Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

“Komutan İlah Değildir” Davası!..

featured

Av. Yılmaz sadece AYM’ye değil; “General D.A.’nın, Üsteğmen M.E. ve varsa diğer personele yönelik kötü muamele barındıran hukuka aykırı keyfi işlemlerinin araştırılması, hakkında disiplin soruşturması yapılması ve görevi kötüye kullanma suçundan adli soruşturma başlatılması” için Milli Savunma Bakanlığı’na, ayrıca bunların takibi için CİMER’e ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na da başvurur. Bakalım teğmenleri bir kalemde ihraç eden MSB’nin, bir generalle ilgili bu suçlamalar karşısında tavrı ne olacak!..

Türkiye, mezuniyet töreninden sonra kılıç çatıp, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen beş teğmen ile onların bu “eylemi” gerçekleştirmesine engel olmayan üç komutanın “disiplinsizlik” suçlamasıyla TSK’dan ihraç edildiğini gördü.

Henüz kamuoyunun gündemine gelmeyen, ama hem Anayasa Mahkemesi’nin hem de Milli Savunma Bakanlığı’nın önünde ilginç bir “disiplinsizlik” görünümlü “mobbing” dosyası var.

Dosyanın tarafları; oldukça meşhur bir general ve bir üsteğmen.

General D.A. bir Eğitim Merkezi’nin komutanı, üsteğmen M.E. ise aynı yerde karakol komutanıdır. M.E. 3 yıllık karakol komutanlığı boyunca herhangi bir disiplin cezası almamış, verilen görevleri başarıyla yapan birisidir.

Ancak geçen yıl Mayıs ayından itibaren bir şeyler olur. Evvela, iddiaya göre, General D.A. mevzuatta olmayan bir emir vererek M.E.’nin her sabah kışla nizamiyesinde kendisini karşılamasını emreder. M.E. de sebebini anlayamasa bile bu emre uyar.

Davaya konu ilk olay ise Kasım ayında yaşanır. Üsteğmen M.E. herkese açık şekilde bazı WhatsApp paylaşımları yapar.

General D.A., bu paylaşımların şahsına yönelik olduğu sonucuna varıp M.E. hakkında disiplin soruşturması başlatır.

Soruşturmayı da Merkez Komutan Vekili yürütür ve sonucunda, M.E.’nin “hizmet dışındayken amir veya üste saygısızlık” disiplinsizliğini gerçekleştirdiği kanaatine varıp “yazılı ikaz” cezasına çarptırır.

Hemen bir gün sonra General D.A. devreye girip Merkez Komutanlığı’na, “disiplin raporunun usulüne uygun incelenmediği ve usul hatası yapıldığı” şeklinde bir yazı göndererek, “sonuç raporunda tespit edilen üç hususun yeniden değerlendirilmesini”, bir başka ifadeyle M.E.’ye başka bir ceza verilmesini ister.

Bu yazının ardından soruşturmayı yapan Merkez Komutan Vekili, dosyada general D.A.’nın bu açık emri dışında hiçbir değişiklik olmadığı halde fikrini değiştirip M.E.’ye aynı konuda; “meslek etiğine aykırı davranışta bulunmak disiplinsizliğini gerçekleştirmek” suçlamasıyla kınama, “hizmet dışındayken amir veya üste saygısızlık ve başkalarını kötüleme disiplin suçları” yönünden de iki yazılı ikaz olmak üzere üç ceza verir.

“Başka Anlamlar Çıkabilir” Varsayımı

Kınama cezasının gerekçesi şöyle açıklanır:

“Yapılan paylaşımların ailevi konuları ihtiva ettiğini ifade ettiniz. Ancak bağrından çıktığı Türk Milleti’nin gözbebeği olan TSK’nın bir ferdi olarak yapılan paylaşımlar her ne kadar ifadenizde belirttiğiniz hususları kapsasa da başka anlamlar çıkabileceği ve kurum olarak zarar görebileceğimiz…”

Yazılı ikaz cezalarında ise; M.E.’nin “3 yıllık karakol komutanlığı döneminde herhangi bir disiplin cezası almamasına, verilen görevleri yapmasına ve mesleğinin başlangıcında olmasına” dikkat çekilir.

Üsteğmen M.E. verilen bu cezalara itiraz etmez/edemez; çünkü itirazın gideceği bir üst makam, bizzat kendisine bu cezaların verilmesini istediğini düşündüğü General D.A.’dır.

M.E. kurum nezdinde itiraz etmez, ama bu cezalarda idari yargı yolu da kapalı olduğu için doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne,“ifade özgürlüğü hakkının” ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunur.

AYM’ye sözkonusu başvuruyu yapan avukatı İbrahim Yılmaz, “M.E.’nin WhatsApp paylaşımlarının; değil amirini ya da üstünü hiçbir kurum, kişi veya oluşum belirtilmeksizin, hatta birçoğu salt bilgi ve kendi şahsi durumuna ilişkin, diğerlerinin ise akrabaları arasındaki özel ilişkilere dayanan, yine görev yaptığı kurumu ve kimliğini açığa çıkarmayan; tehdit, hakaret veya küçük düşürücü hiçbir ibare içermeyen paylaşımlar” olduğunu anlatıp cezaların tümüyle “General D.A.’nın değerlendirmesi üzerine niyet okuyuculuğu ve varsayıma” dayandırıldığını savunur. Av. Yılmaz, TSK Disiplin Kanunu’na aykırı şekilde aynı fiil nedeniyle üç ceza verilmesinin hukuka aykırı ve keyfi olduğunu da kaydeder.

Bu da “Sağol Demedin” Cezası

General D.A.’nın Mayıs ayında M.E.’ye her sabah kışla nizamiyesinde kendisini karşılama emri verdiğini, M.E.’nin de bu emre uyduğunu belirtmiştik ya; WhatsApp yazışmaları gerekçesiyle başlatılan soruşturma sürecinde bu konuda da ilginç bir gelişme olur.

General D.A., Eğitim Merkezi’nin WhatsApp grubunda bir başka asker aracılığıyla yaptığı paylaşımda, nizamiyedeki karşılama törenine Emniyet Muhafaza Bölük Komutanı’nın da katılması talimatını verirken, “Merkez Komutanı ve takım komutanı her sabah beni Emniyet Muhafaza Bölük Komutanı ile beraber karşılasın. Bu ikinci ve son emrim. Üsteğmen M.E. grupta yok ise ikaz edin.” der.

General D.A.’nın neden böyle bir emre gerek duyduğu ve bu karşılama heyetini neye göre belirlediği anlaşılamasa da talimatı yerine getirilir; M.E. ile Merkez Komutan Vekili’nin yanı sıra Emniyet Muhafaza Bölük Komutanı, her sabah nizamiye nöbetçi astsubayıyla birlikte general D.A.’yı kışla nizamiye girişinde karşılamaya başlar. Bu karşılamalarda en kıdemli asker “Dikkat!” diye bağırır, diğerleri de önlerinden hiç durmadan geçen komutan aracını selamlar.

17 Aralık sabahı aynı seremoni tekrarlanır. General D.A. yine aracını hiç durdurmadan yola devam edip makamına geçer.

Yaklaşık yarım saat sonra ise General D.A.’dan Üsteğmen M.E. için şu talimat gelir:

“Ben sabah kışlaya girerken selam verdi, ama bana ‘Sağol!’ diye bağırmadı. Bu yüzden disiplinsizlik tutanağı tutun, ceza verelim.”

Böylece M.E. hakkında WhatsApp yazışmalarından sonra ikinci disiplin soruşturması başlatılır. Bu soruşturma kapsamında ifadesi alınan nizamiye nöbetçi astsubayı, “General D.A.’nın selâm verdiğini camın arkasından gördüğünü” söyler. Buna göre, General D.A., aracının camını bile indirmeden M.E.’nin ‘Sağol” demediğini anlamıştır!..

Bu soruşturma sonucunda da Üsteğmen M.E.’ye “kınama” cezası verilmesi kararlaştırılırken, karar şöyle gerekçelendirilir:

“Her ne kadar savunmanızda TSK’da böyle bir uygulama olmadığını belirtmiş olsanız bile astların komutanı görmese dahi flama takılı olarak komutanın aracı geçerken selam vermesinin, ‘Komutanım sizi gördüm, selamınızı aldım. Emirlerinizi almaya hazırım’ anlamına geldiği, ayrıca nizamiye bölgesinde hazır bulunun tüm personelin ‘Sağol’ dediği, komutanın emirlerini almaya hazır olduklarını gösterdikleri tespit edilmiştir.”

Üsteğmen bu cezaya bir üst makam olan Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) nezdinde itiraz eder. Ancak EDOK, “makam aracının geçişi sırasında birlik komutanının selam vermesine rağmen Üsteğmen M.E.’nin ‘Sağol’ şeklinde karşılık vermemesi nedeniyle verilen disiplin cezasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı” sonucuna varıp itirazı reddeder.

Üsteğmen M.E.’nin avukatı İbrahim Yılmaz’ın AYM’ye yaptığı bireysel başvuruda, bu olay da anlatılıp “eziyet ve kötü muamele yasağının ihlâl edildiği” öne sürülür.

Av. Yılmaz sadece AYM’ye değil; “General D.A.’nın, Üsteğmen M.E. ve varsa diğer personele yönelik kötü muamele barındıran hukuka aykırı keyfi işlemlerinin araştırılması, hakkında disiplin soruşturması yapılması ve görevi kötüye kullanma suçundan adli soruşturma başlatılması” için Milli Savunma Bakanlığı’na, ayrıca bunların takibi için CİMER’e ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na da başvurur.

“Bu İşin Sonu Dalkavukluğa Varır”

Av. Yılmaz, sözkonusu başvurularına Erdoğan’ın geçtiğimiz 6 Mart’ta yayımladığı, işyerlerinde mobbing yasağına ilişkin genelgesini de eklerken şu dikkat çekici ifadeleri kullanır:

“Astın üstüne selam vermesi bir zorunluluk olmakla birlikte üstün astın selamını alması da bir zorunluluktur. Verilen selamı alma zorunluluğunu yerine getiren General D.A.’nın ‘O zaman siz de bana tekrar sağol diyeceksiniz’ kuralı hiçbir mevzuat ve kaynakta yoktur. General D.A. tarafından uydurulmuştur. Yine sırf komutan kendisine verilen selamı aldı diye selam veren astların sevinerek, ‘Komutanımız selamımızı aldı, yaşasın’ diye düşünmeleri ve durduk yerde komutanlarına ‘Sağol’ diye bağırmaları, bağırmadıklarında ise cezalandırılmaları hukuki dayanaktan yoksun olduğu kadar TSK’nın yüzlerce yıldır uygulanagelen askeri nezaket ve görgü kurallarına da aykırıdır. Bu, Türk askeri uygulamasında olmayan, ast-üst dengesini üst lehine ölçüsüz ve belirsiz şekilde bozan, komutan-lider yaklaşımından uzaklaşarak komutan-ilah yaklaşımına doğru kayan bir olgudur. Türk askeri yüzyıllardır başı dik, disiplinli, amirlerine mutlak itaat eden, ama dalkavukluk da yapmayan, dalkavukları da sevmeyen özellikleri ile Türk Milleti’nin gönlünde taht kurmuştur. Anlattığımız uygulamaların yaygınlaşması ve artmasıyla Türk askeri, milletimizin gönlündeki ve aklındaki bu özelliklerini kaybedecek, onun yerine komutanın yüzüne karşı dalkavukluk yapan, ölçüsüzce komutanına sırnaşan, ama arka tarafta her türlü disiplinsizliğinin üstü de komutan tarafından kapatılan bir karaktere sahip olmaya başlayacaktır. Komutanların adil/hakkaniyetli olması, astının hukukuna riayet etmesi TSK’da aranan ve hedeflenen bir husustur. Tarih, kendisine verilen görevleri layıkıyla yapan kahramanları, emrindeki birliklerin şeref ve haysiyetini kendi şeref ve haysiyeti bilip onu muhafaza edenleri ödüllendirdiği kadar kendisinde olağanüstü yetenekler ve güçler olduğuna inanıp mevzuata göre değil de kişisel hırs ve hezeyanlarla hareket ederek, kendisine emanet edilen millet fertlerine (askerlerine) ve devletine zulmedenleri de hak ettiği yere taşımaktadır.”

Bakalım teğmenleri bir kalemde ihraç eden MSB’nin, bir generalle ilgili bu suçlamalar karşısında tavrı ne olacak!..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!