Cumhur İttifakı’nın yeni ortağı HÜDA-PAR’ın Türklük, kadın ve eğitim anlayışı tartışıldı hep. Ama bu partinin de aynen HDP gibi bir “Kürdistan davası” var.
Öncelikle Parti Programı’nda bu konuda yazılanları aktaralım.
Ortadoğu’nun en eski kavimlerinden olan ve Zağros Dağları’ndan Toros’a, Karadeniz dağlarından Basra-Halep’e uzanan “Kürdistan”da yaşayan Kürtler’in, 11’inci yüzyılda bölgeye gelen Türklerle “İslâm ortak paydasında” yakınlaştığı, ancak bu kardeşliğin İttihat ve Terakki uygulamaları, nihayetinde ise Cumhuriyetin “Laiklik ve Türklük” ilkeleri yüzünden bozulduğu vurgulanıyor.
Bu görüşlerden hareketle de Türklükten “vazgeçilmesi”, Kürtlerin de “ülkenin asli kurucu halkı olarak tanınması”, “Kürtçe’nin resmi dil yapılması” dışında şu talepte bulunuluyor:
“Yüzyıllardır anayurtlarında yaşadıkları halde 4 parçaya ayrılan, aralarına tel örgüler ve mayınlar döşenen Müslüman Kürtlerin de eskiden olduğu gibi bir halk ve bir millet olarak görülüp suni sınırların kaldırıldığı, ekonomik, kültürel, sosyal dayanışma, siyasal yardımlaşma ve sılayı rahim hukukunun yerine getirilmesi için gerekli adımların atılması gerekir… Siyasi ve idari şekiller ne şeklide olursa olsun kardeş ve akraba olan Müslüman Kürt halkı arasındaki her türlü sınır ve bölünme kaldırılmalı, insani ilişkilerin rayına oturtulması için gerekli her türlü tedbir alınmalıdır.”
Erbil’deki Temsilciliğin Misyonu
Anlayış bu olunca, Barzanilerle yakınlaşma olmaz mı?
Halen Erbil’de, ülkemizde seçimlere katılan iki partinin, HÜDA-PAR ile HDP’nin temsilciliğinin bulunduğunu kaydedip HÜDA-PAR ve Barzani ilişkisine bakalım.
Hatırlarsınız; 31 Mart 2019’daki yerel seçimler sırasında Erdoğan, HDP’lilere, “Benim ülkemde Kürdistan diye bir bölge var mı? Kürdistan’da yaşamak istiyorsan, Irak’ın kuzeyinde var. Defol git oraya.” diye çıkışmıştı.
O dönemde HÜDA-PAR’ın Genel Başkanı İshak Sağlam, Yardımcısı ise şimdiki Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu idi.
Yerel seçimlerden 1 ay sonra İshak Sağlam başkanlındaki HÜDA-PAR heyeti Erbil’e gitti ve Mesut Barzani’yle görüştü. Barzani’nin ofisi; “Görüşmede, Türkiye siyaseti ve Kürt halkının bu ülkedeki mevcut durumu ile bölge ve dünyadaki son gelişmelerin ele alındığını, konuk heyetin Kürdistan halkının haklarının sağlanması ve savunulmasındaki mücadeleye dikkat çektiği, iki taraf arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde mutabık kalındığını” açıkladı.
O ziyaretin hemen ertesinde HÜDA-PAR’ın yurtdışındaki ilk temsilciliği Erbil’de, dualarla açıldı. Genel Başkan İshak Sağlam açılış töreninde özetle, “Kürdistan, ümmetin ortasında bir coğrafya ve Kürtler de ümmetin belki merkezinde olan bir yapıdır… Kürt meselesi hallolursa ümmet coğrafyasında birçok sorunun da hallolacağına inanıyoruz… İlk temsilciliğimizin Kürdistan’da açılması bu sorunların çözümü noktasında bir katkı vereceğini ümit ediyoruz.” dedi.
Yapıcıoğlu’ndan Erdoğan ve AKP’ye Eleştiri
Heyette yer alan Zekeriye Yapıcıoğlu da “Kürdistan 24” televizyonunda, Barzani’yle görüşmelerinin süreceğini, “Kürt meselesi, Türkiye ve Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkiler, güney ve kuzeydeki parti ve STK’ların ilişkileri ve daha birçok konu hakkında bilgi alışverişinde bulunacaklarını” anlattıktan sonra AKP ve Erdoğan hakkında özetle şunları söyledi:
“AK Parti Kürt meselesini çözmekten uzaklaştı. Hatta Türkiye’de böyle bir meselenin olmadığını söylüyor. Bizler bu konuları AK Parti’ye söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Samimiyetle bu konuyu çözmek istiyorlardı, fakat bu süreç yok oldu. Bu aklı onlara kimin verdiğini bilmiyorum, ama HDP kendini başka bir noktaya çekti. ‘Var olduğumuz sürece asla başkan olmana izin vermeyeceğiz’ dediler. Ondan sora işler bozuldu. AK Parti, MHP’ye yaklaştı. Kendisinin kandırıldığını ve süreçten uzaklaşmak istediğini, eğer uzaklaşmazsa, MHP’ye yaklaşmazsa, iktidarı kaybedeceği fikrine kapıldı. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu hakikati bir gün göreceğine inanıyorum. Bu meseleyi çözme konusuna geri dönecekler. Bu hakikati gördükten sonra bu meseleyi çözme konusunda güçlü bir irade gösterilmeli. Çözümün siyasi ve barışçıl olması lâzım. Silah ve savaşla olmaz. Ülkemizde devam eden 50-60 yıllık savaşta ne kazandık?”
HÜDA-PAR’ın Erbil Temsilcisi Abdussamed Yalçın ise, “Bütün siyasi partilerin el birliğiyle dört parçayı birleştirmeye çalışması gerektiğini, Kürtlerin yaşantısına, dinine ve birliğine hizmet etme düşüncesiyle Güney Kürdistan’da ofis açtıklarını” kaydedip, “Kürt sorunundan ziyade Türk sorunu, Türklerin Kürtleri kabul etmeme sorunu vardır.” iddiasında bulundu.
“Barzanistan” Hizbullah’ının Lideri Kim?
Malûm, HÜDA-PAR’ın Hizbullah’la bağlantısı da çokça tartışılıyor. Şimdi buna ilişkin bir temastan söz edelim.
Haziran 2019’da Genel Başkan İshak Sağlam, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere bir kez daha Irak’ın kuzeyine gitti. Sağlam’ın bir araya geldiği isimlerden birisi, o vakitler KDP Süleymaniye bölge sorumlusu olan Şeyh Ethem Barzani’ydi.
Görüşmede İshak Sağlam, sorunların ancak İslâm’la çözülebileceğini ifade ederken, “Kürt milletinin sorunu çözülmezse, Ortadoğu’ya huzur ve barış gelmez.” diyen Ethem Barzani, “HÜDA-PAR’ın omuzlarında ağır bir yük ve sorumluluk olduğunu” vurguladı.
Kimdir bu mektubu yazan Ethem Barzani? Öncelikle Mesut Barzani’nin amcasının oğlu. Medreseden yetiştiği için “şeyh” unvanı var ve İslâmcı kimliğiyle tanınıyor. Mesut Barzani ile görüş ayrılığından dolayı bir dönem İran’a yerleşti. Sonrasında Barzani’nin isteğiyle geri dönüp KDP Başkanlık Konseyi üyesi oldu.
En önemli özelliği ise şu: Geçmişte “Barzanistan” Hizbullahı’nın liderliğini yaptı!..
Hani Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nın seçimleri kazanması halinde askeri operasyonları durduracağını öne sürüyor ya; HÜDA-PAR’la böylesine yakın olan Şeyh Ethem Barzani’nin 2021’deki bir girişimini de hatırlatalım.
Kürdistan Bölgesi Başkanlığı, Başbakanlık, Irak Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı ile tüm siyasi partilerin yanı sıra BM, AB üyesi ülkeler ile Arap Birliği başta olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerine bir mektup gönderip, öncelikle “Kürdistan bölgesi toprakları içerisinde devam eden askeri operasyonları bitirmesi için Türkiye’ye baskı yapılmasını” istedi.
Mektubunda Irak’taki operasyonlar için “işgâl” demekle kalmadı, şu iddialarda bulundu:
“Geçmiş tecrübeler de gösteriyor ki, Türkiye askeri olarak işgâl ettiği bölgelerden hiçbir şekilde geri çekilmiyor. Buna en açık tarihi belgeler, Kıbrıs Adası ve İskenderun’dur… Tüm uluslararası yollara başvurmalı, tavrımızı örgütlemeliyiz. Türkiye devletini; komşuluk, dindaşlık ve bu coğrafyanın birlikte yaşam geçmişi, Kürt ve Türk halkları ile bölgede yaşayan diğer halklar arasındaki barış, bölgenin ve Ortadoğu’nun huzuru için Kürdistan’ın egemenliğine, doğasına, yasal ve anayasal özyönetim iradesine, bölgenin insani, siyasi ve idari prensiplerine saygı duymaya çağırmalıyız. Sorunlarını, çıkış noktası olan Türkiye ve Kuzey Kürdistan (Güneydoğu’yu kast ediyor) toplumu çerçevesinde çözmeye davet etmeliyiz ki, çözüm de Kürt ve Türk uluslarının karşılıklı uzlaşmasından geçiyor.”
Dahası; “2023’te Lozan Antlaşması hükümlerinin sona ereceğini, zor ve belirsiz bir döneme girildiğini” bildirdi.
Türkmen Bakan da HÜDA-PAR’ı “Takdir” Ediyormuş
Dikkat çekici son bir gelişmeyi daha aktaralım.
Bilindiği gibi, 2 yıl önce Irak Türklüğü davasının temsilcisi olan Irak Türkmen Cephesi’nde (ITC) sürpriz bir gelişme yaşandı. Bağımsız “Kürdistan” projesine karşı çıkan, Türkçü ve Atatürkçü kimliğiyle bilinen ITC Başkanı, Kerkük Milletvekili Erşad Salihi istifa etti. İstifanın AKP iktidarının yoğun baskısı sonucu gerçekleştiği öne sürülürken, yerine getirilen Hasan Turan’ın ise ITC içinde İslâmcı kadanın temsilcisi ve İhvancı olarak tanındığı konuşuldu.
Bu olayın altını çizmemizin sebebi şu:
Barzani yönetimindeki tek Türkmen Bakan Aydın Maruf. Maruf, Etnik ve Dini Oluşumlardan sorumlu bakanlık görevini yürütüyor. Aynı zamanda Irak Türkmen Cephesi Siyasi Büro üyesi.
İşte bu isim, geçtiğimiz günlerde HÜDA-PAR’ın Erbil temsilciliğini ziyaret etti. HÜDA-PAR medyası ziyaret hakkında şu bilgiyi paylaştı:
“Irak Kürdistanı Etnik ve Dini Oluşumlardan Sorumlu Bakanı Aydın Maruf, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile telefonda görüştüğünü, kendisinin program ve konuşmalarını yakından takip ettiğini ve takdir ettiğini belirtti. Görüşmede; Türkiye’nin siyaset gündemi, Kürdistan bölgesindeki azınlık gruplar, HÜDA-PAR’ın yapıcı muhalefet anlayışı ve 6 Şubat depremi gibi konular görüşüldü.”
Bir Türkmen Bakan, Türklüğe savaş açanları “takdir” etmiş. İnanılır gibi değil!..
Hemen belirtelim; Bakan Maruf da ziyareti sosyal medya hesabından duyurdu; ama içeriğine ilişkin herhangi bir paylaşım yapmadı.
Tüm bunlardan çıkan sonuç; HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılmasıyla, “Büyük Kürdistan” projesinin sahiplerine, din kardeşliği gibi yeni bir köprüyle “Açılıma devam” mesajı da verilmiş olunmuyor mu?!