Ergenekon kumpasının soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev yapan eski hakim ve savcılar hakkında “hürriyeti tahdit, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtecilik” suçlamalarıyla açılan davaya devam edildi. Ergenekon’un duruşma savcılığını yapan Mehmet Ali Pekgüzel, Ergenekon’un gerçekte bir “derin devlet” davası olduğunu belirtirken beraatlerine karar verilmiş olan Ergenekon sanıkları için, “Sokağa salındılar, rahat rahat geziyorlar.” ifadelerini kullandı.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde görülen davanın bugünkü celsesinin başlangıcında sanıklar Hüsnü Çalmuk, duruşmada okunan ile yazılı tutanak arasında farklılıklar olduğunu öne sürerken, Pekgüzel redd-i hakim talebinde bulundu. Savcı talebin yargılamayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesiyle talebin reddi yönünde mütalaa verdi. Mahkemenin de talebi reddetmesinden sonra Mehmet Ali Pekgüzel’in esas hakkında mütalaaya karşı savunmasının alınmasına geçildi.
Savcı’nın, hürriyeti tahditten beraatını istemesi sebebiyle bu suçlamaya ilişkin savunma yapmayacağını bildiren Pekgüzel, görevi kötüye kullanma suçlamasına karşı savunmasına ise özgeçmişini anlatarak başladı. Ergenekon davasında dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı tarafından görevlendirildiğini ve “Zekeriya Öz savcılık yaparsa sanıklarla gerilim yaşanır.” denildiğini söyledi.
Asrın Davasıymış Kumpas Davası Yapılmış
Ergenekon davasının gerçekte bir “derin devlet” davası olduğunu, darbelerle hesaplaşmaya fırsat verecek “asrın davası” iken tanınmış sanıkların medya gücünü kullanarak yarattığı algı sayesinde davanın “kumpas” denilerek itibarsızlaştırıldığını öne süren Pekgüzel, Yargıda Birlik Platformu’nun da adeta “Ergenekon davasını bitirmek, itibarsızlaştırmak ve bu davadaki hakim-savcıları cezalandırmak için oluşturulduğunu” iddia ederken, heyete hitaben, “Aranızda bu birliğin üyesi varsa bunu da redd-i hakim sebebi sayıyorum.” dedi.
Şemdin Sakık’ı Niye Tanık Yapmışlar
Pekgüzel, Ergenekon davasında yaratıldığını öne sürdüğü “algılara” örnek verirken de şöyle konustu:
“PKK’nın iki numaralı isminın önce gizli tanık sonra tanık yapılmasının sebebi, PKK’yı Ergenekon’un yönettiği gerçeğiyken, ‘PKK’lı tanık, asker sanık yapıldı.’ dendi.”
“Allah’tan Korkun” Diye Bağırdı
Savunmasının devamında Ergenekon’daki delilleri anlatan Pekgüzel şunları kaydetti:
“Evinde silahlar bulunan Fikret Emek şimdi Levent Göktaş’la birlikte Hablemitoğlu davasında sanık. Kamyon dolusu delile rağmen Yargıtay’ın özel kararıyla sokağa salındılar. Bu silahlar yokmuş gibi rahat rahat geziyorlar. 25 yıl namusumla şerefimle çalışmış, teröristleri karşıma almışım, ama bir gecede terörist ilan edilmişim. Benim evimden iki silah alındı. Bunlar ise aklandı, paklandı, toplumda yaşıyor. Görevimi yaptım, Türkiye Cumhuriyeti’nin namusunu korumaya çalıştım. Nasıl terörist oluyorum? Allah’tan korkun.”
Pekgüzel bu sözlerinin ardından diyabet hastası olduğunu, yorulduğunu belirterek duruşmaya ara verilmesini isterken, “Bunlara tahammül edemiyorum. Ben ölürsem bunları kimse bilmeyecek.” dedi.
Mahkeme de duruşmaya planlanan zamandan önce öğlen arası verdi.
Zekeriya Öz’e “Sayın” Hitabı
Mehmet Ali Pekgüzel savunmasının öğleden sonraki bölümünde firari eski savcı Zekeriya Öz’den “sayın” diye söz etti.
Pekgüzel, Genelkurmay’da kurulan internet sitelerinin amacının Ak Parti’yi gözden, hatta iktidardan düşürmek olduğunu iddia ederken de şu ifadeleri kullandı:
“Son anda iki üyenin dönmesiyle kapatılması engellendi. Ferda Paksüt’ün dinlenmesiyle bunu sağlayan da meslektaşımız Sayın Zekeriya Öz’dür. Sonuçta Ak Parti’yi irticanın odağı yaptılar, ama bu da Ergenekon’un projesiydi.”
Pekgüzel tutuklanması ve cezalandırılmasını da Ergenekon’a bağlarken şunları söyledi:
“Ergenekon sanıkları, ‘Delilleri polis koydu.’, ‘Virüs attılar.’ derken bana hayal gibi geliyordu. Tutuklandığımda bende Bylock bulunduğunu öne sürdüler. Bylock ne, bilmiyorum. Bir tanık varmış, 1989’da bir evde görmüş. Öğrenciyim o tarihte. Peki 2000’li yıllarda ‘Hasretinden prangalar eskittik, gel hocam gel.’ diyenler nerede? Ben hep cumhuriyetin savcısı oldum; hiçbir tarikattan, müritten talimat almadım. Ömrüm boyunca Atatürk’ün yolunda yürüdüm. Kimse bana terörist diyemez. Diyen bin beterdir.”
Milenyumun Kumpası 15 Temmuz’dur
Mehmet Ali Pekgüzel, kontgerillayla Doğan Öz’den sonra mücadele eden ikinci savcının Zekeriya Öz olduğunu iddia ederken, Ergenekon da hiçbir insanın suçsuz yere cezaevine girmediğini, ayrıca asrın değil milenyumun en büyük kumpasının 15 Temmuz olduğunu, bunu da Ergenekon örgütünün kurduğunu öne sürdü.
Pekgüzel’in yorulduğunu söylemesi üzerine yarın devam etmek üzere duruşma sonlandırıldı.