4 Temmuz’daki duruşmada Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in, “Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürtmek için katil arıyorlarmış, kapı kapı geziyorlarmış.” dediğini aktarmış, anne Samiye Ateş de şunları anlatmıştı: “Bir gün sırtında çelik yelekle geldi. ‘Oğlum neden çelik yeleği giydin?’ dediğimde, ‘Anne, benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler.’ dedi… Bana neden oğlumu öldürdüklerini açıklayacaklar… Neydi benim oğlumu öldürme sebepleri? Makam sevdası mıydı?” Bunları hatırlattıktan sonra Ayşe Ateş’e, “Peki merhum Sinan Ateş bunları söyleyince, ‘Seni neden öldürtecekler, sebebi ne?’ diye sordunuz mu?” sorusunu yönelttim. Ateş’in cevabı şu oldu: “Sordum. MHP Genel Başkanlığına aday olacağı düşünülüyordu. Kendisi ve çevresi de istiyordu. Büyük teveccüh vardı.”
Türkiye yaklaşık 18 aydır eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in Ankara’nın ortasında, Cuma namazı çıkışı öldürülmesini konuşuyor.
Cinayetin iddianamesi ancak 15 ayda hazırlanırken, 22 sanığın yargılaması 5 günde tamamlandı. Duruşmada sanıklara tek soru sormayan Savcı, esas hakkındaki mütalaasını 14 günde hazırladı. 30 Eylül’de sanıkların bu mütalaaya karşı savunmaları alındıktan sonra da dava herhalde en geç Ekim ortasında, yani 3.5 ayda bitmiş olacak.
Türk hukuk tarihinde pek görülmemiş bu jet yargılama sonucunda adalet tecelli etmiş olacak mı?
Ailenin feryadı ve adalet arayışı sürdüğüne; azmettiren, tetikçi ve onlara yardım edenler bulunmuş olsa da “siyasi azmettiriciler” ve cinayetin sebebi sorgulanmaya devam ettiğine, dahası 17 kişi hakkında ayrılan bir dosyanın varlığından söz edildiğine göre, tabii ki hayır.
Gelinen son nokta malûm; cinayeti soran soruşturan 154 kişi hedefe kondu. Üstelik bizzat MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ağzından. “Alayı burada” dercesine gösterdiği, kara kaplı dosyanın günü geldiğinde eyleme geçeceğini açıklayan Bahçeli, bir hukuk devletinde aksi mümkünmüş gibi, bu eylemin “hukuki nitelikte” olacağını da kaydetti.
Anlaşılan, bu cinayetin daha fazla sorgulanması, konuşulması istenmiyor!..
Erdoğan’a Hangi MHP’lilerin İsmini Verdi?
Bu hızlı, ama yoğun süreçte kafamda pek çok soru oluştu. Nihayet bunları acılı eş Ayşe Ateş’e sorma imkanı buldum. O da tüm açık yürekliliğiyle cevap verdi.
Neler mi sordum?
Ayşe Ateş, anne Samiye Ateş ile Sinan Ateş’in ablaları Selma Ateş Kazancı ve Sevda Ateş Yörükoğlu duruşmanın dördüncü günü olan 4 Temmuz’da mağdur/müşteki olarak mahkemeye şikayetlerini anlattı.
Ayşe Ateş “son sözlerim” diyerek ilk kez iki MHP Genel Başkan Yardımcısı’nın ismini şöyle açıkladı:
“Sinan tehditler başladığında bana ‘İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın beni öldürmek için talimat verdi.’ dedi.”
Anne Samiye Ateş, “İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım bunlardan şikâyetçiyim. Devlet Bahçeli’nin benim oğlumun katillerini bulmasını istiyorum.” dedi.
Kardeşlerden Selma Ateş Kazancı, “Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’un Sinan Ateş göreve gelince zaten karın ağrıları vardı. İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz…” ifadelerini kullanırken, Sevda Ateş Yörükoğlu da, Doğukan Çep’in sadece azmettirici, Eray Özyağcı’nın sadece tetikçi olduğunu vurgulayıp, “Kardeşimin katilleri MHP’nin içinde.” iddiasında bulundu.
Bilindiği gibi, Ayşe Ateş dava başlamadan sadece 20 gün önce Erdoğan’la görüşmüştü. İşte ilk merak ettiğim, Ateş’in İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’ın isimlerini Erdoğan’a da söyleyip söylemediğiydi.
Ayşe Ateş, “Hayır söylemedim. Sadece Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’un isimlerini söyledim.” dedi.
Sebebini sorunca, “Korktum. Bir de soruşturma ilerler, konu o isimlere de ulaşır diye düşündüm.” karşılığını verdi.
MHP Kulislerindeki Efsane
Mersin’deki uyuşturucu trafiği başta olmak üzere Sinan Ateş’in öldürülme sebebiyle ilgili pek çok iddia ortaya atıldı.
Son dönemde ise özellikle MHP’nin özellikle muhalif cenahında, MHP’nin merhum lideri Alparslan Türkeş’in veliahtına ilişkin bir vasiyetinden söz edilmeye başlandı.
Benzer iddiaları o da duymuş olmalı ki; Mehmet Y. Yılmaz 10 Temmuz’da kaleme aldığı, “Cinayete yol açan siyasi neden nedir?” başlıklı yazıda, Ayşe Ateş’in, “Sinan’a siyaseti bırakması için bir çanta para teklif edildi.” şeklindeki açıklamasını hatırlatıp şunlara dikkat çekti:
“Bu, Ateş’in bazı bildiklerini de yanına alarak çekip gitmesinin teklif edildiğini ve bu teklif kabul görmeyince de ‘biletinin kesildiğini’ düşündürtmüyor mu? Kuşkusuz ki, gerek MİT ve gerekse Emniyet istihbaratı, bu cinayetin arkasında böyle bir hesaplaşmanın yatıp yatmadığını biliyor olmalı. Ancak cinayetin örtbas edilmesi ve alelusul bir yargılamayla üstünün örtülmek istenmesi, devletteki bu bilginin, sumen altına atılmış bir bilgi olarak kalmasının başka bir işe yarayabileceğini de düşündürüyor. Ortaya çıkarılırsa, siyasetteki balistik etkisi çok yüksek olacak bir bilgi bu. Onun için ortaya çıkarılıp hesap sorulmasındansa, ‘kullanılması’ siyaseten daha çok işe yarayacağı düşünülen bir bilgi olmalı.”
İşte Ayşe Ateş’e bu söylentileri de sordum. Sinan Ateş’in kendilerinden hiçbir şeyi gizlemediğini belirten Ateş, “Belki vardır; bilmiyorum, duymadım. Olsa mutlaka söylerdi.” dedi.
MHP Genel Başkanı Olmak İstiyor muydu?
4 Temmuz’daki duruşmada Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in, “Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürtmek için katil arıyorlarmış, kapı kapı geziyorlarmış.” dediğini aktarmış, anne Samiye Ateş de şunları anlatmıştı:
“Bir gün sırtında çelik yelekle geldi. ‘Oğlum neden çelik yeleği giydin?’ dediğimde, ‘Anne, benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler.’ dedi… Bana neden oğlumu öldürdüklerini açıklayacaklar… Neydi benim oğlumu öldürme sebepleri? Makam sevdası mıydı?”
Bunları hatırlattıktan sonra Ayşe Ateş’e, “Peki merhum Sinan Ateş bunları söyleyince, ‘Seni neden öldürtecekler, sebebi ne?’ diye sordunuz mu?” sorusunu yönelttim.
Ateş’in cevabı şu oldu:
“Sordum. MHP Genel Başkanlığına aday olacağı düşünülüyordu. Kendisi ve çevresi de istiyordu. Büyük teveccüh vardı.”
Bahçeli Kulağına Ne Söyledi?
Bu cevabın ardından abla Selma Ateş Kazancı’nın duruşmadaki, “Sinan Ateş Ülkü Ocakları Başkanlığı’na apar topar getirildi. Devlet Bey, Sinan’ı aradı, ‘oğlum seninle konuşmam gerekiyor.’ dedi. Bizim ailemizin içinde hiçbir şey gizli değildir. Benim kardeşim her şeyi anlatırdı. Devlet Bey aradı, Sinan’a söylediği bir söz var. Devlet Bey kendisi söylesin. Sinan sonra istifa etti. İstifa eden ilk kişi. Sinan Ateş’e itibar suikastları başladı.” şeklindeki ifadesinden hareketle, “Devlet Bey’in ne söylediğini biliyor musunuz?” diye sordum.
Ayşe Ateş, Bahçeli’nin, “Evladım; hepimizin selameti, hepimizin iyiliği için görevi bırak.” dediğini söyledi.
“Peki, görevi bırakmasının istenmesinin sebebini sordunuz mu?” dediğimde de, sorduğunu ve Sinan Ateş’in şu karşılığı verdiğini açıkladı:
“Genel Başkana sebep soramazsın, ‘Emredersiniz.’ denir.”
Siyaseti Düşünüyor mu?
Ayşe Ateş, duruşmadan birkaç gün sonra yaptığı paylaşımda siyasi bir kişilik olmadığını belirtirken şunları kaydetmişti:
“Sinan’ın katledildiği güne kadar mesleği öğretmenlik olan bir ev hanımıydım. Sabah okuldaki, akşam evdeki çocuklarımla geçen bir ömrüm vardı. Sinan öldürüldüğünde vekillik teklif edildi, kabul etmedim. Çünkü ben siyasetten anlamam. Bana ve çocuklarıma yaşama özgürlüğü verilsin, yeter. Bize adaleti versinler, bütün dünyalıklar onların olsun.”
Ayşe Ateş’e evvela kimlerin milletvekilliği teklifinde bulunduğunu sordum. Dönemin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan teklif geldiğini, ancak “Kocasının kanı üzerinden siyaset yapıyor.” denmemesi için kabul etmediğini söyledi.
Bundan sonrası için ne düşündüğünü sorduğumda da şunları anlattı:
“Başımıza ne geldiyse, siyaset yüzünden geldi. O süreçte çok doğru bulmamıştım. Ama böyle giderse, çözüme katkı için düşünmek zorunda kalacağım. Başka çare bırakmıyorlar.”
Ayşe Ateş’e son olarak, birkaç gün önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le yaptığı görüşmeyi ve cinayetle ilgili olarak Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulmasına yönelik beklentisini sordum.
Ayşe Ateş, “Suların akışı değişebilir ve böyle bir komisyon kurulması kabul edilebilir. Kapalı oylama olursa MHP’den ve AK Parti’den bile oy verenler çıkacağına adım gibi eminim.” dedikten sonra yakın zamanda Erdoğan’la ikinci bir görüşme yapabileceğini söyledi.