaş’a Sinan Ateş’in adresini verdiği iddiasını reddedıp şöyle konuştu:
“Verdiğimizi kabul edelim. İyi ama dosyaya konan adresler Sinan Ateş’in adresi değil ki. Tolgahan’ı Emniyette çok kişi tanıyor. Onların adı niye geçmiyor? Bu 13 Emniyetçiye niye Tolgahan’la ne görüştükleri sorulmuyor?”
Av. Bingöl, bilirkişi raporunu hazırlayanın eski polis memuru olduğunu, görevdeyken bu dosyadaki 13 şüpheli hakkında evrak düzenlediğini, sonra dönüp bilirkişilik yaptığını açıkladıktan sonra hem bilirkişi hem de rapor hakkında ret talebinde bulundu.
ABD Kırsın Hainler İçin Emsal Olsun
Av. Aziz Bingöl, Mustafa Ensar Aykal’ın telefonunun şifresini vermemesi ve ABD’den şifrenin kırılmasının istenmesiyle ilgili olarak da şunları sôyledi:
“Biz şifremizi biliyoruz. ‘Sebebini söyleyin, verelim.’ dedik. Savcı’ya, telefonda çıkan her şeyi koyup koymayacağını sorduk. ‘Hayır.’ diyemedi; bilirkişi için, ‘Devletin en mahrem işlerini yapan kişidir.’ diye konuştu. Bilirkişiyi gördük. İyi ki vermemişiz. İnşallah ABD cevap verir, kırılır gelir. Bir yığın hain var, onlara emsal olur.”
Kimin Yanında Gözaltına Alındı?
Av. Bingöl, sanıklardan Av. Serdar Öktem’in hedef gösterildiğini öne sürerken, Öktem’in avukat olarak şüphelilerle görüşmek için Emniyete geldiğinde içeri alınmadığını, sonrasında büyük bir spor kulübü başkanının yanında gözaltına alındığını, ama bunun tutanağa yazılmadığını kaydedip, “Bunun sorumlusu da mı biziz?” diye sordu.
Av. Bingöl, müvekkilin tahliyesini ise şu ifadelerle talep etti:
“Sinan Ateş’in iki kız çocuğunun tek bir gözyaşında bu adamın vebali yok. Tahliye değil ev hapsi talep ediyorum. Ne ihlal eder, ne kaçar kaçırtır, ne kaçmayı kaçırtmayı gizler. Bunları yapar yaptırırsa namerttir. Buradaki onurlu duruşu orada da gösterir.”
Eray Özyağcı’yı Engelleyebilir miydi?
Ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenen Suat Kurt’un avukatlarından Fuat Saatçiolu da şu ilginç savunmayı yaptı:
“Suat’ın yaptığı iş keşif, gözcülük. Bu fonksiyonel etki arz etmeyen bir şey yok. Sadece Doğukan Çep’e Sinan Ateş’in camiye gittiğıni bildiriyor, o da Eray Özyağcı’ya haber veriyor. Artık Eray biliyor, Suat gitse de cinayet işlenecek. Suat’ın verdiği tek değerli bilgi, Sinan Ateş’in camiye gittiği. Cinayeti engelleyebilir miydi? İki yolu var. Biri manevi, ikna etme; diğeri fiziksel. Eray’ın Doğukan’ı nasıl rol model saydığını gördük, ‘Abim’ diyor. Suat, ‘Dur.’, Doğukan ‘Vur.’ dese veya Doğukan, ‘Vazgeçtim, dönün.’, Suat, ‘Hayır, vuralım.’ deseydi; Doğukan’a bu kadar bağlı olan Eray hangisini dinlerdi? Kaldı ki, Suat, Eray’ın orada olduğunu ve cinayetin işleneceğini bilmiyor ve olay yerinde de değil. Bilmediği konuyu engelleme şansı yok. Suat’ın beraatını düşünmüyorum, ama yanlış sevk maddelerinden yargılanıyor.”
Av. Saatçioğlu’nun beyanının tamamlanmasından sonra duruşmaya öğlen arası verildi.
Dışarda Saldırı
Öğlen arasında dışarıya çıkan tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya ile müştekilerden biri arasında yumruklaşma yaşandı.
Olayın dün başladığı, dün verilen bir ara sırasında eski ocak başkanı olduğunu söyleyen bir kişi ile yanındaki kişinin Zekeriya Asarkaya’ya ‘Evine geleceğiz.’ dediği, bugün o şahsı gören Asarkaya’nın da, “Benim durumumu bütün Türkiye öğrendi. Evde aile var, gelecekse annesini de alsın gelsin.” dediği, bunun üzerine o şahsın Asarkaya’yı, Asarkaya’nın da onu yumrukladığı, polisin müdahale edip tutanak tuttuğu öğrenildi.
Suat Kurt’un Ankara’ya geldiğinde evinde kaldığı kişi olan Zekeriya Asarkaya, “Ben kandırıldım.” demiş ve Temmuz’daki duruşmada tahliye edilmişti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de Suat Kurt’un diğer avukatı Demet Saatçioğlu savunma yaptı. Cinayetin gòrüntülerinin ciddi şekilde incelenmemesini eleştiren Av. Saatçioğlu, “Buradaki 22 adamın bir futbol maçı kadar değeri yok mu ki, VAR sistemindeki bu görüntüler incelenmedi?” dedi.
Av. Saatçioğlu, Sinan Ateş’in ailesinin tepkileri hakkında da şu değerlendirmeleri yaptı:
“Sanıklara o kadar çok beddua edildi ki, manen yoruldum. Sayın Başkan niye buna engel olmadınız? Acılı dört kadın gelmiş, mücadele ediyor, ‘Aileye bir şey söylemeyelim.’ dedik; ama onların çocuklarına üzülelim de Tolgahan Bey’in, Hakan Bey’in çocuklarına üzülmeyelim mi? Ayşe Ateş’i ayrı tutuyorum. Samimi, dürüst bir şekilde adalet peşinde, ama ailenin diğer üyeleri intikam peşinde. İntikam gözlerini o kadar bürümüş ki sanıklar, avukatlar, çoluk çocuğu aynı kefeye koyup hepimize beddua ettiler. Selma Ateş, Sinan Ateş’in ablası ise Sinan Ateş’in ablası gibi davransın.”
Son Sözler
Saat 14.23 itibarıyla savunmalar tamamlandı ve Mahkeme Başkanı, sanıklara son sözlerini sordu. Sanıklar şunları söyledi:
Eray Özyağcı: “Amacım yaralamaktı. Keşke bu şekilde olmasaydı. Her türlü cezayı hak ediyorum. Ama kamuoyu algısıyla değil adaletle karar verilsin. Amacım kesinlikle bu değildi. Öldü. Zaten başımıza bır sürü iş geldi, kendimizi burada bulduk.”
Vedat Balkaya: “Bilsem gelmezdim. Alacak-verecek meselesine yardım diye geldım. Çok farklı bir eylem gerçekleştirildi. İstemeden yardımcı oldum. Vereceğiniz karara razıyım. Tahliyemi talep ediyorum.”
Doğukan Çep: “Olay şahsi meselem. Vereceğiniz karara saygılıyım. Sizde hakkım varsa helal olsun.”
Tolgahan Demirbaş: “Bir camiaya ve bana kumpas kurulmak istendi. Bir Ülkücü olarak Türk mahkemelerine güveniyor, sizlere sığınıyorum.”
Aşkın Mert Gelenbey: “Eray Özyağcı’yı kimseyi vursun diye Ankara’ya getirmedim.”
Serdar Öktem: “Adalete güvenin bu kadar azaldığı, Cumhurbaşkanı’nın hakim savcıların staja başlama töreninde adil olmalarını istedîği, Demokles’in kılıcının tepemizde sallandığı bir dönemde siyasi rant, bir yerlerde pozisyon edinme amaçlı değil adaletin tecellisi için karar vereceğinize inanıyorum.”
Emre Yüksel: “Ailenin avukatı Süleyman Kavak bile hakkımda hiçbir delil olmadığını söyledi. Kimsenin ihtiraslarının kurbanı olmak istemiyorum.”
Diğer sanıklar da tahliye ve beraatlerini talep etmekle yetindi.
Son sözlerden sonra heyet karar için saat 16.30’a kadar müzakereye çekildi.
Selma Ateş’e Saldırı
Karar için beklenirken sanık yakınlarından birisinin yakını olduğu öne sürülen bir şahıs, kafeterya bölümünde Selma Ateş’e yöneldi. Selma Ateş ve diğer bazı kişiler bu şahsa müdahale edince arbede çıktı. Şahıs gözaltına alınırken, anne Saime Ateş fenalaştı ve ambulans çağırıldı.
Sanık yakınları ise Selma Ateş’e saldıran kişinin kendilerinden birisi değil, cezaevine gelen bir ziyaretçi olduğunu söyledi.
Müzakereden sonra açıklanan kararlar şöyle:
Eray Özkaya, Vedat Balkaya, Suat Kurt, Doğukan Çep, Tolgahan Demirbaş’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Emre Yüksel, Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak’a 18 yıl, Mustafa Uzunlar’a 15 yıl hapis cezası verildi.
Alper Atay’a 2 yıl hapis cezası verildi ve hükmün açıklanması geri bırakıldı.
ABD’ye gönderilen telefonla ilgili işlem uzun süreceği için Av. Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal’ın dosyasının ayrılıp Öktem’in tahliyesine, Aykal’ın ise tutukluluğunun devamına karar verildi.
Caner Güney’ın beraatine ama suçluyu kayırmadan hakkında suç duyurusunda bulunulmasına; Zekeriya Asarkaya, Ufuk Köktürk, Hakan Saraç, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın beraatine karar verildi.