Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

Bakın sizin ‘yabancı askerler’ ne yaptı?

featured

PKK/YPG’ye hamiliğine rağmen nedense bu koalisyondan çıkmayı hiç düşünmeyen Ankara, Hamas’ın koalisyonun hedefi haline getirilmesi durumunda ne yapacak? Koalisyonda kalıp üslerini onlara kullandırmaya devam edecek, hatta DEAŞ’la olduğu gibi Hamas’la da “göğüs göğüse” mi savaşacak; yoksa o koalisyona nihayet “elveda” diyebilecek mi?! Ankara’nın canla başla sahiplendiği DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) görünümlü PKK/PYD için son olarak ne yaptı, duydunuz mu? SDG’nin Fırat Nehri kıyısına kurduğu 120 yeni sözde askeri kontrol noktasını termal kameralarla donattı. İşte tezkereyle ülkemiz imkânlarından yararlanmasına izin verilen “yabancı askerler” bunlar!..

 

Askerlerimizin Irak ve Suriye’deki görev süresinin iki yıl daha uzatılmasını öngören tezkere 17 Ekim’de TBMM’de kabul edildi.

Tezkerenin öncesinde CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ülkemizde yabancı asker postalı istemediklerini vurgulayıp, “KIM BU YABANCI GÜÇ?” diye sordu. TBMM’deki görüşmeler öncesinde de CHP Genel Merkezi’ne “Türkiye’de yabancı asker postalı istemiyoruz” yazılı bir pankart asıldı.

O günlerde kalemimizin döndüğü kadarıyla bu “yabancı askerden” kast edilenin “DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu” olduğunu belirttik, söz konusu gücün bugüne kadar terör örgütü PKK/YPG’ye nasıl hamilik yaptığına dikkat çektik.

Kaldı ki, hem önceki, hem son tezkerede bu gücün adına açıkça yer verilmişti.

Muhalefet cephesinin hâli evlere şenlikti. CHP, millete “DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu”nun da hasmımız olduğunu anlatmak yerine, “Kim bu yabancı askerler?” diye sormaya devam etti.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu; tezkereyi incelediklerini, CHP’nin iddia ettiği şekilde bir ifade olmadığı konusunda kanaate vardıklarını ve NATO unsurlarının müdahalesi için tezkereye “yabancı asker bulundurma” ifadesinin konulduğunu savunup, “Bu ifade, sınırda terörle mücadelede NATO müdahalesi gerektiğinde bir zorunluluk. Bu sebeple evet diyoruz.” açıklamasını yaptı.

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, tezkereye “evet” oyu vereceklerini, ancak “yabancı silahlı kuvvetler bulunması” ifadesinin açıklığa kavuşturulması gerektiğini söyledi.

TBMM’deki görüşmeler sırasında eleştirilere cevap veren AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, “2014 ve 2015’teki BM Güvenlik Konseyi kararına istinaden Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki DEAŞ ve benzeri terör yapılanmalarıyla mücadele için bir koalisyon ihdas edildi. Bu koalisyona katılan 80 ülkeden bir tanesi de biziz” bilgisini verdi.

Eski Milli Savunma Bakanı ve AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar da, “Herhangi bir şekilde yabancı unsurların Türkiye’ye gelmesi söz konusu değil. DEAŞ’la Ortak Mücadele Komisyonu’nun üyesi olmanın bir gereği bu” dedi.

ASKERİMİZ ŞEHİT OLSUN ONLAR PKK’YI KORUSUN

Akar tezkere kabul edildikten sonra yaptığı açıklamada da “yabancı asker” ifadesinin DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu ile ilgili olduğunu ve “üye ülkelerin personel, malzeme, silah, araç, hava üssü, limanlar, hava sahaları gibi alanların kullanımında iş birliği yaptığını” anlatıp şöyle konuştu:

“2019 yılından sonra bunlar da artık yapılmıyor. Tamamen teknik bir durum söz konusu… Tezkereden yabancı asker ifadesini çıkardığımız zaman, başka sorunlarla karşılaşırız. Böyle bir adım attığınızda koalisyondan çıkmış olursunuz. Bu da DEAŞ’la mücadeleden ayrılmak anlamına gelir. 4 bin 500 DEAŞ üyesini etkisiz hale getirdik… Bunu yapan bir Türkiye hakkında bile DEAŞ ile ilgili asılsız iddialar ortaya atılırken; bir de kalkıp bu koalisyondan ayrılırsak ne olur? Bunu bir düşünsünler. Hem DEAŞ ile mücadele edeceksin hem de koalisyona üye ülkelerin askerlerine müsaade etmeyeceksin. Böyle bir şey olur mu? Yakıt ikmali veya buna benzer teknik nedenlerle gemi, uçak, helikopter gelebilir. Asla askerlerin gelip yerleşmesi gibi bir durum söz konusu değil.”

ANLAYAN BERİ GELSİN!..

DEAŞ’ın ABD’nin aparatı olduğunu söyleyen bizzat Erdoğan. Sadece bizim askerimiz DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışıp şehit düşerken, ABD-CENTCOM ve buna bağlı koalisyon PKK/YPG’yi koruma, kollama, eğitme, silahlandırma işini yerine getiriyor. Üstüne üstlük 2019’a kadar her türlü ikmali İncirlik’ten, İskenderun’dan yapmış, şimdi de “yakıt ikmali gibi teknik nedenlerle gemi, uçak, helikopter gelebilir” imiş!..

Ama eski Savunma Bakanımız hâlâ, “Koalisyondan ayrılırsan ne olur?” diye soruyor, “askerlerin gelip yerleşmesinin asla söz konusu olmadığını” söylüyor.

Bari bir de gelip PKK/YPG’yi buradan yönetsinler!..

GARABETE DEVAM 

Tezkerenin kabulü sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun vatandaşlara, “Yabancı askerlerin ülkemize gelmesine imkân veren maddeyi kabul etmiyorum, protesto ediyorum!” şeklinde mesaj göndermesi üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu’na üye ülkeler personel, malzeme, silah, araç, hava üssü, limanlar ve hava sahaları gibi alanların kullanımında iş birliği yapmaktadır” demez mi?!..

Hani Akar’a göre, “2019 yılından sonra bunlar da artık yapılmıyor” idi?!

HAMAS-DEAŞ DENKLEMI

Bu kakofoni içinde tezkere geldi, geçti. Şimdi Ankara’nın “babamızın oğlu” muamelesi çektiği DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu’nun Hamas-İsrail savaşıyla ilgisine bakalım.

ABD Başkanı Biden ve İsrail Başbakanı Netanyahu, “Hamas’ın, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir örgüt olduğunu” söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron da Netanyahu ile buluşmasında; “Irak ve Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadele eden mevcut uluslararası koalisyonun Gazze’de Hamas’a karşı mücadeleyi de kapsayacak şekilde genişletilmesini” önerip Fransa’nın buna hazır olduğunu açıkladı.

Bu arada o koalisyonun bağlı olduğu, göreve gelir gelmez Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani’yi ziyaret eden CENTCOM Komutanı Michael Erik Kurilla, İsrail’e gitti. Bunun üzerine iktidar medyası, “Terörün hamisi CENTCOM, terör devleti İsrail adına operasyonu planlayıp yönetecek” yorumunu yaparken Irak-Suriye tezkeresinde yer verilen koalisyonun da o “terör hamisine” bağlı olduğunu nedense hatırlamadı!..

Düşünün; DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu’nun üyesi olan Türkiye, “Hamas’ın terör örgütü değil, topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubu” olduğunu savunurken koalisyonun patronu ABD, Hamas’ı DEAŞ’tan daha tehlikeli gördüğünü açıklıyor. Koalisyonun büyük ortaklarından Fransa ise resmen koalisyonun Gazze’de de mücadele etmesini öneriyor.

Besbelli bir hazırlık var. Şimdi soralım:

PKK/YPG’ye hamiliğine rağmen nedense bu koalisyondan çıkmayı hiç düşünmeyen Ankara, Hamas’ın koalisyonun hedefi haline getirilmesi durumunda ne yapacak?

Koalisyonda kalıp üslerini onlara kullandırmaya devam edecek, hatta DEAŞ’la olduğu gibi Hamas’la da “göğüs göğüse” mi savaşacak; yoksa o koalisyona nihayet “elveda” diyebilecek mi?!

Ankara’nın canla başla sahiplendiği DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) görünümlü PKK/PYD için son olarak ne yaptı, duydunuz mu?

SDG’nin Fırat Nehri kıyısına kurduğu 120 yeni sözde askeri kontrol noktasını termal kameralarla donattı.

İşte tezkereyle ülkemiz imkânlarından yararlanmasına izin verilen “yabancı askerler” bunlar!..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!