Erdoğan-Putin zirvesi bugün gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, görüşmelerde “Türkiye-Rusya ikili ilişkilerinin yanısıra Suriye, Libya ve Afganistan’daki gelişmeler ile güncel bölgeler gelişmeler ve uluslararası meselelerin ele alınacağı” duyurulurken, iktidar medyası ana gündem maddelerinden birisinin de “S-400 hava savunma ikinci sisteminin satın alınması” olduğunu vurguluyor.
Algıydı Gerçek mi Oluyor?
Oysa 1 ay öncesine kadar Ankara’nın gündeminde ikinci parti S-400 alımı yoktu, hatta bunun için “algı operasyonu” deniliyordu.
Detaylandıralım.
Ağustos sonunda Rus askeri ihracat şirketi Rosoboronexport’un Genel Müdürü, durup dururken Türkiye’yle ikinci parti S-400 anlaşmasının bu yıl içinde imzalanmasını beklediklerini söyledi.
Ankara resmi bir açıklama yapmazken, güvenlik kaynakları, “yeni bir gelişme olmadığı ve böyle bir açıklamanın neden yapıldığının anlaşılmadığı” bilgisini verdi. Ağırlık kazanan görüş; “Rusya’nın algı operasyonunu yaptığı” idi. Ayrıca, “Ankara’nın, tüm dünya ve Türkiye’de salgın nedeniyle ekonomik sorunlar yaşanırken ve ABD ile sorunlu başlıklar henüz çözülememişken, S-400 gerilimini tırmandırmaktan yana olmadığı” kaydedildi.
Konu birkaç gün sonra Erdoğan’a da sorulduğunda; S-400’lerden çok yangın söndürme uçak alımını ön plana çıkaran şöyle bir cevap verdi:
“Rusya ile ilgili, ikinci paketin alımı vesaire, bu konularda bizim herhangi bir tereddüdümüz yok. Rusya ile bizim gerek S-400 konusu olsun gerek savunma sanayine yönelik olsun, birçok adımımız var. Hatta daha değişik bir alternatifi söyleyeyim. Mesela bu yangınlarda onlardan gelen Ilyushin uçaklarını kullandık. Son telefon konuşmamızda da bu konuyu görüştük. Rusya seyahatimde de bütün bunların hepsini tekrar ele alacağız.”
ABD’den Sonra?
Ancak Erdoğan’ın 19-22 Eylül’deki ABD ziyaretiyle birlikte bu tablo tamamen değişti. İlk olarak Amerikan CBS kanalına verdiği röportajda şunları anlattı:
“Biz F-35 uçaklarını aldık ve 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Fakat bizim bu 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptığımız uçaklarımızı Amerika bize teslim etmedi. Patriotlar noktasında bunları istedik, maalesef bu konuda da yine aynı şekilde bize Patriot vermedi… Şu anda benim bu 5 tane uçağım niye verilmiyor? Bu parayı ben ödedim. Ödediğim para ortada. Siz bana Patriot vermezseniz, savunma noktasında benim bir başka ülkeden alacağım herhangi bir savunma sistemine müdahale edemezsiniz.”
Sunucunun, “Yani siz hala S-400’lerin yeni partisini alma niyetinde misiniz?” sorusuna da “Ne demek. Tabi ki evet.” karşılığını verdi.
Ardından New York’ta beraberindeki gazetecilerle sohbetinde, F-35’lere 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptığımızı vurgulayıp, “Amerika’nın önce bunu bir defa düzeltmesi lâzım. Tabi biz uluslararası hukuka dayalı olarak ne yapılması gerekiyorsa bunu yapacağız… Bizim için S-400 işi bitmiştir… CBS ile yaptığım röportajda onlara da onu söyledim. ‘Yani başka yerlerden almayı mı düşünüyorsunuz?’ diye sordu. ‘Gerekirse alırız’ dedim.” açıklamasını yaptı.
Malûm, ABD yine tehdit etti.
Dün akşam saatlerinde de TRT Haber, “Erdoğan’ın Ekim sonunda Roma’da düzenlenecek G-20 Liderler Zirvesi marjında Biden ile baş başa görüşeceği öğrenildi.” şeklinde bir haber verdi.
Bu gelişmeden sonra Erdoğan-Putin zirvesinde ikinci parti S-400 anlaşması imzalanır mı imzalanmaz mı bilinmez, ama şuraya gelelim.
1.5 Yıl Geçti
Bilindiği gibi, geçen yılın başında bizzat Savunma Bakanı Hulusi Akar, S-400’lerin Nisan veya Mayıs’ta aktive olacağını açıkladı. O vakit geldiğinde ise pandemi nedeniyle sürecin ertelendiği duyuruldu.
Mayıs’tan beri ülkede hayat normale döndü; ama S-400’lerden ses seda yok. Yani 2,5 milyar dolarımız depoda bekliyor.
Üstüne 1 milyar 400 milyon dolar ödeyip alamadığımız F-35’leri ekleyin; tamı tamına 3 milyar 900 milyon dolar kaybımız var.
Hani muhalefet, “128 milyar dolar nerede?.. 10 bin dolar alan siyasetçi kim?.. Demirören, Ziraat Bankası’na 750 milyon dolar borcunu ödedi mi?..” diye soruyor ya;
Bunlara, “2,5 milyar dolar neden depoda?” sorusunun da eklenmesi, keza Erdoğan’ın F-35’lerle ilgili, “Uluslararası hukuka dayalı olarak ne yapılması gerekiyorsa, bunu yapacağız.” sözlerinden hareketle, “ABD hakkında dava açmak için ne bekliyorsunuz?” denmesi gerekmiyor mu?
Kim bilir, belki Yunanistan yönetiminin Fransa’dan 3 fırkateyn ve 6 savaş uçağı alımı anlaşması yapması üzerine ana muhalefet partisi SYRIZA’nın, “Yunanistan gibi yüklü borcu olan bir ülke için ödenecek bedeli artırdı.” şeklindeki tepkisini iştahla aktaran iktidar medyamız, ülkemiz muhalefetinin bu sorularını da dikkate değer bulup paylaşır!..