Necip Hablemitoğlu suikastı davasına devam edildi. Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesinde, dün gece sistemeki arıza sebebiyle sorgusu yarım kalan Enver Altaylı’nın şoförü Nizamettin Avşar’ın beyanlarıyla başladı.
Enver Altaylı, Emniyet ve Savcılık ifadelerini kabul eden Avşar’a, kendisinin değil avukatlarının soru soracağını bildirirken şunları anlattı:
“30 yıl benim yanımdaydı. Baba-evlat gibiydik. Yetişmesini, adam ve insan olmasını sağladım. Benim yanımda işe başlarken arkadaşlarım, ‘Dikkatli ol, kaza yapabilır, çok dalgın, esrar kullanıyor.’ dediler. Bir gün niye bu kadar dalgın olduğunu sordum. Dükkanları varmış, iflas etmişler. Babası kovmuş, ailesiyle ortada kalmış. 5 bin lira verip borçlarını ödemesini istedim ve kabul ederse ağabeyi, öğretmeni olacağını söyledim. Genel vekaletim ondadır, tüm hesaplarımı o tutar. Kime niçin para verdiğimi bilir, gelen parayı o tasarruf eder.”
Altaylı’nın bu sözlerinden sonra şu diyalog yaşandı:
Altaylı: Nizamettin Avşar şu anda senin üzerinde parasını verdiğim mülk var mı?
Avşar: Var.
Altaylı: Halen genel vekaletim var mı? İstese beni bile satar.
Avşar: Var.
Altaylı: Ben namuslu bir insan mıyım?
Avşar: Evet.
Altaylı: Benim herhangi bir kimsenin canını acıttığıma şahit oldun mu?
Avşar: Olmadım.
Altaylı: Sen patronunu kapı aralığında dinleme şerefsizliğini yapmazsın. 80 yaşındayım, ama dimdik ayaktayım. Bu mahkeme senin ifadenle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacağım.
Bu konuşmaya Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın, “Baskı bu.” diye tepki gösterdi. Şengül Hablemitoğlu da şunu söyledi: “Biz mağdur olarak bu kadar ajitasyon yapmıyoruz.”
Enver Altaylı şöyle devam etti:
“Allah rızası için gözümün içine bak evladım; Necip adı hiç geçti mi? Benim cinayet işleyeceğime inanıyor musun?”
Altaylı’nın bu sözlerine de Mahkeme Başkanı, “Onun inanıp inanmaması önemli değil ve burada ahlakı yargılamıyoruz.” diye müdahale etti.
Altaylı sorusunu, “Benim cinayet işleyeceğime ihtimal veriyor musun?” şeklinde değiştirdi. Nizamettin Avşar da, “Hayır. Öyle bir iddiada bulunmadım.” karşılığını verdi.
Sanıklardan Levent Göktaş, Enver Altaylı’nın Serhat Ilıcak’la görüşmesinde, “Levent’le görüştüm.” dediğini hatırlatarak Nizamettin Avşar’a o yıllarda telefon rehberlerinde başka bir Levent olup olmadığını sordu. Avşar, “Evet, Levent isımli bir gazeteci vardı ve onunla görüşürdü.” karşılığını verdi. Avşar, Göktaş’ın Enver Altaylı ile 2015’te cezaevinden çıktıktan sonra tanıştıklarını da doğruladı.
9 Ay Daha Yanlarında Çalışmış
Enver Altaylı’nın avukatlarının soruları üzerine Nizamettin Avşar, polisin kendisine gizli tanıklık önerdiğini, gözaltına alınıp Altaylı aleyhinde ifade verdikten sona ailenin bazı fertlerine işten ayrıldığını söylerken 9 ay boyunca ailenin yanında çalışmaya devam ettiğini, aylık 5 bin lira ve 100 bin lira yardım aldığını doğruladı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, Altaylı’nın kızı ve avukatı Dilara Yılmaz’a, “Kendisine ne ifade verdiğini sordunuz mu?” dedi. Av. Yılmaz, sormadıklarını belirtip, “Kaldı ki, sorabilirdik. O zaman tanık değil şüpheliydi.” cevabını verdi.
Duruşmaya ara verildiğinde içeride unuttuğu çantasını almak için salona dönen bir avukat, Savcı Zafer Ergün ile tanık Nizamettin Avşar’ın sohbet ettiğini gördü. Olay Mahkeme Başkanı’na iletilerek duruşma yeniden başladığında tutanak tutulması istendi.
Duruşma başladığında Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan, “Tüm taraflar çıktıktan sonra konuştuklarına tanık oldum. Bunun doğru olmadığını söyledim. Savcı, ‘Doğru söyle.’ dese bile bunun tanığı etkileyebileceğini düşünüyorum.” diyerek bunun tutanağa geçirilmesini istedi.
Mahkeme Başkanı da önce Nizamettin Avşar’a Savcı’yla ne konuştuklarını sordu. Avşar şunları söyledi:
“Affınıza sığınarak, gözaltına alındığımda el konulan dijitallerimi ne zaman ve nasıl alabileceğimi sordum. O da, ‘Zamanı, yeri değil. Müsait olduğunda gel.’ dedi.”
Ardından Başkan, o sırada mübaşirin salonda olup olmadığını sordu. Mübaşir Mehmet Tepe salonda olduğunu bildirince de tanık olarak ifadesini aldı. Mübaşir Tepe, tanık Avşar’ı polis eşliğinde göndermek üzere polisi beklerken Avşar’ın Savcı’ya dijitallerini nasıl alabileceğini sorduğunu, Savcı’nın da, “Gelirsen yardımcı olur, veririz.” dedîğini anlatıp hata kendisinde olduğu için tüm taraflardan özür diledi.
Bu arada Mahkeme Başkanı, tanık ifadelerinin uzun sürmesi nedeniyle bugün dinlenilmesi planlanan 6 tanığın dışarda bekletilerek daha fazla mağdur edilmemeleri için bir başka celsede dinlenmek üzere gönderilmelerinin kararlaştırıldığını, bugün SEGBİS bağlantısıyla hazır edilen üç tanığın dinleneceğini açıkladı.
2002’de Laptopu Yokmuş
Nizamettin Avşar’dan sonra, şimdi İstanbul Merkez Komutanı olan Tuğgeneral Hakan Büyükçulha tanık olarak dinlendi. Necip Hablemitoğlu öldürüldüğünde Azerbaycan’da görevli olduğunu belirten Büyükçulha olay hakkında bilgisi olmadığını, maktulü de tanımadığını söyledi. Mahkeme Başkanı, “Nuri Gökhan Bozkır, ‘Hakan Büyükçulha’nın laptopunda Hablemitoğlu’nun fotoğrafını gördüm.’ şeklinde ifade vermiş. Savcılık itibar etmese de bu ifadenin sebebi ne olabilir?” sorusunu yöneltti. Büyükçulha, “Ben onun tim komutanıydım. Bir süre sonra TSK’dan ihraç edildi. Belki beni sevmiyordu.” dedi.
Nuri Gökhan Bozkır da şu açıklamayı yaptı:
“İfademi ne şartlarda verdiğimi anlattım. Ózellikle polisler adınızı geçirmemi istedi. Özür dilerim.”
Sanıklardan Fikret Emek’in aynı konudaki sorusu üzerine Büyükçulha, Bozkır’ın ifadesinin “sıfır” ve “tamamen senaryo” olduğunu ifade edip, “O tarihlerde benim laptopum yoktu.” dedi.
Kazakistan’da görevliyken gizlice Türkiye’ye gelip Necip Hablemitoğlu’nun öldürdüğü öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu’nun avukatı Enes Taner, Büyükçulha’ya, Azerbaycan’da görev yaparken amirlerinden gizlice Türkiye’ye gelme imkânı olup olmadığını sordu. Büyükçulha’nın, “Ayrılmamız mümkün değildi.” cevabı üzerine Mahkeme Başkanı, “Peki amir yoksa, askeri ataşe de uzak bir bölgede ise ‘Eşimi, çocuğumu özledim. İki gün gidip geleyim.‘ derse ataşenin haberi olur mu?” sorusunu yöneltti. Büyükçulha haberinin olmayacağını belirtince Av. Taner şunları sordu:
“Amiriniz kimseye haber vermeden gitse, alt rütbedeki birisi ateşeye bildirir mi? Veya amiriniz 25 gün yoksa yapmanız gereken nedir?”
Tuğgeneral Büyükçulha, bu durumda Özel Kuvvetler Komutanlığı’na ve askeri ateşeye bildirilmesi gerektiğini söyledi.
Askeri Kargo Uçağına Gizlice Binmek Mümkün mü?
Büyükçulha’nın ardından 2002’de KKTC Sivil Savunma Teşkilâtı’nda görev yapan Hasan Ergin SEGBİS bağlantısıyla tanık olarak dinlendi. Mahkeme Başkanı, Ergin’e Fikret Emek’in o dönemde kendisini arayarak askeri kargo uçaklarının seferleri hakkında bilgi alıp almadığını ve bu uçaklara kayıt dışı personelin binmesinin mümkün olup olmadığını sordu.
Ergin, Emek’in kargo uçakları için aramadığını bildirirken, askeri uçakların kullanım prosedürünü anlattı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, “Yönetmelikleri, resmi prosedürü biliyoruz. Hiçbir devlette bu işler başıboş olmaz. O dönem Özel Kuvvetler gözbebeği, ikili ilişkilerle, diyelim ki, Moğolistan’daki bir subay ailesini özlemiş, uçaklar pahalı. Gayrı resmi rica etseler götürürler mi?” diye sordu. Ergin, “Mümkün değil.” karşılığını verdi.
Başkan’ın tekrar tekrar bu konuda soru yöneltmesine sanık avukatları, “Daha kaç kere soracaksınız? Varsayım üzerine soru soruyorsunuz.” sözleriyle tepki gösterince de Başkan, “Dünyada mümkün olmayan bir şey yok.” deyip sorusunu, “Şahit oldunuz mu veya duydunuz mu?” şeklinde değiştirdi.
Ergin, yine bunun mümkün olmadığını, kim gelir giderse giriş-çıkış işlemine tabi tutulduğunu, kayıtları polisin tuttuğunu anlattı.
Başkan “Tetikçi”nin Eşini Neden Kürsüye Çağırdı?
“Tetikçi” olduğu öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu da bugüne kadar yapılan tüm duruşmalar boyunca ilk kez Hasan Ergin’e soru sorup, “Beni görüyor musunuz?” dedi. Görüntüsünün yaklaştırılmasının ardından da KKTC’de görev yaptığı sürece kendisini hiç görüp görmediğini, ismini ihtiva eden herhangi bir mesaj alıp almadığını sordu. Ergin kesinlikle görmediğini ve herhangi bir mesaj almadığını bildirdi.
Savcı Zafer Ergün ise Hasan Ergin’in KKTC’ye giriş-çıkış kaydını bulamadıklarını belirtip, “Sistem mi yoktu, askeri personele böyle mi uygulanıyordu?” sorusunu yöneltti. Ergin, hem KKTC Ercan Havaalanı’nda hem de Ankara Etimesgut Havaalanı’nda kayıtların tutulduğunu ve uçaktaki tüm personelin tek tek kontrol edilerek geçişlerinin yapıldığını söyledi. Ancak Savcı Ergün, KKTC yetkilileriyle görüştüklerini, 1990’lardan itibaren kayıt tutulurken 2002-2004 yıllarında olmadığı bilgisinin verildiğini kaydetti.
Ergin’in ifadesinin tamamlanmasından sonra Mahkeme Başkanı, salonda Tarkan Mumcuoğlu’nun ailesinden kimsenin olup olmadığını sordu. Eşi Zeynep Mumucuoğlu ayağa kalkınca Başkan, “Babası burada mı?” dedi. Zeynep Mumcuoğlu, babanın vefat ettiğini belirtince de onu kürsüye çağırdı. Avukatlar buna itiraz edince Başkan, “iddianame ona dayandığı için sadece telefon kayıtlarının alınması için muvafakatının alınacağı, daha sonra tanık olarak dinlenmesi gerekirse dinleneceği” açıklamasını yaparken, duruşma sırasında bir yakınının vefat haberini aldığı için kötü durumda olan Zeynep Mumcuoğlu’nun ağlamamak için kendisini zor tuttuğu görüldü. Başkan, kürsüye gelen Zeynep Mumcuoğlu’na, “Kazakistan’dayken bir dönem eşinizle irtibatınız koptuğu için Türkiye’ye geldiği iddia ediliyor. Bu nedenle telefon kayıtlarınızın dosyaya kazandırılması gerekiyor. Rızanız var mı?” diye sordu. Zeynep Mumcuoğlu kabul etti.
SAT Komando Bozkır’ı Tehdit Etti mi?
Son olarak Levent Göktaş tarafından Nuri Gökhan Bozkır’ı tehdit etmek için Ukrayna’ya gönderildiği öne sürülen emekli Binbaşı SAT Komando Levent Bektaş tanık olarak dinlendi.
Bektaş, Mahkeme Başkanı’nın soruları üzerine, 2017 yılında Ukrayna’ya hiç gitmediğini, Bozkır’ı kesinlikle tehdit etmediğini, sadece 2018’de kendi işleri için bir gün Ukrayna’ya gidip döndüğünü anlatıp, “Eğer zamanım olsaydı Nuri Gökhan Bozkır’la görüşürdüm.” dedi.
Söz alan Nuri Gökhan Bozkır, yine ifadesinin işkence, baskı ve telkin altında alındığını, Bektaş’ın 2018’de Ukrayna’ya geldiğini bildiği için bunu senaryosunu güçlendirmede kullandığını söyledi.
Tutuksuz sanık Mehmet Narin’in avukatı Vural Ergül ise Bektaş’ın Levent Göktaş ve Nuri Gökhan Bozkır’la iş ortaklığı olup olmadığına, soğan TIR’ları davasına gelen HTS’lerdeki Bozkır’la görüşme kayıtlarına, ayrıca Bektaş ve Bozkır’ın Ukrayna’daki aynı şirketle çalışıp çalışmadığına ilişkin sorular yöneltince Göktaş’ın ve Bektaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz ile diğer avukatlar, Hablemitoğlu cinayetiyle ilgisi bulunmayan bu sorulara tepki gösterdi. Avukatlar kendi arasında tartışırken, Mahkeme Başkanı, “Tam sorusunu alıp ona göre karar verelim.” dedi. Ergül’ün sorusunu aldıktan sonra Savcı Zafer Ergün soruda sakınca olmadığını bildirdi, Mahkeme de oybirliğiyle soruyu yöneltmesine karar verdi.
Levent Bektaş, Nuri Gökhan Bozkır’ı tanıdığını inkâr etmediğini ancak ticari ilişkisi bulunmadığını, Ukrayna’daki görüşmeye iş ortağıyla gittiğini ve bunun Bozkır’ın bilgisi, ilgisi dışında olduğunu anlattı. Bunun üzerine Savcı Zafer Ergün, “Dinlememiz gerekebilir.” diyerek Bektaş’tan iş ortağının ismini istedi.
Duruşmaya yarın diğer tanıkların dinlenmesi ile devam edilecek.