Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

İngilizlerin Erdoğan Sonrası İçin Adayları Kim?

İngilizlerin Erdoğan Sonrası İçin Adayları Kim?

Biden’ın -daha Başkan adayıyken- Ocak 2020’de Erdoğan için, Bence ona çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lâzım… Darbe ile değil, seçim süreci ile…” şeklinde ifadeler kullandığından Türkiye 7 ay sonra haberdar oldu.

AKP yetkilileri de muhalefet de Biden’a tepki gösterdi. Erdoğan ise Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını, muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeye çalıştıklarını vurgulayıp Biden’ın sözlerini hezeyan olarak nitelendirdi.

Ankara, bundan önce Pentagon’un düşünce kuruluşu olarak bilinen Rand Corporation’ın Ocak 2020’de yayımladığı Türkiye’nin Milliyetçi Yönelimi ve Bunun ABD-Türk Stratejik Ortaklığı ve ABD Silahlı Kuvvetleri Üzerindeki Etkileri başlıklı rapor için de darbe çağrısı yorumunu yapmış, hem Erdoğan hem Savunma Bakanı Hulusi Akar, raporu eleştirmişti.

Bilindiği gibi, bu ay başında Washington’dan, Erdoğan’ın sağlık durumu ve yerine gelebilecek isimlerle ilgili bir değerlendirme geldi. ABD’nin dış politika çevrelerine yakınlığıyla bilinen Foreign Policy (FP) Dergisi’nde yayımlanan yazıya kaleme alan, ABD’nin derin devleti olarak bilinen Dış İlişkiler Konseyi (CFR) uzmanlarından Steven A.Cook’tu. Erdoğan’ın sağlığının iyi olmadığını öne süren Cook’a göre, Erdoğan sonrası için ismi geçen Hulusi Akar, Süleyman Soylu ve Hakan Fidan arasında en avantajlı aday” Akar’dı.

Cook, Erdoğan sonrası Türkiye’yi bu koşullarda, ‘belki de olağanüstü hal altında’, başka bir güçlü adamın yönetebileceği ihtimali dikkate almaya değer.” gibi bir tespitte de bulunmuştu.

 

Artık ABD’ye Tepki Yok

Ancak öncekilerin aksine, Ankara’dan bu yazıya hiçbir tepki gelmedi.

Buna karşılık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’ın iktidardan gitmemek için her şeyi yapabileceğini savunup Siyasi cinayetler kaygım var.” demesi, Erdoğan başta olmak üzere tüm AKP’lileri ayağa kaldırdı. Cumhuriyet Savcılığı re’sen soruşturma başlattı, Kılıçdaroğlu ifadeye çağrıldı.

Oysa Kılıçdaroğlu, daha ağır iddiaları Mart 2016’da da dillendirmiş, ancak böylesi tepki görmemişti. Kılıçdaroğlu, kelimesi kelimesine şunları söylemişti:

Türkiye bir dikta yönetimine doğru gidiyor. Temel altyapısı falan oturmuş durumda zaten. Ben gayet net söylüyorum, Erdoğan ve AKP, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler dahil, her şeyi yapabilecek pozisyonda şu anda. Çünkü gitmenin kendisi açısından maliyetini çok iyi biliyor. Karşımızda bir AKP devleti var. Bir hükümet var ve o aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerine koyuyor kendini. Valisi, kaymakamı, öğretmeni; tamamı kendisini iktidarın memuru olarak görüyor. Bu tabloyu düzeltmek zorundayız. Bunun bedeli olacaksa önce biz ödemeye hazırız.”

 

Ve İngilizler de Devrede

Bunları hatırlatmamızın sebebi ne mi?

Üç gün önce iktidarın gazetelerinden Akşam’ın manşetinde, Atina’da kumpas başlıklı bir haber yayımlandı. Haberin kaynağı, Yunanistan’ın 127 yıllık sağcı gazetesi Estia’ydı.

Estia’nın aktardığına göre; Yunanistan’da, İngiltere’nin Atina Büyükelçisi Matthew Lodge’un organize ettiği bir toplantı yapıldı. Toplantıya, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ve Rum kesimindeki Büyükelçisi Stephen Lillie’nin yanısıra Yunanlı bakanlar, ana muhalefet partisi Syriza’nın temsilcileri, gazete yayın yönetmenleri, köşe yazarları ile analistler katıldı.

Gizli kalması kararlaştırılan, ancak sızdırılan toplantının konusunun ise Türkiye ve Erdoğan’ın kansız gidişi olduğu belirtildi.

Atina, Lefkoşa ve Ankara gibi kilit görevlerdeki üç önemli İngiliz Büyükelçinin komşu ülke Türkiye’deki durum konusunda görüş alış-verişi alışılagelen bir uygulama değil, üstelik bu kadar geniş katılımla.” yorumunu yapan Estia, toplantıda şunların konuşulduğunu öne sürdü:

İşin özü, Büyükelçilerin Türkiye’ye ilişkin çizdikleri resimde. İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi, İngiltere Savunma Bakanlığı’ndan bir üst düzey yetkilinin de önünde, artık Erdoğan’ın iktidardaki günlerinin sayılı olduğunu, yeni bir duruma kansız bir geçişin ihtimal dışı olmadığını söyledi. Bunun üzerine (Erdoğan’ın) sağlığına dair söylentilere dair detaylı bir tartışma yaşandı.

 

Darbe Senaryoları, Gül ve Görevdeki İki Yetkili

Toplantının içeriğine ilişkin bilgiler bundan ibaret değildi; “darbe senaryolarının” da konuşulduğuna işaret eden Estia, şu iddialarda bulundu:

Bir saray darbesinde ailesinin korunması ve güven altına alınmasına yönelik garantilerle, iktidarın barışçıl teslimine liderlik edebilecek şahıslara atıfta bulunuldu. Tartışmalardan, bu isimlerin eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve görevdeki iki yetkili olduğu anlaşıldı.”

Başka?

Başta Ankara Büyükelçisi olmak üzere İngiliz diplomatlar, ‘Yunanistan açısından Türkiye önemli, ama Türkiye açısından Yunanistan o kadar önemli değil. Ancak Yunanistan rehavete kapılmamalı, çünkü Erdoğan Ege’de sıcak bir olaya neden olarak kahramanca bir çıkış teşebbüsünde bulunabilir, ya da aksine Ege’deki sıcak olaydan yararlanıp bunu iktidarda kalmak için kullanabilir’.” demiş.

Bunların yanısıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir daha tahminlerini boşa çıkaracağı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023’teki 100. yılını kutlayacağına dair karşıt görüşler de dile getirilmiş.

Düşünün; bunları yazan muhalif bir gazete değil, iktidarın gazetesi. Üzerinden üç gün geçtiği halde Ankara’dan tek bir ses çıkmadı. Ya görmediler ya da inanmadılar!..

İnanmadılarsa, şöyle bir katkıda bulunalım.

Söz konusu toplantı 14 Ekim’de yapılmış.

Nereden biliyoruz?

İngiltere’nin Atina Büyükelçiligi’nin, Büyükelçi Matthew Lodge ile Ankara ve Rum kesimi Büyükelçilerini etiketleyerek yaptığı fotoğraflı şu paylaşımdan:

Büyükelçiler Matthew Lodge Dominick Chilcott Stephen Lillie Atina’da, diplomatlar ve analistlerle Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri ve olasılıkları tartıştı. Verimli ve yapıcı fikir alışverişi!

Lodge’un bu paylaşımını, Rum kesimi Büyükelçisi Stephen Lillie’nin de retweetlediğini, toplantı masasında baş köşede oturduğu görülen Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott’un hesabında ise buna ilişkin hiçbir bilgi olmadığını kaydedip soralım:

Bu Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı’na çağrılıp -Atina’daki toplantıya ilişkin- iddialar sorulacak ve Osman Kavala’nın serbest bırakılması için çağrı yapan 10 Büyükelçiye gösterilen tepkiler ona da gösterilecek mi; yoksa ABD’den sonra İngiltere’ye karşı da “Kuzuların sessizliği”ne mi bürünülecek?

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!