Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Hablemitoğlu Suikastı Davası: Oklar ABD Büyükelçiliği’ne Yöneldi

featured

Ali Soykan, diğer devriye görevlilerinin suikastı görüp görmediğinin ABD Büyükelçiliği’ne sorulup sorulmadığının ve Portakal Çiçeği Sokak’taki lojmanın kamera görüntülerinin alınıp alınmadığının araştırılmasını isterken, “O tarihte kayıtlara göre Ankara’da bir kişide bal köpüğü Volvo araba var. Bu kişi de istihbaratta komiser. Sonra FETÖ’den ihraç olmuş. Bunun bile ifadesi alınmamış.” dedi.

 

Akademisyen Yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı davasına devam edildi.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesi, bir üye hakimin rahatsızlanması sebebiyle 2 saat gecikmeyle başladı. Duruşmada tanık olarak dinlenen, suikast döneminde ABD Büyükelçiliği’nde koruma görevlisi olan emekli uzman çavuş Enver Erdoğan, çelişkili beyanlarıyla dikkat çekti. Erdoğan bu çelişkileri, “Kusura bakmayın, beyin kanaması geçirdiğim için eskiyi hatırlamıyorum.”  diye açıkladı.

Tutuksuz sanıklar Levent Göktaş, Tarkan Mumcoğlu, Fikret Emek, Mehmet Narin ve Aydın Köstem’in salonda hazır olduğu, başka suçtan tutuklu olan Enver Altaylı’nın cezaevinden SEGBİS’le bağlandığı duruşmada dinlenen Enver Erdoğan, 1995-1999 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda uzman çavuşken istifa edip ABD Büyükelçiliği sınavına girerek burada 2013 yılına kadar karşı gözetleme timinde devriye görevi yaptığını, bu kapsamda da merhum Hablemitoğlu’nun evinin karşısındaki binada elçilik personelinin oturduğu lojmanı takip ettiğini anlattı.

Mahkeme Başkanı’nın soruları sırasında önceki ifadelerinden farklı beyanlarda bulunan Erdoğan, bazı şeyleri hatırlamamasını beyin kanaması geçirmiş olmasına bağladı.

Bunun üzerine Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, tanıkların bildiklerini anlatmamada mahir olduğunu belirterek çelişkileri vurguladı.

Bu arada Mahkeme Başkanı’nın, sanık avukatlarının verdiği olay yeri fotoğrafları üzerinden elçilik lojmanının ve Hablemitoğlu’nun evinin nerede olduğunu, tanık Erdoğan’ın nerede durduğunu ve şüpheli olduğu bildirilen Volvo aracı nerede gördüğünü sorması, Savcı Zafer Ergün’ün de yerinden kalkarak dosyalar arasında olay yeri fotoğraflarını arayıp bulduktan sonra Başkan’a vermesi dikkat çekti.

Şengül Hablemitoğlu da tanık Enver Erdoğan’ın olay günü kendisiyle karşılaşması konusunu bir kez daha düşünmesini istedikten sonra anlatımlarının gerçeği yansıtmadığının altını çizdi.

Sanık Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan ise olay günü Şengül Hablemitoğlu’nun çizdiği eşkal ile Emniyet’in bunun üzerine gönderdiği şüpheli fotoğraflarının araştırılmamasını gündeme getirince Savcı Zafer Ergün ve avukatlar arasında tartışma yaşandı. Savcı Ergün buna dair birtakım açıklamalar yaptıktan sonra, “20 yıl sonra bunun sorulamasını anlayabilmiş değilim.” dedi. Sonrasında şu diyalog yaşandı:

Av. Emrah Yücel: Biz de sizin söylediklerinizi anlayamadık.
Savcı: Siz anlayın diye söylemiyoruz.
Av. Emrah Yücel: Biz anlamayacağız da kim anlayacak?

Bir başka tartışma da firari sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın, “Savcı, Zihni Çakır aracılığıyla Ukrayna’ya bir Volvo fotoğrafı gönderdi.” dediği, Zihni Çakır’ın da doğruladığı Volvo konusunda yaşandı. Tanık Enver Erdoğan, gördüğünü söylediği bu aracın çok eski olduğunu belirtince Savcı, “Bunu niye ifadende söylemedin? Ben size temsili bir araç gösterdim.” dedi.

Av. Ali Soykan, diğer devriye görevlilerinin suikastı görüp görmediğinin ABD Büyükelçiliği’ne sorulup sorulmadığının ve Portakal Çiçeği Sokak’taki lojmanın kamera görüntülerinin alınıp alınmadığının araştırılmasını isterken, “O tarihte kayıtlara göre Ankara’da bir kişide bal köpüğü Volvo araba var. Bu kişi de istihbaratta komiser. Sonra FETÖ’den ihraç olmuş. Bunun bile ifadesi alınmamış.” dedi.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen emekli Albay Mehmet Emin Koç’a, Nuri Gökhan Bozkır’ın, olay günü kendisinin aracını aldığı yönündeki iddiası soruldu. Koç, arabasının modelinin Bozkır’ın söylediği model olmadığını belirtirken, “Ayrıca niye vereyim? Herkesin aracı vardı. Kendisininki de varken niye benden istediğini sorardım.” dedi. Bozkır’ın avukatı Emrah Yücel ise Savcı’nın da bu iddiaya itibar etmediği için iddianameye koymadığını vurguladı.

Psikolojik Tedavi Gören Tanık

Tanıklardan oto tamircisi Hızır Şimşek, Gökhan Nuri Bozkır’ı arabasını tamire getiren ağabeyi Hasan Bozkır vesilesiyle tanıdığını, onun da arabasını tamire getirdiğini, süreçte onunla askeri konularda sohbet ettiklerini anlatırken, “Biz muhafazakar bir aileyiz. Vatan, millet, asker deyince… Onun için yardımcı oldum, para almazdım.” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, “Milliyetçi demek istediniz herhalde.” düzeltmesinde bulundu.

Hızır Şimşek beyanının devamında borcunu ödemeyince Hasan Bozkır’ı bulup dövdüklerini, ama Nuri Gökhan Bozkır’la ilişkilerinin sürdüğünü, bir defasında kendisinden simit tablası istediğini, daha sonra da oradaki hurdacılardan hurda arabası ve şofben aldığını duyduğunu söyledi.

Bunun üzerine Savcı Zafer Ergün, kendisine verdiği ifadede hurda arabasından söz etmediğini belirtince Şimşek, “Ben psikolojik tedavi görüyorum; ama bunları sizin odanızda hatırladım, anlattım. Net hatırlıyorum, ‘Benden almadı, ama hurdacılardan alabilir.’ dedim. Sonra da araştırdım, aldığını öğrendim.” karşılığını verdi.

Sanık Levent Göktaş, Nuri Gökhan Bozkır’ın 2004’te gayri nizami harp kursu gördüğünü bildirip bu malzemeleri 2004’te istemiş olup olmayacağını sorunca da Şimşek, “Olabilir.” dedi.

Av. Emrah Yücel’in, hastalığına ilişkin sorusu üzerine de Hızır Şimşek, “Uzun süredir psikolojik tedavi görüyorum. Deli değilim. Panik atağım var. Şu anda hapla karşınızdayım, yoksa çıkamazdım.” dedi.

Hızır Şimşek’in TEM’deki ifadesi sırasında polislerin kendisine fotoğraflar gösterdiğini, buradakileri tanımayınca -görüntüsünü alıp tanıdıklarına da sormasını istemeleri üzerine- o fotoğrafları çektiğini söylemesi salonda heyecan yarattı. Şimşek, bunların cep telefonunda durduğunu kaydedince avukatlar bunların gösterilmesini talep etti. Mahkeme Başkanı’nın izni üzerine Şimşek bir yandan cep telefonunda o fotoğrafları ararken bir yandan da bunları verenlerin duruşma salonunda olabileceğini belirtti. Ardından Şimşek’in bulduğu fotoğraflar önce Başkan, heyet ve Savcı’ya ardından taraflara gösterildi. Fotoğraflarda kimsenin tanımadığı iki kişinin olduğu öğrenildi.

Avukat Büşra Uğurlu’nun, “İşkence gördünüz mü?” şeklindeki sorusu üzerine Hızır Şimşek, “Sabah saatlerinde alındım, gece bırakıldım. Şu anda bile zor duruyorum. Siz hiç panik atak yaşadınız mı?” derken Savcı Zafer Ergün, “Siz gözaltına alınmadınız.” hatırlatmasında bulundu.

Apartman Görevlisi: Savcıya Verdiğim İfadeyi Hiç Okumadım

Şimşek’ten sonra merhum Hablemitoğlu’nun oturduğu apartmanın hemen yanındaki apartmanın görevlisi Ömer Yaman tanık olarak dinlendi. Yaman, olay günü kimseyi görmediğini, çöpleri attıktan sonra eve gittiğini, herhangi bir şüpheli şahıs görmediğini, olay sonrasında polislerin geldiğini ve o gece TEM’e götürüldüğünü anlattı.

Sanık Fikret Emek, TEM’deki ifadesinin çok detaylı olduğunu, çöp atarken karşılaştığı, kendisiyle konuşan bir kişiyi boyuna, saçına, arabasına, şivesine kadar tarif ettiğini hatırlatınca Yaman, “Vallahi görmedim. Polisler, ‘Böyle mi, böyle mi?’ diye sordular. Görmedim.’ dediğim halde tekrar tekrar sordular. Sabaha kadar bekledim. Dilim damağım kurudu. Okumadan imzaladım.” karşılığını verdi. Emek, bu ifadenin ardından Savcı’ya verdiği ifadenin farklı olduğunu, 2017’deki savcılık ifadesinde ise 2002’de polise verdiği ilk ifadeyi tekrarladığını söyleyince de Yaman, Savcı’ya verdiği bu ifadeyi de okumadan imzaladığını, gözünde renk körlüğü olduğunu bildirdi.

Bunun üzerine Savcı Zafer Ergün, “Senin ifadeni alan Savcı bu salonda mı?” sorusunu yöneltti. Ömer Yaman, “Onu hiç fark etmedim.” dedi. Savcı Ergün bu defa elindeki bir yazıyı gösterip rengini sordu. “Mavi.” cevabı üzerine de Yaman’a “Renk körüyüm.” sözünü hatırlattı.

Av. Ali Soykan ise polis ifadesinde, gördüğü kişiyi şivesine kadar tarif ettiğinin belirtilmesinden hareketle, “Şive ne demek, biliyor musunuz?” dedi. Ömer Yaman, “Bilmiyorum.” cevabını verdi.

O Plaka MNG Kamyonuna Aitmiş

Ömer Yaman’dan sonra ABD Büyükelçiliği’nde çalışan diğer güvenlik görevlileri Zafer Kavaklı ile Necla Çam dinlendi.

Hablemitoğlu suikastının gerçekleştiği gün Enver Erdoğan’la Portakal Çiçeği Sokağı’ndaki ABD lojmanı için devriye görevi yapan ve 1999’dan beri Büyükelçilikte çalıştığını belirten Zafer Kavaklı da hem Erdoğan gibi çelişkili hem de Erdoğan’ın anlattıklarından farklı bilgiler verdi.

Sanıklardan Tarkan Mumcuoğlu’nun, “Çalışmalarınız hakkında Emniyet’e bilgi veriliyor mu? Araçlarınız ve kimlikleriniz bildiriliyor mu? Aranızda bir protokol var mı?” sorularını, “Amirlerim bilir.” diye cevaplandıran Kavaklı, Av. Emrah Yücel’in, “Bölgenizde önemli bir cinayet işlenmiş. Bu ABD’lilere de yönelik olabilirdi. Amirleriniz, ‘Bunu nasıl atladınız?’ diye sorup sizden rapor istedi mi; yoksa, ‘ABD’ye yönelik değil.’ diye es mi geçtiler?” şeklindeki sorusu üzerine de “Sormadılar.” dedi.

Av. Ali Soykan ise Şengül Hablemitoğlu’nun Enver Erdoğan’ı teşhis ettiğini, ama yanındaki ikinci şahsı teşhis edemediğini hatırlatıp Hablemitoğlu’na, “O gün gördüğünüz kişi bu muydu?” sorusunu yöneltti.

Hablemitoğlu, “Zafer Beyin o yıllara ait fotoğrafını görmeden hatırlayamam.” derken Zafer Kavaklı, Emniyet’te aynalı bölgede kendisinin ve Enver Erdoğan’ın yanına iki polis konduğunu, Şengül Hablemitoğlu’nun da kendilerini teşhis ettiğini, bunu Başkomiser Ayhan Bey’in söylediğini öne sürdü. Bunun üzerine Hablemitoğlu şunları anlattı:

Size öyle bilgi vermiş olabilirler. Ama bana gösterilenlerden ikisinin polis olduğunu görünce sinirlendim, teşhis yapmadan ayrıldım.”

Zafer Kavaklı ise 2017’de Şengül Hablemitoğlu’nun kendilerinin o döneme ait fotoğraflarını görmek istediğinin bildirilmesi üzerine bunları getirip Savcı’ya verdiklerini belirtti.

Diğer güvenlik görevlisi Necla Çam da olay bölgesinde Yücel Atmaca ile birlikte bir gün önce devriye görevi yaptıklarını anlattı. Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, ifadelerinde o gece gördükleri 06 TKS 08 plakalı bal köpüğü rengi Volvo araçtan söz ettiklerini hatırlatıp bunu ABD Büyükelçiliği’ne neden raporlamadıklarını sordu. Çam, “Pişmanım, keşke raporlasaydım.” derken Savcı Zafer Ergün de, “4 gün sonra verdiğiniz ifadede bu plakayı nasıl net olarak hatırladınız? Not mu aldınız?” sorusunu yöneltti. Çam not almadıklarını, meslek icabı bazı şeyleri hafızalarında tuttuklarını söyledi. Savcı Ergün şöyle tepki gösterdi:

Bu plaka MNG’ye ait bir kamyonun. Yani siz hafızanıza mı yazdınız? 4 gün sürekli güncelleme mi yaptınız hafızanızda? Bir de Atmaca ayın 19’unda ifade verirken siz niye 4 gün sonra ifade verdiniz?”

Necla Çam bu soruları şöyle cevaplandırdı:

Güncelleme yapmaya gerek yok. İşimiz bu. İkimiz de ayın 19’unda ifade verdik; beraber gittik, beraber çıktık. Tarihler niye farklı yazılmış, bilmiyorum.”

Savcı Ergün, ayrıca Yücel Atmaca’nın plaka vermediğini vurguladıktan sonra onun ifadesini okumaya başladı; ancak ifadede plakanın olduğu görüldü.

Av. Ali Soykan da, suikastten sonra o gece bölgede devriye görevi yapan Büyükelçilik güvenlik görevlileri Sabahattin Akdemir ve Aslıhan Uslu’nun aracının Kuğulu Park civarında polis tarafından durdurulduğunu, üstlerinin arandığını, onların da amirlerini haberdar ettiğini anlattıktan sonra, “Bu olaydan sonra amirleriniz sizi bilgilendirmedi mi? Bundan haberiniz olmadı mı? Emniyet’e kendiliğinizden mi gittiniz?” diye sordu. Necla Çam herhangi bir bilgi verilmediğini ve ifadeye kendiliklerinden gittiklerini söyledi. Bunun üzerine Av. Soykan, “Bilgi verilmiyor, ifadenin tarihi değiştiriliyor. Sanki bir şey gölgelenmek isteniyor.” yorumunu yaptı.

Bugün için dinlenmesi planlanan tanıkların beyanlarının saat 20.30’da tamamlanmasının ardından yarın devam etmek üzere duruşmaya ara verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!