Ülkü Ocakları eski Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili 12’si tutuklu 22 sanıklı davaya devam ediliyor. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada bu hafta boyunca sanıklar Savcı’nın esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmalarını yapacak.
Duruşma basın kartı kriziyle başladı. Mahkeme Başkanı’nın Cuma günü yaptığı toplantıda sadece basın kartı olan gazetecilerin duruşmaya alınması talimatı verdiği öğrenildi. Bu yüzden çok sayıda gazeteci dışarıda kaldı. Avukatlar ve içeri girebilen gazeteciler sorunu çözmeye çalışıyor.
Duruşma saat 09.25’te başladı. Mahkeme Başkanı, cinayet görüntüleriyle ilgili bilirkişi raporu alındığını bildirip isteyenin bu konuda beyanda bulunabileceğini belirterek herkese şu uyarıda bulundu:
“Geçen seferki gibi olmasın, kime söz verirsek o konuşacak. Başkası konuşursa dışarı çıkarılır. Bize de eleştiriler yapılıyor, sabırla dinliyoruz. Siz de dinleyin.”
Başkanın açıklamalarından sonra sanıklardan eski Cinayet Büro amiri Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı duruşmanın kapalı yapılması talebinde bulundu. Mahkeme, bu yönde bir zaruret bulunmadığından talebi reddetti.
Bu arada söz alan Ayşe Ateş’in avukatı Süleyman Kavak, gazetecilerın salona alınmamasını gündeme getirdi. Mahkeme Başkanı, topu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na atarak, “Basın kartı olanlar ancak gazeteci kabul ediliyor. Öğrendiğimiz kadarıyla turkuaz renkli basın kartı olanlar gazeteci kabul ediliyor. Bunun yetkisi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na ait. Biz yetkimizi aşıp, ‘Bu gazeteci.’ diyemeyiz.” gibi bir açıklama yaptı.
Azmettirici Rapora İtiraz Etti
Cinayet görüntülerine ilişkin ilk söz alan sanık azmettirici olduğu belirtilen Doğukan Çep oldu. Çep, Sinan Ateş’in arkadaşı Selman Bozkurt’un sağ omzundan vurulduğu halde sol omzundan vurulduğunun yazıldığını ve olayın tek görgü tanığı olan mandıra arabasındaki kişiden söz edilmediğini anlatıp, “Raporda anlamsız şeyler var.” dedi.
Çep’in avukatı Emine Tosun da bilirkişinin raporunu görüntülerin kendisine teslim edilmesinden üç gün önce yazdığına dikkat çekip şöyle konuştu:
“Bilirkişinin insanüstü bir gayret sarf ettiği anlaşılıyor. Selman Bozkurt bile raporu okurken kahkaha atmıştır. Bilirkişinin görüntüleri incelediğini düşünmüyorum. Şaibeli bir rapor.”
Tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı da bilirkişi raporunun hatalı olduğunu savunurken Ayşe Ateş’in avukatı Süleyman Kavak, Doğukan Çep’in çok sayıda Gürcistan hattı kullandığını hatırlatıp bu telefonların arama, aranma, HTS ve baz kayıtlarının adli yardım kapsamında getirtilmesini istedi.
Bu beyanlardan sonra tevsii tahkikat talepleri konusunda karar vermek üzere duruşmaya bir saat ara verildi.
Duruşma saat 10.52’de yeniden başlandığında Savcı, avukatların tevsii tahkikat taleplerinin reddi yönünde mütalaa verdi. Mahkeme de tüm talepleri, yargılamaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti. Sonrasında Ayşe Ateş’in beyanı alındı.
Adaletin tecelli etmesini isteyen Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in sağlığında gerçekleştirmek istediği milletin birlik beraberlik ve barışını ölümüyle sağladığını söyledi.
Sinan Ateş’in annesi Saime Ateş de şöyle konuştu:
“Oğlumun katilleri dışarıda, azmettiricileri burada. Bunlarla aynı havayı teneffüs etmek, yüzlerini bile görmek istemiyorum. Benim oğlumdan bu kadar mı korktular? Bunlar para için yaptılar. Katilleri söylesinler, ‘Tamam, siz para için yaptınız.’ diyelim. Diliyorum Allah’tan yandığımız yerden, evlat acısıyla yansınlar. Katiller dışarıda Hakim Bey, bunu siz de göreceksiniz. Allah’a havale ediyorum.”
Saime Ateş’in bedduaları sırasında bir izleyici, “Amin.” dediği için Başkan bu kişinin dışarı çıkarılmasını ve tutanak tutulmasını istedi. Sözkonusu kişi de, “Amin demek suçşa çıkıyorum.” şeklinde karşılık verdi.
Azmettirici Bunlar
Sinan Ateş’in kardeşlerinden Selma Ateş, “Katilleri azmettirenler. Ulvi İzzet Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz, Ahmet Yıldırım’dır. Gelin, itirafçı olun, gerçek katilleri söyleyin. Sizi affedemeyiz, ama katiller ortaya çıksın, başkaları ölmesin. Gerçek suçluları dosyaya sokmak zorundasınız. Adalet sadece duvarda yazmasın.” derken Sevda Ateş ağlamaktan konuşamadı. Sevda Ateş, “Allah hepsini bildiği gibi yapsın. Allah hepsinin cezasını versin.” demekle yetindi.
Karar Hazır mı?
Müşteki Selman Bozkurt, söylenecek her şeyin söylendiğini, devlete ve heyete güvendiğini bildirdi.
Ateş Ailesinin avukatı Şeyda Şahin ise tüm taleplerinin reddedildiğine dikkat çekip, “Madem karar hazır, biz bugün neden buradayız?” diye sordu.
Bazı müştekilerın avukatı Fatih Güneş de iddianame ve mütalaayı şöyle eleştirdi:
“Sinan Ateş’in neden öldürüldüğü iddianame ve mütalaada var mı? Sinan Ateş Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi diye yazıyor. Sinan Ateş Doğukan Çep’in hocası değil ki, düşük not verdiği için öldürülsün. Ahmet Yiğit Yıldırım bu dosyada niye yok? Bu iddianamenin iadesi gerekirdi. Vereceğiniz kararın bizim nezdimizde ve toplum vicdanında hiçbir değeri yok. Bu dava bir yerde bozulacak. Bunun peşini bırakmayacağız.”
Verilen iki saatlik öğle arasından sonra saat 14.00 itibarıyla duruşmaya devam edildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da duruşmaya katıldı.
Bilirkişiye Soruşturma Yok
Oturumun başlangıcında Mahkeme Başkanı, cinayet görüntülerini inceleyen bilirkişi hakkında yapılan suç duyurusu konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya yer yok kararı verdiğini açıkladı.
Duruşmada Ayşe Ateş’in yeni avukatı Hüseyin Kaya, tevsii tahkikat taleplerinin reddinden, mahkeme açısından bu cinayetin aydınlanıp açıklığa kavuştuğunu anladıklarını vurguladı.
Son olarak katılan Selman Bozkurt’un avukatı Tuğrul Coşkun, sanıkların Bozkurt’u da öldürmek istediğini, bu nedenle tasarlayarak öldürmekten cezalandırılmalarını istedi ve sanıkların savunmalarına geçildi.
Tetikçi Eray Özyağcı şu savunmayı yaptı:
“Amacım yaralamaktı, kastım öldürmek olsaydı camiye giderlerken koşarak gider Sinan Ateş’in sırtına, kafasına ateş eder ve süratle kaçardım. Ayaklarını gözeterek üç el ateş ettim. Vallahi billahi niyetim öldürmek değildi. Suçumu kabul ediyorum, hiç inkar etmedim; ama adalet istiyorum. Sözlere, algıya göre yargılanmak istemiyorum.”
Müşteki bölümünde oturan bir kişi Eray Özyağcı’ya, “Şerefsiz, karşısına delikanlı gibi çıksaydın!” diye bağırınca Mahkeme Başkanı, bu kişinin gerekirse zor kullanarak acilen dışarı çıkarılması ve tutanak tutulması talimatını verdi.
Eray Özyağcı bu tepkiye ilişkin Mahkeme Başkanı’na hitaben, “Size saygımdan bir şey demedim. Yoksa korkmuyorum.” dedikten sonra savunmasına şöyle devam etti:
“Sinan Ateş’in dava adamı, aydın, akademisyen olduğu şeklinde haberler çıkıyordu. Ne oldu? Dövdürdüğü gazeteciler, pizzacı kılığında tetikçi gönderdiği, FETÖ’cü ablası, yüz firari FETÖ’cüyle görüştüğü ortaya çıktı. Daha bunların lolosu var. Benim torbacı olduğum iddiası iftiradır. 2 senedir içimden geçtiler. Söylenmedik şey kalmadı.”
Özyağcı, son olarak siyasilere ve medyaya şu ifadelerle tepki gösterdi:
“Burası DEM Parti’nin genel merkezi değil. Bizim yargılandığımız mahkemede ne işiniz var? Bu sözlerim siyasi aparatlara, tasmayı boyunlarına geçiren ağababaları ve onlarla çalışan sözde gazetecilere. Kimseden korkmuyorum. Hakikati arayan, batılın attığı oku takip etsin.”
Tetikçi Eray Özyağcı’yı motosikletle cinayet mahalline götüren Vedat Balkaya da tanıkların, motosikletin plakasının kapalı olduğu iddiasını yalanlayıp, “Basit bir alacak-verecek meselesinin böyle elim bir sonuca ulaşacağını düşünmedim. O yüzden plakayı kapatma gereği de duymadık.” dedi.
Sanıklardan Suat Kurt, mütalaadaki suçlamaları kabul etmediğini ve tahliye talebi de olmadığını bildirirken azmettirici Doğukan Çep şunları söyledi:
“Suçlu olabilirim, ama herkes eşit. Taleplerimiz karşılanmıyor, araştırıp soruşturulmuyor. Çok söyleyecek bir şeyim yok. Vereceğiniz her karara saygılıyım. Gönül ister ki, algılara değil olgulara göre karar verilsin. Allah katında gönlüm rahat. Ben kimseyi Ankara’ya öldürmeye göndermedim. Göndersem derdim. ‘Ayağına birkaç tane atın.’ dedim. İnanmasınlar, acıları var. Siz de inanmayabilirsiniz, ama ben Eray’ı kimseyi öldürmeye göndermedim. Bu yaşıma kadar terristleri, DHKP-C’lileri vurmuşum, kimse umurumda olmaz. Eray’ın kendi iradesiyle başka suç işlemesinin sorumlusu ben değilim.”
Eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş ise hakkındaki tüm suçlamaları reddedip Emniyetin, savcıların ve sulh ceza hakimliğınin kendisine azmettirici suçlaması yöneltmediğini belirterek, “Magazin çok, delil yok. Ben bir varsayım tutuklusuyum.” dedi.
Soruşturma savcıları Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya ile Halktv ve bazı gazetecileri suclayan Demirbaş, Ayşe Ateş’le ilgili olarak da şöyle konuştu:
“Anlattığına göre eşi öldürüleceğini söylemiş. Bunu bilen birisinin cenazeyi bile beklemeden koşa koşa gidip ifade vermesi gerekirdi. Bunu yapmadıysa da savcılar çağırmadıysa da vahim. Ayşe Ateş’in ifadesi tam 4 ay 17 gün sonra alınmış.”
Tetikçi Eray Özyağcı’yı kaçırmakla suçlanan Suat Kurt’un evinde kaldığı tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya, cinayete bilerek hiçbir yardımı olmadığını, kandırıldığını tekrarlayıp, “Evime alacak-verecek için geldiler. Adam vurup gittiler. Ben masumum. Evet, yer temin ettim; ama adam öldürmeye geldiklerini söylemediler.” dedi.
Suat Kurt’un Zekeriya Asarkaya’nın evinde kalmasına aracılık eden tutuksuz sanık Hakan Saraç da, “Suat Kurt bir gece kalacağını söylemiş. Ben bunu yapacaklarını bilsem niye Zekeriya Dayı’nın başını yakayım?” diye konuştu. Hakan Saraç, Ayşe Ateş’in avukatı Hüseyin Kaya için de şunu söyledi:
“Dilan Polat’ın avukatı, onu savunuyor. Burada da adaletten söz ediyor.”
Tetikçi Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren polislerden Aşkın Mert Gelenbey, Özyağcı’nın çocukluk arkadaşı olduğunu, dedesinin hasta olduğunu söylemesi üzerine onu Ankara’ya getirdiğini öne sürdü. Diğer polis Murat Can Çolak da yolculuk boyunca uyuduğunu tekrarlayıp, “Uyuyan bir insan cinayete nasıl yardım eder?” dedi.
Savcı’nın, telefonunun şifresini vermediği için dosyasının ayrılmasını istediği Avukat Serdar Öktem, dosyasının ayrılmasında takdirin Mahkeme’nin olduğunu bildirip soruşturma savcılarını suçlayarak, “Savcıları şikayet ettim. HSK’da hala namuslu insanlar var, o savcılar hakkında soruşturma başlatıldı.” dedi.
Sanıklardan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel de hakkındaki suçlamaları reddedip Eray Özyağcı’yı kesinlikle İstanbul’a götürmediğini, bunu birtakım müfterilerin, FETÖ’cü vatan hainlerinin, siyasi muhterislerin ve gazeteci müsveddelerinin dillendirdiğini söyledi.
18 sanığın savunmalarını yapmasından sonra yarın devam etmek üzere bugünkü celse sonlandırıldı.
Sanıklar salondan götürülürken Eray Özyağcı’nın Murat Ağırel ve Timur Soykan’a eliyle tetik işareti yaptığı görüldü.