Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Dünyadan Önce Şu “Vatandaşımıza” Tanıtsanız!..

featured

İki gün önce Kıbrıs Barış Harekâtı’mızın 49’uncu yıldönümüydü. Bu tarihi gün münasebetiyle KKTC’ye giden Erdoğan dünyaya bir kez daha “KKTC’yi tanıyın” çağrısında bulundu.

Tarihi gün” dedik. Üstüne Erdoğan’ın “dünya lideri” olmasını koyun; ne “tek millet iki devlet” dediğimiz Azerbaycan ne tek beden içinde aynı anda atan kalp gibi olduğumuz Pakistan ne de Erdoğan’ın belli assetlerimizi satmak üzere turladığı yeni “stratejik ortaklarımız” Suudi Arabistan, Katar veya Birleşik Arap Emirlikleri liderlerinden birisi KKTC’nin kurtuluş gününde yanımızdaydı!..

Erdoğan’ın konuşmasına dönelim; “Kendisini Kıbrıs’ın tek hâkimi ve sahibi olarak gören” Rum kesimini şu sözlerle eleştirdi:

Rumların yeni lideri ENOSİS-EOKA bayrakları altında poz veriyor. EOKA terör örgütünün silahsız, çocuk, yaşlı, kadın demeden katlederek, toplu mezarlara gömdüğü masumların kimlik tespitine dahi karşı çıkıyorlar. Gerçekleri, yani yaptıkları mezalimi ve katliamı bu şekilde tüm dünyadan gizlemeye çalışıyorlar… Tarih apaçık göstermiştir ki; Rumların, Kıbrıs Türküne tahammülü yoktur.”

Oysa sadece 1 ay önce, Azerbaycan’dan dönerken; “Kıbrıs’ta yeni bir görüşme trafiği söz konusu olabilir mi? Özellikle Rumlardan veya başka çevrelerden bu doğrultuda bir talep var mı?” sorusu üzerine, “Şu an itibarıyla Rum kesiminde mevcut yönetim öncekilere kıyasla daha barışçı bir havanın içerisinde.” diyen de kendisiydi!..

Dostumuz” Yunanistan Böyle Andı

Kıbrıs’ta ENOSİS planlarının sahibi ve uygulayıcısı Yunanistan cephesine geçelim.

Malûm, Haziran’da oradaki seçim tamamlandı. Seçimden hemen sonra Savunma ve Dışişleri Bakanları, ilk olarak yine Rum kesimine gitti. Her ikisi de iki devletli çözümü bir kez daha reddetmekle kalmadı, yine garantörlüğün kaldırılmasından dem vurdu.

Ancak Erdoğan bunları umursamamış olmalı ki, 11-12 Temmuz’daki NATO Zirvesi’nde Yunanistan’la yeniden “dost” olmaya karar verdi!..

Düne dönelim; Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıldönümü münasebetiyle yaptığı paylaşımda, Türkiye’yi “işgâlci” gösterip Ada’daki tek çözümün, “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon” olduğunu kaydetti.

Savunma ve Dışişleri Bakanları da benzer iddiaları dillendirdi.

İçimizdeki Yunanlının Hezeyanları

Yetkililerimiz, Yunanistan’ın bu değişmez hadsizliklerine cevap verir mi vermez mi, bilinmez; ama asıl konumuz, “içimizden” birisinin yaptıkları.

Bu kişi –defalarca dikkat çektiğimiz halde– nedense kimsenin umursamadığı veya ilgilenmediği, ABD’deki Rum Ortodoks Kilisesi’nin Başpiskoposu Elpidophoros.

Kendileri sözde “Bursa metropoliti” iken 2019’da Fener Rum Patrikhanesi tarafından ABD’ye atandı. Halen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve de Lozan’a göre bir Türk kurumu olan Fener Rum Patrikhanesi Kutsal Meclisi (Sen Sinod) üyesi.

Geçen haftadan beri Yunanistan’da. Yunanistan ziyaretinin ardından “23 Temmuz Pazar günü Konstantinopol Ekümenik Patrikhanesi’ne gideceği” açıklandı.

Elpidophoros, Yunanistan’da çeşitli toplantılara katıldı. Yaptığı bir konuşmada, “Yunanistan, Ekümenik Patrikhane ve Rum diasporasının bir olduğunu” vurguladı. Ayrıca Dışişleri Bakanı’nın yanı sıra Başbakan Miçotakis ve Eğitim Bakanı ile de görüştü.

İşte bu isim, 2019’dan beri her yıl olduğu üzere, yine 20 Temmuz karşıtı bir paylaşım yaptı.

Paylaşımında, Afrikalı-Amerikalı papaz ve yurttaş hakları hareketi önderi olarak bilinen Martin Luther King’in, “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik her yerdeki adalete tehdittir.” sözüne yer verdikten sonra “Kıbrıs’ın yasadışı Türk istilası ve devam eden işgâlinin ağırlığı dayanılmaz. Ölenlerimizi onurlandırmak için ABD’deki tüm cemaatlerimizden anma törenleri düzenlemelerini istedim. Kıbrıs’ta adalet yerini bulana kadar dinlenmeyeceğiz.” dedi.

Neymiş bu verdiği talimat, ona da bakalım.

Türk askerlerinin “1974’te Helenizmin en güzel adası olan Kıbrıs’ı işgâl ettiğini”, “tecavüz, yağma ve yıkım yaptığını” öne sürüp, “Ada halkının haklı olarak adalet ve anavatanlarının kurtarılmasını istediğini, böylece Ada’nın Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB bayrağı altında yeniden birleşebileceğini anlattı.

Bu büyük adaletsizliği ve işgâli hatırladıkça ağlıyor ve acı çekiyoruz.” dedikten sonra da şunları kaydetti:

Aradan neredeyse yarım asır geçmesine ve Türk hükümetinin Birleşmiş Milletler’in çağrı ve kararlarına boyun eğmez görünmesine rağmen, inanmayı sürdürüyoruz ki Yunan ve Kıbrıs hükümetlerinin, Kongre’deki ve Senato’daki Helensever senatörlerin ve temsilcilerin, her yerdeki Kıbrıs Rum örgütlerinin ve sizlerin, tüm Ortodoks Hıristiyanların uyguladığı baskının -bu 23 Temmuz Pazar günü Kıbrıs mücadelesinin şehit kahramanları için Kutsal Başpiskoposluğumuzun tüm cemaatlerinde düzenlenen anma töreninde sunacağımız içten dualarla birlikte- istenen sonuç olan güçlü, birleşmiş ve özgür Kıbrıs’ın gerçekleşmesi sağlayacağına güveniyorum.”

Düşünün; Pazar günü için ABD’de kendisine bağlı tüm kiliselerde Kıbrıs’ın “işgâli”nin anılması için talimatlar veriyor ve dahi o gün İstanbul’a gelip muhtemelen Fener Rum Patrikhanesi’nde de benzer “icraatlara” imza atacak!..

Devletin Gücü Kime Yetiyor Kime Yetmiyor?

Bilmem hatırlar mısınız; geçen ay sonunda şöyle bir olay yaşandı:

Yunanlı bir turist Ayasofya Camisi önünde Yunan bayrağı açıp, “İstanbul’un yeniden Yunan şehri olacağı ve bir gün gerçek sahibine döneceği” şeklinde video ve fotoğraflar çekti.

Derhal bu provokasyona el koyan İstanbul Emniyet Müdürlüğü, sözkonusu kişinin Mike Kondylas olduğunu tespit etikten sonra pasaportuna “tahdit”  koyarak bir daha ülkemize gelmesini engelledi.

Olay siyasete de yansıdı. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Ayasofya Camii milletimizin kalbidir. Ebediyyen ezanlarıyla vatanımızın mührü olmaya devam edecektir. Ona yapılan her saygısızlık hüsranla sonuçlanacaktır. Muhafızı ay yıldızlı şanlı bayrağımızdır.” ifadeleriyle tepki gösterdi.

ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros bu turistten beterini yaptı; Ayasofya’nın camiye çevrilmesi kararını “kabile zaferi” olarak nitelendirip, “ulusal yas” ilân ederek bayrakların yarıya indirilmesi talimatını verdi, ardından elini kolunu sallayarak Türkiye’ye gelmeyi sürdürdü. Ankara’nın ise gıkı bile çıkmadı, çıkamadı!..

Toparlarsak; vazgeçtik Erdoğan’ın dünyaya KKTC’yi tanıma” çağrısından, evvela Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu papazı ikna etseler… İkna edemiyorlarsa da gereğini yapsalar ya!..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!