Nedim Şener iki gün önce Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları ve yaptıklarının PKK-HDP’ye yaradığını savunurken, CHP öncülüğünde 2018’de hazırlanan Anayasa yol haritasında, “Türk, Türk Milleti, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk” gibi kavramların çıkartılmasının istenip, “Kürt kimliği, özerklik, Kürtçe eğitim” gibi önerilerde bulunulduğuna dikkat çekti.
Ayrıca 6’lı masanın hazırladığı “Güçlendirilmiş Parlamanter Sistem” metninde 1921 Anayasası’na vurgu yapıldığını kaydederek tüm bunların teröristbaşının, HDP’nin ve PKK’nın da istekleri olduğunun altını çizdi.
Maalesef doğru. Nitekim biz de 6’lı masanın o metninden sonra “Muhalefetin 1921 Anayasası’nı sahiplenmesi hangi akla hizmettir?” diye sorduk.
1921 Anayasası Kardeşliği
Ancak Nedim Şener’in unuttuğu veya görmezden geldiği bir başka gerçek var.
AKP’nin de “vizyonu” 1921 Anayasası. Bir kez daha sırasıyla hatırlatalım.
– Erdoğan 1993’te Refah Partisi İstanbul İl Başkanı’yken, “İkinci Cumhuriyet” tartışmaları kapsamında, “Türkiye Cumhuriyeti’nin katı üniter bir anlayışa sahip olmasını” eleştirip, “Türkiye Türklerindir” gibi tezleri yanlış bulduğunu söyledi ve “Osmanlı eyaletler sistemi benzeri” bir sistemi savunduğunu açıkladı.
– Erdoğan’ın Diyarbakır açılımının mimarlarından AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, “Kürt sorununa Sevr ve Lozan görüşmelerindeki perspektiften bakamayız. Lozan’ı unutalım.” dedi.
– Abdullah Gül Dışişleri Bakanı’yken, “1921 Anayasası’nın Türkiye’nin en özgürlükçü anayasası” olduğunu açıkladı.
– AKP’nin merhum Genel Başkan Yardımcısı Mir Dengir Fırat, “AK Parti felsefesi, 1921’deki 1. Meclis’in felsefenin birebir aynısıdır.” diye konuştu.
– Erdoğan’ın Temmuz 2014’te açıkladığı Cumhurbaşkanlığı “vizyon belgesinde”; “23 Nisan 1920 Meclisi’nin bu toprakların ilk demokratik, katılımcı, ademi merkeziyetçi anayasal düzenini inşa ettiği”, “hiçbir etnik ayrıma dayanmayan, ideoloji barındırmayan, milletin iradesini siyasal işleyişin merkezine yerleştiren, merkez ile yerel arasında demokratik bir denge kuran bu anayasanın, tam anlamıyla bir toplum sözleşmesi mahiyetinde olduğu” anlatıldı.
– Sadece 2 yıl önce Erdoğan, “Ülkemizde yeni bir Anayasa tartışması başlamalıdır.” çağrısında bulunduğunda, dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 1921 Anayasası’nı övüp, “Cumhuriyet’i, 1921 Anayasası’nın ruhuyla taçlandıracaklarını” vurguladı.
AKP’nin Ortağı HÜDA-PAR’ın İstekleri
Bugüne gelirsek; AKP listelerinden seçime giren HÜDA-PAR, Türk Milleti kavramına karşı çıkıp Kürt kimliğinin tanınmasını ve ana dilde eğitimi savunmuyor mu?.. Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu, “Yeni anayasada değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler olmamalıdır.” demiyor, hatta “Türk bayrağı” yerine “Türkiye bayrağı” ifadesinin kullanılmasını istemiyor mu?
İstemekle kalmayıp Erdoğan’la görüşmelerinde yeni anayasa konusunu da konuştuklarını açıklamadı mı?
Önceki gün Erdoğan’la birlikte düzenlediği Batman mitinginde de, “bütün toplumsal kesimlerin içerisinde kendisini bulacağı, kimseyi ötekileştirmeyen, herhangi bir ideoloji dayatmayan, sivil ve özgürlükçü bir anayasadan” söz edip bunun gerçekleşmesi için güçlü destek talep etmedi mi?
Keza, “Ey kürdistan artık sahibin var. Yükselt sesini. Kaldır şehadet parmağını.” dediği ortaya çıkmadı mı?
Erdoğan da “Yeni Anayasa” Dedi
HÜDA-PAR bir yana;
Sanki mevcut Anayasa’nın üçte ikisi değiştirilmemiş, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri dahi yıllardır çiğneyenler başkalarıymış gibi, Erdoğan sadece iki gün önce Danıştay’ın kuruluş yıldönümü töreninde, “yeni”, “sivil ve özgürlükçü bir anayasa” vaadinde bulunup, “Bunu başarmamız demokrasimizin üzerindeki son bulutların da dağılması anlamına gelecektir. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden biri bu olacaktır.” diyerek, “Seçimlerin ardından bu konuyu hem milletin hem Meclisin gündemine tekrar taşıyacaklarını” söylemedi mi?
Aynı gün AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “yeni, çağdaş, demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı ve reformcu bir anayasanın yapılmasına ihtiyaç olduğunu” belirterek, “12 Eylül anayasasının ortaya koyduğu fikri çatı tartışılmadan, değiştirilmeden Türkiye’deki birçok sorunun çözülmesinin mümkün olmadığını” öne sürmedi mi?
12 Eylül Anayasası’nda değiştirilmeyen, Kurtulmuş’un “fikri çatı” diye nitelendirdiği ne kaldı?
Üniter-milli yapımız ile Atatürk ilke ve inkilâplarının vurgulandığı başlangıç bölümü; bir de “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” denilen ilk 4 maddesi, değil mi?
Bay Kemal’in Ortakları Hangi Cephede Yer Alır?
AKP’nin niyetlerini böylece netleştirdikten sonra yeniden muhalefet cephesine dönelim.
6’lı masanın ortağı Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, AKP’nin Başbakanı iken açıkladığı seçim bildirgesi ve Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde, 1921 Anayasası’na atıfta bulunulmuştu.
Davutoğlu şimdi nerede duruyor; Gelecek Partisi’nin programına bakalım. Ana dilde eğitimden, “Kürt meselesinin ülkemizdeki demokratik hakların eksikliğinden kaynaklandığından” ve de “demokratik vatandaşlıktan” söz ediliyor.
Yine eski AKP’li, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ayan beyan Anayasa’daki “Türklük” tanımının değiştirileceğini söylüyor.
Bir diğer ortak Saadet Partisi de; ana dilde eğitim beklentisini “karşılayacaklarını” açıklıyor.
Her ne kadar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 2020’de, PKK’nın uzantısı olarak bilinen Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) toplantısında ana dilde eğitimi savunup, “Kürt sorununu biz çözeriz… Özgürlükçü bir anayasa yapabiliriz.” demiş olsa da şuraya geleceğiz:
Seçimi kim kazanırsa kazansın; besbelli ki, ilk işlerden birisi yeni anayasa olacak. Bu durumda CHP’nin üniter-milli yapımızı ortadan kaldıracak değişikliklere karşı çıktığını varsaysak bile acaba Millet İttifakı’nın ortakları Gelecek, DEVA ve Saadet Partileri hangi cephede yer alır?
O yüzden diyoruz ki; Bay Kemal’in, şimdiden ortaklarından bu konuda da garanti alıp, “Üniter ve milli yapımızla oynatmayacağız. Size söz!” demesi şart!..