8 yıl sonra, şimdi, “İsrail ile NATO nezdinde iş birliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır.” deniyor da bu nasıl yapılacak? Ne yani; Washington’da NATO’ya böylesine açık çek verildikten sonra İsrail’in temsilciliği kapatılana kadar NATO toplantılarına katılmama veya 2025 zirvesinin Türkiye’de yapılmasına izin vermeme resti falan mı çekilecek? Her cephede ağlanacak haldeyiz.
Erdoğan, Washington’da düzenlenen NATO toplantısı için, “Tarihî bir zirveyi daha başarıyla tamamladık.” diyerek Başkan Biden’ın şahsında ABD makamlarına misafirperverliklerinden, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ekibine ise gayretlerinden dolayı teşekkür etti.
Dört tarafı tehditlerle çevrili ülkemiz adına bu “tarihi zirvede” ne alıp ne verdiğimizi ve bunların milletimize nasıl sunulduğunu konuşmaya devam edelim.
MEDYA KARŞISINDA KÜKREYİP NATO’YA SELAM ÇAKMAK
Erdoğan’ın zirve toplantısındaki konuşmasında ve ikili görüşmelerde muhataplarına tam olarak neler söylediğini bilmiyoruz, ama medya karşısındaki açıklamaları müthiş(!)
Evvela Newseek dergisine konuştu. Uzun uzun Türkiye’nin NATO’ya bağlılığını ve NATO’nun önemini anlattıktan sonra müttefiklerin terörle mücadelemize destek vermemesinin “tolere edilemeyeceğini” vurgulayıp, “Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütlerinin elebaşlarının meşru aktörler olarak kabul edilmesinin, ittifak ruhuyla da örtüşmediğini” söyledi…
ABD Başkanı Biden ile “FETÖ ve insan hakları” konusunda farklı görüşlerde olduğunu açıkladı, ama “Sonuçta biz iki müttefik ülkeyiz… Köklü bağlarımız var ve bunları geliştirme niyetindeyiz.” diye ekledi.
NATO ile Rusya arasında “doğrudan çatışma çıkmasını” istemediklerini tekrarlayıp Türkiye’nin bu savaşta taraf olmayacağını bildirdi…
ABD’nin, İsrail’e verdiği büyük desteğe, “suç ortağı olma pahasına yapıyor” sözleriyle tepki gösterdi…
Zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında ise özetle şunları anlattı:
UKRAYNA: “Önceki zirvelerde Ukrayna bağlamında aldığımız kararları gözden geçirdik. Ayrıca, yeni somut adımlar üzerinde mutabık kaldık. NATO’nun Ukrayna’ya güvenlik yardımı ve eğitim desteği girişimini onayladık. Ukrayna’ya çok yıllı mali destek sağlanmasını ve Kiev’e NATO kıdemli temsilcisi atanmasını kararlaştırdık… NATO’nun, Ukrayna’daki savaşın tarafı hâline getirilmesine asla geçit verilmemesi gerektiğine dair görüşlerimi burada açık yüreklilikle paylaştım.”
TERÖRLE MÜCADELE: “Finlandiya’nın ve İsveç’in NATO’ya katılım süreçlerinde aldığımız kararlar ve tesis ettiğimiz daimi istişare mekanizmaları, PKK başta olmak üzere terör tehdidinin boyutlarının daha iyi anlaşılmasına vesile oldu. Ancak bazı müttefiklerimizin, bilhassa terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG ile kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değil. İttifakın birliğine ve bütünlüğüne zarar veren bu hatalı politikalardan vazgeçilmesi çağrımı burada tekrarlıyorum.”
GAZZE: “İsrail’e askeri desteğin sürdürülmesi kabul edilemez. Oturumdaki hitabımda, bu konunun üzerinde hassasiyetle durdum. İttifakımızın temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir. Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde iş birliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır.”
NATO’nun, Rusya-Ukrayna savaşına dahil olmasını istemezken NATO’nun Ukrayna’ya destek için aldığı tüm kararları desteklemişiz…
Bir yandan müttefiklerin Madrid ve Vilnius zirvelerinde alınan kararları uygulamayıp terör örgütlerine hamilik yapmasından yakınmış, öte yandan NATO’ya ve patronu ABD’ye bağlılığımızı ilân etmişiz…
Gazze konusunda dünyaya meydan okumak üzere Washington’a gitmişiz; ama NATO Zirve bildirisinde Gazze’nin adı anılmamış…
Buna rağmen dünya medyası Erdoğan’ın o açıklamalarını, “NATO’ya meydan okudu” diye vermez mi?!
Siyaset analizcileri, NATO masasından eli en çok güçlenerek kalkan ülkenin Türkiye olduğu yorumunu yapmaz mı?!
Bizim medyamız da bunlarla gurur duyup, “Türkiye’nin kazanımlarının” listesini çıkartmaz mı?!
Liste başı “kazanım” da; 2025 sonrasındaki zirvenin Türkiye’de yapılması, Erdoğan’ın ifadesiyle, “İnşallah İstanbul’dan NATO ile birlikte dünyaya selamımızın çakılması” olacak!..
KİM KAZANDI?
Haklarını teslim edelim; NATO Zirvesi’ndeki tablo kimi iktidar yazarlarının dahi içine sinmedi.
Abdülkadir Selvi bile, NATO bildirisini gördükten sonra ABD’nin niyetinin yeni savaşlar çıkarmak ve üçüncü dünya savaşını başlatmak için planlar yaptığına kanaat getirdiğini vurguladı…
“’Gladio’ demek, NATO demektir.” hatırlatmasında bulunan, “NATO, ABD’nin silahlı sopasıdır… Kim ne derse desin üçüncü dünya savaşı başlamıştır.” diyen ve “Washington’daki 75. Yıl toplantısı, en büyük haydut NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiği bir toplantı oldu.” tespitini yapan yazarlar çıktı…
Ama NATO’da sağlanan bu “birlik ve beraberlik” görüntüsünün ya da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in ifadesiyle, “Ukrayna’nın Rusya’ya karşı galip gelmesi konusunda önemli bir köşe taşının dönülmesini ve gerekli temellerin atılmasını” sağlayan müttefiklerden birisinin de Türkiye olduğu nedense unutuldu!..
SON ÇUVALLAMA
NATO Zirvesi’yle ilgili konuşulacak daha çok şey var; ama şimdilik Erdoğan’ın, İsrail-NATO ilişkisine dair yukarıda aktardığımız çıkışıyla bitirelim.
Dün; zirveye ve resmi yemeklere, NATO üyesi olmayan İsrail’in Dışişleri Bakanının da katıldığına dikkat çektik. Madem Türkiye böyle bir politika belirledi, evvel emirde zirve veya yemeklerde İsrailli bakanın olmasının protesto edilmesi gerekmez miydi?
İşin esasına yani NATO-İsrail ilişkisinin nasıl kurulduğuna gelelim.
İsrail, 1994’te NATO’nun Akdeniz Diyaloğu Forumu’na ortak oldu. Ardından 2011’de NATO’da temsilcilik açmasına onay vermek, 90’lı yıllarda, “Türkiye’nin İsrail’i tanıması, tarihimize sürülmüş bir kara lekedir” diyen Erdoğan’a nasip oldu!..
8 yıl sonra, şimdi, “İsrail ile NATO nezdinde iş birliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır.” deniyor da bu nasıl yapılacak?
Ne yani; Washington’da NATO’ya böylesine açık çek verildikten sonra İsrail’in temsilciliği kapatılana kadar NATO toplantılarına katılmama veya 2025 zirvesinin Türkiye’de yapılmasına izin vermeme resti falan mı çekilecek?
Her cephede ağlanacak haldeyiz vesselam!..