Gündemde iki konu var.
Binlerce insanımızın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli deprem ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olması.
Ülkeyi 20 yıldır yöneten AKP, iktidara gelirken “3 Y- Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları” bitirme sözü verdi.
20 yılın sonunda ülkeye getirdikleri noktayı, gündemdeki iki konu üzerinden somutlaştıralım.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olmasını destekleyenlerin çoğunluğunun gerekçesi şu:
“Dürüst adam, çalmaz. Bir de Saray’da oturmayacak.”
İşte AKP’nin büyük başarısı!..
20 yılın sonunda herkeste bulunması gereken doğal özellik olan dürüstlüğü neredeyse tek kriter haline getirdiler.
Deprem faciasında yaşananları ise uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ülkeyi liyakat değil, “Bizden.” ölçüsüyle yönettikleri için bağıra bağıra gelen depremi seyrettiler. Yetmedi, deprem sonrası yaşanan “yolsuzluk, sefalet ve yasak” görüntüleriyle tarihe geçtiler.
Eritilip Satıldı mı?
Ülkenin dört bir yanından çalma, çırpma, peşkeş haberleri gelirken kimse önemsemeyecek olsa da GATA’da yaşanan bir skandalı anlatmak istiyoruz.
Malûm, AKP için GATA da “fethedilecek” kurumların başında geliyordu. Nitekim 15 Temmuz darbe teşebbüsünden hemen sonra burası Sağlık Bakanlığı’na devredildi ve askeri hastaneler kapatıldı.
Peki TSK’dan koparılan ve sivilleştirilen GATA şimdi ne halde, daha iyi ve başarılı mı yönetiliyor?
Burasının da adeta bir çiftliğe döndüğü, en acil malzemelerin bile alınmadığı, ameliyatlarda “bıçak parası”nın yürürlükte olduğu iddiaları bir yana koskoca kurumda bir heykelin çalınması olayı yeter.
“Heykel” dediğimiz, öyle küçük bir biblo veya büst falan değil; yaklaşık 3.5 metre uzunluğunda bronz devasa bir heykel. Tarihçesi de şu:
Türkiye’nin en eski tıbbi onkoloji kliniklerinden birisi 1983’te GATA’da, Prof. Dr. Önder Berk tarafından kuruldu. Ülkemizde ilk kemik iliği nakli de kuruluşundan 1 yıl sonra bu klinikte gerçekleştirildi. Prof. Önder Berk, bu modern kliniği kurarken, binanın önüne de kanserle mücadeleyi simgeleyen bir heykel yaptırdı. Yani neredeyse 30 yıllık tarihi bir heykelden söz ediyoruz.
Bu heykelin başına ne mi geldi?
1 yıl önce, bir gün vinçler GATA’ya geldi. Bu heykeli sökmeye başladı. “Ne oluyor?” diyenlere, “Bakımı yapılacak.” cevabı verildi.
Ancak sonrasında, yine GATA içinde ömrünü doldurup hurdaya ayrılmış malzemelerin bulunduğu yere atıldı. Buradaki görevli, heykelin hurdaya ayrılamayacağını söylese, yetkilileri uyarsa da dinleyen olmadı.
Ve neticede bir gün heykel kamyona yüklenip götürüldü. Gidiş o gidiş!..
Konuyla ilgilenen, heykelin tarihçesini bilenler ne olduğunu sorup araştırsa da sonuç alınamadı, olay unutuldu, gitti.
Ta ki, uzun bir aradan sonra, geçtiğimiz aylarda GATA Hastanesi Başhekimliği’ne ilk kez asker bir isim atanana kadar.
GATA kökenli olan Prof. Dr. Kıdemli Albay Hanefi Cem Gül’ün ilk işi, kayıp heykelle ilgili tahkikat başlatmak oldu. Tahkikat sonunda sorumluluğu ve ihmali tespit edilen dönemin yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulurken raporun bir örneği Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderildi. Sağlık Müdürlüğü de soruşturmayı genişletti.
“Heykel bulundu mu?” diye soracak olursanız;
Maalesef bulunamadı.
“Hurdaya ayrıldığı” için normalde bunun Makine ve Kimya Endüstrisi’ne (MKE) götürülmüş olması gerekirdi, değil mi?
Araştırıldı, MKE’ne soruldu; hayır, oraya da götürülmemiş.
Koca heykel uçamayacağına göre; yüklendiği kamyonun MKE yolunda bir başka yöne saptığı, saptırıldığı, ez cümle, bronz heykelin bir yerlerde eritilip satıldığı tahmin ediliyor.
GATA gibi bir yerde, herkesin gözü önünde koca heykel çalınabiliyorsa, varın, gerisini siz düşünün!..
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kendi hastaneleri gibi, ülkemizin en köklü bu hastanesiyle de ilgilenip, “Neler oluyor?” diye sorar mı acaba?!