Dün Gara operasyonu sırasında, PKK’nın yıllardır elinde tuttuğu çoğu polis ve asker 13 kamu görevlimizi alçakça şehit etmesinin birinci yıldönümüydü.
Şehitlerimizi, dağa kaçırılan çocukları için tam 896 gündür HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Diyarbakır anneleri dışında hatırlayan olmadı – ne iktidardan ne muhalefetten!..
Bu konuyu ayrıca yazacağımızı belirtip Diyarbakır annelerinin eylemini ele alalım.
Cumartesi gecesi Gaziantep’de AKP İl Gençlik Kolları’nın düzenlediği bir etkinlikte konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır annelerinin terör örgütüne karşı büyük bir cesaret ortaya koyduğunu vurgulayıp şunları söyledi:
“Diyarbakır’da her şeye ses çıkaranlar. Annelere, ‘Siz haklısınız’ diyemediler, bizim arkadaşlarımız dışında. ‘Hak, hukuk, adalet, özgürlük’ diyenler, sözde bunları ifade edenler, ‘Siz çocuklarınızı özlediğiniz için buradasınız’ diyemediler. Anneler şunu yaptı bence, batının desteklediği bir örgütün foyasını ortaya çıkardılar. Sadece çocukların bir kısmına kavuşup bir kısmına da kavuşmak için inançlarını ve dirençlerini sürdürmüyorlar. ABD’yi, Avrupa’yı ve batıyı tokatlıyorlar. ‘Bizim inancımız, gücümüz sizi yener’ diyorlar. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. İlk günden beri onların yanında oldu. Diyarbakır anneleri, PKK terör örgütünü yağın tavada erittiği gibi eritecek.”
Evet, Soylu başta olmak üzere hemen hemen tüm AKP’li bakan ve milletvekilleri, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, dahası Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan o anneleri ziyaret edip destek verdi. CHP dahil başka partilerden de gidenler oldu.
İki parti hariç; MHP ve İYİ Parti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bunun gerekçesini, “Ağlayan sadece o annelerimiz değil, bütün milletimizdir. Bu acıyla feryat eden, 82 milyondur. Bu gerçeğin ışığında, bir anne olmanın yanında, Türkiye Cumhuriyeti’nde İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçi olarak uyarıyorum; o annelerin feryadının çözüm adresi, bir partinin kapısı değil, devletin kapısıdır.” diye açıkladı.
Diyarbakır annelerine destek veren MHP Lideri Devlet Bahçeli ise, “Anaların feryadının çözüm yeri olarak devleti işaret edenler, HDP’yi arkalayan, PKK’yla aynı çizgiye düşen zillet ve rezalet figüranlarıdır.” sözleriyle Akşener’e tepki gösterdi ve şunları kaydetti:
“Anaların yürek sızısıyla şehit cenazelerinden yükselen hıçkırıkların birbirine karışmasına ilgisiz ve duyarsız kalan CHP’sinden İP’ine, sanatçısından sözde aydınına kadar herkes dökülen kanlardan birinci derecede sorumludur.”
Bahçeli, geçtiğimiz Ekim ayında da Diyarbakır annelerini ziyaret etmemesinin sebebini şöyle anlattı:
“Konuyu siyaset ve partiler üstü olarak gördüm. Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak destekçisi oldum. Yaptıklarını kuşkusuz doğru buldum. Bölücü örgüt PKK’dan bir an önce kurtulun. İhanete daha fazla ortak olmaktan uzak durun, anneleriniz kollarını açmış sizi bekliyor.”
2014’teki Eylemde AKP’nin Tavrı
Bilmem, “açılım-saçılım” sürecinin tam gaz devam ettiği 2014’teki eylemi hatırlar mısınız? Bir grup anne yine Diyarbakır’da PKK tarafından kaçırılan çocukları için oturma eylemi yapmıştı.
O vakitler eylemin adresi BDP/HDP il binası değil, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı önüydü.
Zabıtaların müdahalesine maruz kaldılar… 2 günlük açlık grevi yaptılar… Sonuç alamadıkları takdirde ölüm orucuna başlayacaklarını duyurdular.
Ancak ziyaret anlamında, şimdiki eylem kadar destek görüp dikkat çekmediler. Aksine onlar Ankara’yı yol ettiler.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Grubu toplantısında, çocukları için eylem yapan anne-babaları yürekten selamladıktan sonra şu mesajları verdi:
“Bu feryadı Türkiye ve dünya medyası görsün. Neredesin dünya medyası? Galatasaray Lisesi’nin önünde gelip oturanları yazardınız, görüntülerdiniz. Peki yavruları dağa kaçırılan bu anneleri niye görmüyorsunuz? Türkiye medyası bir kısmı.. Duyarsız kalanlar… Niye görmüyorsunuz? Ey BDP, siz nerdesiniz? Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya; bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum.”
İşte Erdoğan’ın bu konuşmasının ardından aileler Ankara’ya geldi. AKP Genel Merkezi’nde basına kapalı gerçekleşen 3.5 saatlik kabulün ilk bir saatlik bölümüne Erdoğan, sonrasına Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin başkanlık etti.
Görüşmeden sonra aileler adına açıklama yapan bir baba, Başbakan Erdoğan’ın herkesi tek tek dinleyerek notlar aldığını, annelerin yüreğine su serpici şeyler söylediğini, onları umutlandırdığını ve Erdoğan’ın yüzünde çözüme yönelik adımları gördüklerini anlattı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM’deki diğer siyasi partilerle de görüşen ailelerin ikinci Ankara ziyareti Eylül 2014’te oldu. Yine AKP Genel Merkezi’ne gidip, bu defa dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’yla bir araya geldiler. Davutoğlu’nun, “Çocuklarınızla kendi çocuğum gibi ilgileneceğim” dediği bildirilirken, aileler Diyarbakır’da 115 gününü dolduran eylemi sonlandırdıklarıp bundan sonra Ankara’da devam edeceklerini açıkladı.
Ancak arkası gelmedi ve eylem fiilen bitmiş oldu.
Bahçeli Niye İrkildi?
Peki o vakitler AKP’ye muhalif olan MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu eylemi nasıl karşıladı?
Öncelikle şu değerlendirmeyi yaptı:
“Diyarbakır’dan seslerini yükselten, itirazlarını seslendiren, evlatlarını geri isteyen anaların haklı ve meşru yakarışları ziyadesiyle saygıdeğerdir… ‘Evladımı İstiyorum’ eylemi yapan gözü yaşlı anneler haklı ve masumdur. Onların feryatları, çığlıkları, sızlanışları karşılıksız bırakılmamalıdır. Evlat özlemi çeken, evlat acısıyla ciğeri parçalanan her anne içten ve samimidir.”
Ardından, “En başta Başbakan ve hükümeti konunun üzerine kararlıca eğilmeli, duygusal laflarla vaziyet kurtarmaya kalkışmamalıdır.” diyerek sözü Erdoğan’ın yukarıda aktardığımız konuşmasına getirdi, şöyle tepki gösterdi:
“Duyunca irkildiğimiz bu sözler ayan beyan Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ın ağzından çıkmıştır. Başbakan Erdoğan iki gözü iki çeşme olan anneleri PKK’nın siyasi şubesi olan tek yumurta ikizi partilere havale etmiştir. BDP ve HDP’den medet ummak saflık değilse, kifayetsizliğin ta kendisidir. Şu kadar ki, dağ sevkiyat zincirinin üç halkası varsa, ikisi bu partilerdir. Başbakan Erdoğan PKK’nın kaçırdığı çocuklar için yine PKK’dan yardım dilenmektedir. Anneleri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünden kimlerin cebren ve baskıyla kaldırdığı meydandadır. Hatırlasanız Başbakan Meclis grup konuşmasında aynen şöyle demişti: ‘Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı koyun bile bu ülkenin Başbakanı olarak benim mesuliyetim altındadır.‘ Evet, normal şartlarda, Dicle’nin ya da Fırat’ın kenarında kaybolan koyun Başbakan’ın mesuliyeti altındadır. Peki bu koyunu kapan ve çalan Başbakan olursa veya kapan ve çalanlarla Başbakan ortaklık içindeyse ne yapacağız, nereye başvuracağız? Bize kalırsa Başbakan koyun metaforunu bir kenara bırakmalı, çocukların derdine düşmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı onurluysa, izzet-i nefis taşıyorsa; çocuklar neredeyse, nereye götürülmüşlerse, elindeki imkanları harekete geçirerek gidecek, arayacak, bulacak, sonra da getirip ailelerine teslim edecektir. Bunun başka bir yolu yoktur. Başbakan’ın B ve C planları ise fostur, boştur, hikâyedir. Şayet bir plan varsa, şayet bir hazırlık varsa, HDP veya BDP’den insaf beklenilmesi ayıptır, vebaldir. PKK’nın kamplarının nerede olduğu bellidir… Başbakan; yüreği varsa, gücü yetiyorsa, bir gece Kandil’de görünmeli, ne var ne yok temizlemeyip atmalıdır. İşte o zaman B ve C planları olduğuna kanaat getiririz. İşte o zaman kendisinin inandırıcı olduğuna hükmedebiliriz.”
Ez cümle; 8 yıl önce Erdoğan, BDP/HDP’den çocukları getirmesini istemişti… Bugün acılı ana babalar aynı şekilde HDP kapısında bekliyor… Ama iktidarın, “B, C planları” neydi; hâlâ bilmiyoruz!..