Yetkililerimiz, bugüne kadar ülkemizde yaklaşık 4 milyon Suriyeliye bakmakla övündü.
Örneğin Erdoğan, geçen ay şunları söyledi:
“Dünyanın neresine gidersek gidelim, insanların bize sevgi ve umutla bakan gözlerinde bu güzel iklimin tezahürleriyle karşılaşıyoruz. Türkiye’deki 3,6 milyon Suriyeliyi ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır.”
G-20 Liderler Zirvesi’nde de milli gelire göre, dünyanın en fazla insani ve kalkınma yardımı yapan ülkelerinden biri olduğumuzu vurgulayıp, “Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan, istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlara erişimini temin ettik.” dedi.
Ancak dört gün önce Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, şu açıklamayı yaptı:
“Hepinizin bildiği gibi, ülkemiz yurt içinde ve Suriye’de yaklaşık olarak 9 milyon Suriyeli kardeşimizin insanı ihtiyaçlarını karşılamaktadır.”
Türkiye’deki 3.6 milyona ilaveten, Suriye’de de 5.4 milyon daha insana baktığımızın itirafı olan bu sözlerin Milli Savunma Bakanlığı internet sitesine konan haber ve videoda yer almadığını kaydedip devam edelim.
İlginçtir; Akar’ın bu önemli ifşaatı, Sözcü’den Murat Muratoğlu ile Yılmaz Özdil dışında hiç kimsenin ilgisini çekmedi.
Muratoğlu, Esad’ın milyonlarca insanı “Türkiye’ye kilitlediğini” belirtirken Özdil, bu sayının nüfus yapımıza etkilerine dikkat çekip kendi ülkemizde sığınmacı durumuna düşeceğimizi vurguladı.
Akar’dan Önce Bir ABD’li Söyledi
Biz ise bu 5.4 milyon Suriyeli’nin nerede ve kimler olduğunu bulmaya çalışacağız.
Akar’ın “insanı yardım” sözünden sadece yiyecek, giyecek, ilaç anlaşılmasın. Malûm, TSK ve ÖSO’nun kontrol ettiği kuzey batı bölgesinde okulları, hastaneleri, karakolları, evleri, alt ve üst yapı çalışmalarıyla adeta küçük bir devlet kuruldu. Herhalde tüm bunların masraflarını ve de çalışanların maaşlarını bizler ödedik, ödüyoruz.
Aslında 9 milyon Suriyeliye baktığımızı, Akar’dan önce bir Amerikalı dile getirdi.
29 Ekim öncesinde, Cumhuriyet’in ilânının 98’inci yıldönümünü kutlamak üzere ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’ne bir karar tasarısı veren Tenessee Temsilcisi Demokrat Steve Cohen’ın tasarısında şöyle bir ifade yer aldı:
“Komşu Suriye’deki çatışma, özellikle Esad rejiminin dehşetinden kaçan mülteci ve ülke içinde yerinden edilmiş 9 milyondan fazla kişiye barınak, yardım ve sosyal hizmetler sağlayan Türkiye’ye yük getirdiği için…”
Cohen, “bölgedeki çatışma ve istikrarsızlıkların neden olduğu mülteci akınından dolayı Türkiye halkının karşı karşıya olduğu benzersiz siyasi, ekonomik ve sosyal zorluklardan” da söz etti.
5.4 Milyon Suriyeli Nerede?
Şimdi bu açıklamalarından hareketle bazı rakamları aktaralım.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre; ülkemizdeki “kayıtlı” Suriyeli mülteci sayısı 3.6 milyon.
Yine BM’ye göre; kuzeybatı Suriye’de, ülke içerisinde yerinden edilmiş 1.47 milyon kişi (yaklaşık 280 bin aile) var. Aynı bölgede ülke içerisinde yerinden edilmiş 2.6 milyon kişinin ise insani yardıma ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor.
Her ikisini toplayalım; 6.2 milyon Suriyeliye bakıyoruz demektir.
CIA’deki sayılara da bakalım.
Temmuz 2021 itibariyle Suriye’nin toplam nüfusu 20 milyon 384 bin 316.
Aralık 2019 itibarıyla, 5.9 milyon Suriyeli Türkiye, Ürdün, Irak, Mısır ve Kuzey Afrika’da “kayıtlı” mülteci. 2021 itibariyle bunlardan 3 milyon 728 bin 612’ü Türkiye’de.
Ülke içinden yerinden edilen Suriyelinin toplam sayısı ise 6 milyon.
Bu 6 milyonun tamamı, Türkiye’nin kontrol ettiği bölgede olmadığına göre 9 milyon sayısı nereden çıktı?
Resmi rakamlar arasındaki yaklaşık 3 milyon farkın sebebi ne?
Eğer Ankara, ABD ve Avrupa’ya karşı “kahramanlık” gösterisi yapmıyorsa, tek açıklaması şu:
Türkiye’nin “garantörlüğünü” üstlendiği İdlib’te -Ankara’nın “muhalif” Suriye’nin ise “cihatçı terörist” saydığı- 3 milyon kişinin varlığından söz ediliyor. Nitekim ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de geçen hafta, Suriye’de 12 milyon insanın yerinden edildiğini, bunların yaklaşık yarısının Türkiye’de yaşadığını belirtip, “İdlib’de şu an 3 milyon kişi bulunuyor.” dedi.
Anlaşılan o ki; ülkemizdeki 3.6 ve Suriye’nin kuzeybatısındaki 2.6 milyona ilave olarak İdlib’teki 3 milyon kişiye de Türk Milleti bakıyor.
Öyleyse, şunları soralım:
Yarın öbür gün Rusya ve Suriye yönetimi, bu insanları İdlib’ten çıkardığında ne olacak? Onlar da mı Türkiye’ye getirilecek?
Suriye’nin kuzeybatısının Türkiye’ye verilmesi imkân ve ihtimali olmadığına göre; bu kadar bedelin karşılığındaki kazancımız, Erdoğan’ın ifadesiyle, “bize sevgi ve umutla bakan gözler” dışında ne olacak?
Ve bir gün Suriye’de “çözüm” bulunduğunda; kendi evlâtlarını kuru soğana ve ekmeğe muhtaç hale getirme pahasına yıllarca 9 milyon insanın yükünü sırtladığı için Türk Milleti’ne madalya mı takılacak?