Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Harp Okulu’nda Teğmenler depremi!..

featured

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değişmez, değiştirilemez bir ideolojisi vardır; bu da Atatürk İlke ve İnkılaplarıdır. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın konfederasyonu, Adnan Tanrıverdi’nin ASRİKA’sı veya HÜDA-PAR’ın ideolojisi değil!..

30 Ağustos’taki resmi mezuniyet töreninden sonra 28 yıldır okunan, ama geçen yıl itibarıyla niye kaldırıldığı hâlâ bilinmeyen Subay Andı’nı kendi aralarında okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenleri Bahçeli ve Erdoğan’ın dışında en çok 3 ay önce hayatını kaybeden SADAT’ın kurucusu ve yeni TSK’nın mimarı Adnan Tanrıverdi’nin ekibi hedef gösterdi.

Söz konusu ekibin taarruzları teğmenlerle sınırla kalmadı, sıralı komutanlar başta olmak üzere Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanı, MSB Rektörü ve Dekandan da hesap sorulması istendi. O ekipten bir isim ise geçen ay, kılıç çekme eylemini “isyan” olarak nitelendirip, Bahçeli ve Erdoğan olmasa üstünün örtüleceğini öne sürüp, “Bu basit bir eylem değil ve arkasında komuta kademesi var, Kara Kuvvetleri Komutanı’na kadar gidilmeli zira hemen isyan eyleminin akabinde soruşturma açılmalı ve eylemciler derdest edilmeliydi.” dedi.

İLK FATURA KESİLDİ

Bu mesajlar ve elbette Erdoğan’ın, “Bunları temizleyeceğiz… Biz bu kendini bilmezlerin at oynattığı meydana ülkemizi kesinlikle bırakmayız… İnşallah en kısa zamanda bu işi neticeye ulaştıracağız.” şeklindeki talimatları yerini bulmuş olmalı ki; henüz teğmenlerin ifadesinin alınması işlemi tamamlanmadan ilk fatura Kara Harp Okulu’ndaki komutanlara kesildi.

Edindiğimiz bilgilere göre, bu hafta içinde sayısı 40’ı bulan okuldaki tabur, bölük ve takım komutanları görevden alınıp Okul Komutanlığı emrine verildi. Yerlerine de yeni atamalar yapıldı.

Büyük bölümü 30 Ağustos’tan sonra göreve başlayan bu komutanların tayinin çıkartılmayıp ilk etapta Okul Komutanlığı emrine verilmesinin sebebinin, teğmenlerin ifadeleri bittikten sonra gerek duyulduğu takdirde burada ifadelerinin alınması olduğu öğrenildi. Yani bir anlamda “suç” tespit edilmeden peşinen ve toptan cezalandırıldıkları anlaşılıyor.

Bu ilk operasyonda fatura kesilenler arasında yer alan bir isme daha dikkat çekelim.

Hatırlanacaktır; teğmenler olayından sonra kimi eski AKP milletvekili ve yazar, okul komutanı ve diğer rütbeli üst düzey bazı askerlerin izinli olduklarını bahane edip mezuniyet töreninde katılmadığı iddiasını gündeme getirerek bunun da “işin arkasında NATO’cu bazı Batı parmakları ve FETÖ’nün olabileceğini gösterdiğini” öne sürdü.

Biz de bu iddiaya cevaben şunu yazdık:

“Kara Harp Okulu Komutanı bu yıl 1 Ağustos’ta yapılan YAŞ kararlarıyla değişti. Mevcut Komutan Gültekin Yaralı Korgeneralliğe terfi ettirilip, Diyarbakır’daki 7. Kolordu Komutanlığı’na atandı. Yeni Kara Harp Okulu Komutanı da Tuğgeneral Levent Sabahattin Güldağı oldu. Yani geleni de gideni de Erdoğan atadı. Her iki komutan da yeni görevlerine 30 Ağustos tarihi itibarıyla başladığı için törenin yapıldığı gün Korgeneral Yaralı artık Okul Komutanı değildi. Yeni Komutan Güldağı ise yaklaşık 20 gün süren tören provalarına katılmadığından tören alanında yer almadı. Onun yerine Alay Komutan Vekili tören alanında hazır bulundu. Öğrendik ki, giden komutan da gelen komutan da tribünde, Erdoğan’ın arkasında mezuniyet törenini izlemiş.”

Sadede gelirsek; işte burada işaret ettiğimiz, tören alanında hazır bulunan Alay Komutan Vekilinin de görevden alındığı belirtiliyor.

ATATÜRK POSTERİ

Bu teğmenler ve onlardan da önce okuldaki komutanları niye cezalandırılmak isteniyor?

Kendi aralarında kılıç çatıp, “Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene!” şeklindeki subay andını okuyup, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için, değil mi?

Yaman çelişkiye bakın ki, Çarşamba günü Kara Harp Okulu’nda 2024-2025 Eğitim ve Öğretim yılının açılış töreni vardı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu başta olmak üzere çok sayıda yetkilinin katıldığı tören münasebetiyle Okul binasına dev bir Atatürk posteri asıldı.

Sorunlar boyumuzu aşıp toplum çıldırma noktasına gelmişken, teğmenler ve komutanlarıyla bu denli uğraşmanın bir sebebi olmalı.

Sıcağı sıcağına dün Gazi Üniversitesi Akademik Yılı açılış töreninde konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yeni anayasa ile ilgili sözlerine kulak verelim.

“Darbeci ruhun anayasada hâlâ gizli olduğunu” vurguladı…

“Demokrasinin en büyük düşmanı imtiyaz ve istisnalardır.” deyip bunların ortadan kaldırılmasını savundu…

Yeni anayasanın “katılımcı ve kuşatıcı” olması gerektiğini bildirdi…

“Yeni anayasanın içerisinde önemli bir konu anayasa ve ideoloji arasındaki ilişkidir… Türkiye’de yüzlerce ideolojinin olduğu açıktır.” dedikten sonra da, “Kimin ideolojisini Anayasaya yazacağız?” sorusunu yöneltti…

Başkan Kurtulmuş’un “imtiyaz ve istisnalar”dan kastı, Anayasa’da değiştirilemez maddeler ile Türk Milleti ifadesinin yer alması mıdır, pek anlayamadık; ama nereden icap ettiyse gündeme getirilen, “Kimin ideolojisini Anayasaya yazacağız?” sorusuna cevabımız şudur:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değişmez, değiştirilemez bir ideolojisi vardır; bu da Atatürk İlke ve İnkılaplarıdır. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın konfederasyonu, Adnan Tanrıverdi’nin ASRİKA’sı veya HÜDA-PAR’ın ideolojisi değil!..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!