Medyamız günlerdir eski MİT Başkanı, yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak’ı ve Barzanileri ziyaretinin “şifrelerini” çözüp destanlar yazıyor.
Görüşmelerin en önemli başlığı PKK ile mücadele imiş.
Hakan Fidan, muhataplarına ve tüm aktörlere, “PKK’nın, Irak devleti tarafından açık açık terör listesine konulmasını istediklerini” bildirmiş.
Irak’ın bir bölümünü PKK’nın yönettiğini, şehirlerin ellerinde olduğu hatırlatıp, “Irak bu şekilde güçlenemez… [PKK’yı] ortadan kaldırın. Ya da biz de yardım edelim, beraber yapalım.” uyarısında bulunmuş.
Ankara’ya göre sonuç mu? “Irak PKK’ya karşı açık tavır alacak”mış!..
Çok önemli bir başka tespit; “Türkiye’nin Irak’la ilişkileri Erdoğan’ın tensipleriyle belirlenen stratejik niteliklere sahip”miş ve Fidan’ın ziyareti ilişkilerde “dönüm noktası” oluşturabilirmiş.
İktidar medyasının attığı şu başlığı da unutmak olmaz: “Şimdi PKK düşünsün”.
Kimi Kime Şikâyet Etti?
Bakan Fidan gerek Irak’ta gerekse Barzanistan’da bölücü terör örgütü PKK hakkında neler söyledi; aktaralım. Özetle dedi ki;
“Terörle mücadele de gündemimizdeydi. Ortak düşmanımız olan PKK terör örgütünün ikili ilişkilerimize zarar vermesine izin vermemeliyiz. PKK birçok Irak köyünü işgâl etmiş durumdadır. Suriye ve Irak arasında terör koridoru ile bu iki bölgeyi birleştirme hedefindedir. Emperyal güçlerin maşası olan PKK’ya karşı Irak’lı kardeşlerimizin mücadelesini destekliyoruz. Kendilerinden PKK’yı terör örgütü olarak resmen tanımalarını da bekliyoruz.”
“Türkiye’de bu meseleyi büyük ölçüde hallettik. Şu anda Irak topraklarında PKK terörü kendisini gizliyor. Bu virüsü inşallah Irak’tan da hep beraber temizleyeceğiz. Gerek Bağdat yönetimi gerek Erbil yönetimi, PKK terörünü Irak topraklarından temizlemekte oldukça kararlı. Bunun için de ayrıca memnunuz.”
Ziyaretin özellikle Barzanistan ayağıyla ilgili şunu kaydedelim. Bakan Fidan, kimi kime şikâyet ediyor ve kimden ne istiyorsa?!
Sadece PKK değil, bizatihi Barzanistan, emperyal güçlerin “Büyük Kürdistan” projesini farklı yollardan gerçekleştirmenin araçları değil mi? O yüzden bu projenin ilk ayağı olan Barzanistan’a “Güney Kürdistan” denmiyor mu? Keza şimdi sadece emperyal güçler değil, Barzaniler de Suriye ve Irak arasındaki bölgeyi birleştirmeye çalışmıyor mu?
18 Yıl Önce Verilen 150 Kişilik Liste Ne Oldu?
Komutanın, “Savaşı niye kaybettik?” sorusuna verilen “Bir, mermimiz bitti.” cevabı misali; Ankara’nın, Irak’tan PKK’yı terör örgütü olarak tanımasını istemesine gelelim.
Yıl 2005: Irak Başbakanı İbrahim Caferi, Başbakanlığa ait ATA uçağı ile Ankara’ya geldi. Başbakan Erdoğan’ın Caferi ile yaptığı görüşmede PKK sorununu bir kez daha konuştuğu, üstelik 150 kişilik terörist listesini Caferi’ye verip bu isimlerin yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesini, ayrıca Irak’ın kuzeyindeki çok uluslu güç ile yeni Irak hükümetinin PKK’ya yönelik operasyon düzenlemesini istediği bildirildi. Bu isteklerin olumlu karşılandığı mesajını veren Erdoğan, “Irak yönetimi müşterek adım atmaya hazır olduğunu belirtti.” derken, Caferi de “komşu ülkelere zarar verecek hicbir faaliyete izin vermeyeceklerini” söyledi.
Yıl 2006: Başbakan Erdoğan, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’ye bir mektup göndererek şunları istedi: “PKK’nın Irak iç hukukuna göre resmen terör örgütü olarak kabul edilmesi… Örgütle bağlantılı sözde siyasi partilerin kapatılması… Terör örgütü ile ilişkili kuruluşların Irak’taki bütün silahlı ve siyasi faaliyetlerin sona erdirilmesi… Irak sınırından Türkiye’ye terörist sızmalarının durdurulması.”
Yıl 2008: Bağdat’a gidip Başbakan Nuri El Maliki ile görüşen Erdoğan, PKK’yı yok etmenin Türkiye ve Irak’ın “en önemli, en ciddi işlerinden biri” olduğunu vurguladı. İki ülke arasında imzalanan stratejik işbirliği anlaşması kapsamında PKK’yla mücadele için üçlü komite kurulması kararlaştırıldı. Beş ay sonra Maliki Ankara’ya geldiğinde de Erdoğan, “Türkiye ile Irak’ın PKK’yı terör örgütü olarak gördüğünü” açıkladı.
Yıl 2017: Irak Başbakanı Haydar el İbadi Ankara’ya geldi. Erdoğan, “Irak’ta, Kandil ve Sincar’da PKK’ya karşı ortak mücadeleyi sürdürmeye varız.” dedi.
Sadece 5 ay önce; 21 Mart 2023’te Irak Başbakanı Şiya es-Sudani’yi Ankara’da ağırlayan Erdoğan, “Iraklı kardeşlerimizden PKK’yı terör örgütü olarak tanımasını ve topraklarını bu eli kanlı terör örgütünden temizlemesini” beklediklerini söyledi.
Hâlimize bakın; binlerce kilometre ötemizdeki İsveç ve Finlandiya’nın PKK ve uzantılarını terör örgütü olarak tanımasına çalışıyoruz, ama bunca yıldır dibimizdeki Irak’ı bile ikna edememişiz.
Unutmadan; Fidan’ın üç günlük temasları sırasında PKK’nın kontrolündeki, Irak-Suriye koridoru için çok önemli Sincar bölgesine olası kara operasyonuna da kapı aralanmış.
Buna ilişkin olarak ise Erdoğan’ın 19 Mart 2018’deki şu sözlerini hatırlatmakla yetinelim:
“Merkezi Yönetime söyledik, dedik ki, bakın burada ikinci bir Kandil ihdas ediliyor. Neresi o ikinci Kandil? Sincar. Eğer bu işi halledecekseniz siz halledin. Eğer halledemiyorsanız biz hemen bir gece ansızın Sincar’a da gireriz, oradaki PKK’lıları da temizleriz.”
Bu Defa Tamam mı?
Gerideki bu büyük yığınak unutulur, unutturulursa çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ziyaretlerinden ve sözlerinden elbette ki böylesi “zaferler” çıkarılır.
Peki bu defa tablo sunulduğu kadar parlak mı? Karşı tarafın açıklamalarını aktaralım.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, “Irak anayasasına bağlıyız ve hiçbir örgütün Irak topraklarını başka ülkelere saldırmak için kullanmasına izin vermeyeceğiz.” demekle yetinirken, “Irak ve Kürdistan bölgesindeki Türk askeri varlığını da ele aldıklarını” kaydetti.
Irak Başbakanı Sudani’nin Danışmanı Halid el-Yakubi, “Türkiye’nin Irak topraklarındaki gayri meşru varlığının” önemli konulardan birisi olduğunu vurguladı.
Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Al-Sahaf ise Türkiye’nin bölgedeki operasyonlarını kastederek, “Sivil kayıplara yol açacak tek taraflı operasyonlara başvurulmamasını gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz Mevcut durum tabii ki Kürdistan Bölgesi’nin altyapı ve tesislerine zarar veriyor. Bu tür eylemler kabul edilemez ve bunlarla mücadelenin yolu, iki taraf arasındaki yakın ilişkilerin doğası gereği daha fazla koordinasyon ve işbirliğinden geçiyor.” açıklamasını yaptı.
PKK’nın adını anan, “Evet, terör örgütü olarak tanıyacağız ve mücadele edeceğiz.” diyen var mı? Maalesef yok!..
Barzaniler’den de İstendi mi?
Irak’ı konuştuk. Bir de Ankara’nın yakın “dostu” Barzanileri konuşalım.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sadece bölge başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani’yle değil, esas patron Mesut Barzani ile de görüştü.
Peki onlardan PKK/YPG/PYD’yi terör örgütü olarak tanımaları istendi mi? İstendiyse cevapları ne oldu? Bu cenahın görüşmelerden sonraki tavrına bakalım.
Neçirvan Barzani, “Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye ile ortak ekonomik, ticari ve güvenlik çıkarları kapsayan ilişkilerine büyük önem verdiğini” belirtmekle yetindi.
Yıllarca Barzanistan’ın İstihbarat Başkanlığını yapan ve o dönem, “PKK’yı hiçbir zaman terörist bir örgüt olarak görmediklerini” söyleyen Başbakan Mesrur Barzani, “Bölgedeki güvenlik meseleleri hakkında da fikir alışverişinde bulunduk. Biz Kürdistan Bölgesi’nin anayasa çerçevesindeki haklarına bağlı kalarak komşu ülkeler üzerinde istikrarsızlık unsuru olmasına izin vermeyeceğimizi temin ediyoruz. Bölgede terörün her türlüsüne karşı mücadele için ilişkilerimizin devam etmesini umuyoruz.” dedi.
Bölge hükümeti ile sözcüsünün yaptığı açıklamalarda bu konuya hiç değinilmedi.
Mesut Barzani’nin ofisi ise, “Kürdistan Bölgesi-Türkiye ilişkileri, bölgedeki ve Irak’taki siyasi durum ele alındı” bilgisini verdi.
Demek ki, PKK konusunda Barzaniler cephesinde de yeni bir şey yok!..
Son bir ayrıntı.
Barzaniler’in medyası, Hakan Fidan’ın sadece Neçirvan Barzani ile olan görüşmesini değil, şu anda sadece Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı sıfatını taşıyan Mesut Barzani ile görüşmesini de “kabul etti” ifadesiyle aktardı.
Yalnız o mu; iktidarın ortağı HÜDA-PAR’ın yayın organı dahi, “Mesud Barzani, Hakan Fidan’ı kabul etti” başlığını attı!..
AKP’li eski Meclis Başkanı, halen Cumhubaşkanlığı İstişare Kurulu Üyesi olan Cemil Çiçek’in bir vakitler ancak en alt rütbedeki askerlerimizle muhatap olabilmesine işaretle Mesut Barzani için “postal yalayıcısı” dediğini hatırlayınca, gel de “Nereden nereye?” diye sorma!..