Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Hablemitoğlu Suikastı Davası… “Tetikçi Polis Olabilir”

featured

“Hablemitoğlu cinayetinde kullanılan mermi o tarihte Türkiye’de yoktu. Amerikan malı ve sadece orada kullanılıyordu. Bunu temin etmenin tek bir yolu vardı; o zaman polisler ABD’ye Ranger kursuna gönderiliyordu, çoğu da FETÖ’cüydü. Biz yurtdışına çıkarken silahımızı almayız. Ama Ranger’a gidenler alıyordu ve bu mermilerle dönüyordu. Getirip sağa sola hediye ediyorlardı.”

Yazar ve Akademisyen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı davasına devam edildi. Duruşmada tanık olarak dinlenen Emniyet Müdürü Taner Topsakal, Hablemitoğlu’nu bir polisin öldürmüş olabileceğini söyledi.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü 16. celsesi başlamadan önce sanık avukatları ile Mahkeme Başkanı arasında duruşmaların gizlice kaydedilip kaydedilmediği tartışması yaşandı.

Dünkü duruşmada Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın’ın duruşmaların gizlice kaydedildiğini belirterek buna çözüm bulunmasını istediğini, Başkan’ın da, “Cuma günü çözeceğiz.” cevabını verdiğini hatırlatan Av. Eren Turan, “Neler oluyor? Aranızda bir şeyler konuşulduğu anlaşılıyor. Cuma günü ne olacak? Biz de merak ettik.” deyince şu diyalog yaşandı:

Başkan: Cuma günü paylaşıp merakınızı gidereceğiz.
Av. Turan: Konu ne?
Başkan: Sizinle alakalı değil, dışarı sızıyor.
Av. Turan: Bizi de ilgilendiriyor. Biz yayın yapmıyoruz.
Başkan: Ankara Adliyesi’nde… Cuma olsun, görüşürüz.
Av. Turan: Kapalı oturum mu yapacaksınız?
Başkan: Kapalı oturum olmaz. Belki Sincan’a alabiliriz.
Av. Turan: Burada tutuklu sanık yok ki Sincan’a gidelim.
Av. Hüseyin Ersöz: Tutuklu yok, niye Sincan’a gidelim? Gerekçe ne? Kimseyle ne görüşmüşlüğümüz ne konuşmuşluğumuz var.

Müyesser Abla’yı Kastetmedim

Av. Turan: Sincan’a gitmemizin kimseye faydası yok. Orası mahrumiyet bölgesi.
Başkan: Asıl burası mahrumiyet bölgesi. Çay yok, su yok.
Av. Turan: Neyin önlemiyse? Duruşma aleni olduktan sonra yayın yapan oraya da gelir.
Av. Ali Soykan: Gazeteciler, özellikle Müyesser Abla hedef gösteriliyor gibi. Telefonu ilkel; o, duruşmadan sadece SMS’le notlar geçiyor.
Başkan: Gazeteci yazar, çizer. Görüntü ve kayıt yasak. Müyesser Hanım’a bir şey dediğimiz yok.
Müyesser Yıldız: Sayın Başkan, on yıllardır duruşma izliyorum ve kuralları iyi biliyorum. Ayrıca telefonum kayıt da yapmıyor. Sadece SMS gönderiyorum. İsterseniz telefonumu inceletebilirsiniz.

Hablemitoğlu ailesinin bu tartışmalar sırasında salona giren ve konuya vakıf olan avukatı Ersan Barkın, “Benim kastettiğim kesinlikle Müyesser Abla değil. Öyle düşünmedîğine de eminim.” derken, duruşmaların Sincan’da yapılması ihtimaline ilişkin, “İstanbul’da Silivri, Ankara’da Sincan tehlikelidir.” yorumunu yaptı.

O Mermiyi FETÖ’cü Polisler ABD’den Getirdi

Sanıklardan Sincan Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan Enver Altaylı kaloriferlerin yanmadığını, çok soğuk olduğunu, bu yüzden paltoyla geldiğini belirterek, “Ateşim de var. Öğlene kadar durmaya çalışacağım.”  deyince Başkan, “Atkı, bere mere takabilirsin. İlacın milacın varsa al.” önerisinde bulundu.

Bu diyalogdan sonra ilk tanık olan Emniyet Müdürü Taner Topsakal dinlendi. 2004’te Emniyet’ten ihraç edilen ve geçtiğimiz aylarda göreve başlatılan Topsakal, Nuri Gökhan Bozkır’la Sauna çetesi kumpasında tutuklandıktan sonra tanıştığını, kendisini Zihni Çakır’la da Bozkır’ın tanıştırdığını söyledi. Mahkeme Başkanı’nın sorusu üzerine 2000 yılına kadar FETÖ içinde olduğunu; sohbetlere, toplantılara katıldığını bildiren Topsakal, o zamanlar cinayetten bahsedilmediğini, ama Hablemitoğlu’nun nefretle anıldığını, örgütün onu sevmediğini vurguladı.

Topsakal, Nuri Gökhan Bozkır hakkında da şunları anlattı:

“Birkaç kez görüştük. ÖKK MAK’ta çalışırken gizli görevle FETÖ’ye sızıp bin sayfalık rapor hazırladıklarını, bunu öğrenince örgütün raporu yok ettiğini ve kendisine kumpas kurulduğunu söyledi. TEM’e götürdüm. Söyledikleri birbirini tutmuyordu, uçuk şeylerdi. O yüzden TEM’dekiler dikkate almadı. O da ortadan kayboldu, irtibatımız kalmadı. Sadece Zihni Çakır’a anlatırken, ‘Cinayet günü ÖKK’da hareketlilik vardı. Altan Bora poşetle Mogan Gölü’ne bir şey attı.’ dediğini duydum. Buradaki diğer isimlerle ilgili bir şey söylediğini duymadım.”

Beyanının devamında Savcı’ya ifade verirken dosyayı yüzeysel gösterdiğini, eskiden cinayet büroda çalıştığı için en çok merminin dikkatini çektiğini vurgulayan Topsakal şu değerlendirmeleleri yaptığını söyledi:

“Hablemitoğlu cinayetinde kullanılan mermi o tarihte Türkiye’de yoktu. Amerikan malı ve sadece orada kullanılıyordu. Bunu temin etmenin tek bir yolu vardı; o zaman polisler ABD’ye Ranger kursuna gönderiliyordu, çoğu da FETÖ’cüydü. Biz yurtdışına çıkarken silahımızı almayız. Ama Ranger’a gidenler alıyordu ve bu mermilerle dönüyordu. Getirip sağa sola hediye ediyorlardı.”

“Ayrıca bir adet haline geldi, şarjöre ilk mermi olarak bunu takmaya başladılar. ‘Bu tür silahları kullanmaya bizim polisler alışkın.’ dedim. Hep bunlar kursa gönderilince de, ‘Acaba emniyette operasyonlar için özel bir ekip mi kuruluyor?’ diye düşündüm. Çok profesyonelce atış gibi gözükse de bence değil. Kapatılacağından emin şekilde işlenen bir cinayet.”

“Biz özel bir ekiptik, birçok faili meçhulü çözmüştük. Bu cinayete dahil olmak istedik; ama özel bir ekip kuruldu, bizi dahil etmediler. Yurt Atayün ve Akın Güven vardı, bunlar FETÖ’cüydü. ‘Bunlar kapatacaklar.’ diye konuştuk.”

Topsakal’a, 2017’deki savcılık ifadesinde Zihni Çakır ile Gökhan Nuri Bozkır’ı kendisinin tanıştırdığını belirttiği hatırlatılınca, “Kafa karışıklığı. Hayır, ben Zihni Çakır’ı Bozkır’dan önce tanımıyordum.” karşılığını verdi. Bir başka soru üzerine Topsakal, Hablemitoğlu cinayeti sırasında bölge dışındaki çok sayıda polisin baz kaydının tespit edildiğini duyduğunu kaydetti.

Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, Topsakal’a soru sorarken, “Bu heyet Gökhan Nuri Bozkır’ı görmedi, önceki heyet gördü. Onu tahliye ederek kaçmasına sebep oldu.” ifadelerini kullanınca Bozkır’ın avukatı Emrah Yücel şöyle tepki gösterdi:

“Meslektaşım ‘firarına sebep verdi’ diyerek önceki heyeti töhmet, sizi de baskı altında tutuyor. Gökhan Nuri bu dosyadan firar etmedi. Tahliye olunca ne hikmetse bir başka davada tutuklama kararı verildi. Yoksa bu davada adli kontrole riayet etti.”

Av. Barkın ise, “Asla kimseyi töhmet ve baskı altında tutmuyorum. Bir vakıa var. Tahliye edilen sanık firar etti. Bu sanıklar da onun yüzünden töhmet altında. Benimki subjektif bir değerlendırme.” karşılığını verdi.

Bu Dava Başka Yere Evrilirdi

Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan, Topsakal’a -Savcı’ya ifade verirken birtakım bilgilere haiz olduğunu belirttiğini hatırlatarak- mermiyle ilgili anlattıklarının ifadesinde olmamasına dikkat çekti. Topsakal şu açıklamayı yaptı:

“Mermiyi ondan öğrendim, ama muhtemelen burada anlattıklarım sonradan aklıma gelen değerlendirmeler.”

Bunun üzerine Av. Ersan Barkın, “Emin misiniz, değil misiniz?” diye sorarken Av. Ali Soykan da, “İfadede olsa zaten bu soruşturma başka yere evrilirdi.” yorumunu yaptı.

Bu sorular üzerine yeniden söz alan Savcı Zafer Ergün, “Bu mermiyi ABD’ye giden polislerin getirdiğini söylediniz. Mermi, şarjör vs. sadece polisler mi bilir? Bunlar bir meslek grubuna sıkıştırılabilir mi, yoksa bilinen bir husus mudur? Başkaları da bu mermileri temin edebilir mi?” sorularını yöneltti.

Tamer Topsakal cevaben, “Bunları atışla iştigal edenler bilir. Bu mermileri ancak yurtdışına giden bulabilir, elden temin edilebilir.” dedi.

Av. Eren Turan da, Topsakal’ın, sadece FETÖ’cü polislerin bu mermiyi getirmesinden değil cinayetin fütursuzca işlenmesinden ve cinayeti araştıran ekibin FETÖ’cü olduğundan söz ettğine dikkat çekti.

Bozkır “Yazdırdılar” Demiş

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde önce emekli Albay Altan Bora, ardından dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Sadık Ercan tanık olarak dinlendi.

Altan Bora, disiplinsiz bir subay olan Gökhan Nuri Bozkır’ın sevmediği insanlar üzerinden bu senaryoyu yazdığını ve bunu tek başına yazmadığını vurguladı. Bora, emekli olduktan sonra bir süre Levent Göktaş’la çalıştığı için ticari konuları halletmek üzere Ukrayna’ya gittiğinde Gökhan Nuri Bozkır’la görüştüğünde Bozkır’ın da, “Yazdırdılar.” dediğini kaydetti.

Bora, Mahkeme Başkanı’nın, “Kimin yazdırdığını söyledi mi?” sorusunu şöyle cevaplandırdı:

“Zorladım ama söylemedi. ‘Belki daha sonra söylerim.’ dedi.”

Dönemin Özel Kuvvetler Komutanı emekli Tümgeneral Sadık Ercan da Hablemitoğlu suikastıyla ilgili olarak, “Ben ÖKK mensuplarının bu işe dahil olmayacağını değerlendiriyorum.” derken Savcı Zafer Ergün, “Devlet sırrı olmayacağını değerlendirdiğini” kaydederek Levent Göktaş’ın neden EDOK’a gönderildiğini sordu. Sadık Ercan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt’tan gelen emir üzerine Göktaş’ın bir gün sonra ayrıldığını, kendisinin sebebini hiç sormadığını, bir değerlendirme de yapılmadığını söyledi. Araya giren Levent Göktaş, 2 ay sonra ÖKK’na geri döndüğü bilgisini verdi.

Av. Eren Turan’ın soruları üzerine Ercan, yurtdışına gidecek personeli Özel Kuvvetler Komutanı’nın belirlediğini, yurtdışında yin askeri ataşeyle koordineli komutana bağlı çalıştığını, kimsenin bilgisi ve izni olmadan bulunduğu ülkeyi terk edemeyeceğini anlattı.

FETÖ’cülerin Kaldırttığı Eğitim

Tanık olarak dinlenen dönemin ÖKK Kurmay Başkanı da ÖKK’nın çalışma şeklinden söz etti. Şenay, Mahkeme Başkanı’nın gayri nizami harp eğitimine ilişkin sorularını cevaplandırırken, “Maalesef FETÖ’cülerin saldırılarından sonra zamanla bu eğitimler kaldırıldı.” dedi.

Son olarak Levent Göktaş’ın devre arkadaşı Metin Bayrak, Ergenekon kumpası sürecinde Göktaş’ın cezaevinden kendisine yazdığı mektupları Mahkeme Başkanı’na verdi. Başkan da bunları salona hitaben okudu ve yarın devam etmek üzere bugünkü duruşmayı sonlandırdı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!