“Ramazan” kelimesini kavramsal yönüyle araştırdığımızda; Arapça bir kelimedir. Ramazan, Kamerî aylardan olup, Recep ve Şaban aylarından sonra gelen, bu ayların dokuzuncusunun ismidir. Ramazan kelimesinin manası ve bu mübarek aya Ramazan isminin verilmesindeki hikmetler kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır.
Âlimlerin çoğunluğuna göre Ramazan, “ra-ma-da” kelimesinden alınmıştır:
Ramad; (aşırı sıcak sebebiyle taş ve toprak için) kavrulma, yanma. Güneşin şiddetli ısısından dolayı taşların son derece kızması, anlamına gelir.
Bu şekilde güneşten yanmış pek kızgın yere de, “ramdâ” denir.
Dolayısıyla Ramazan, ramdâ’dan yanmak anlamında, ra-ma-da fiilinin masdarı olur ki. “kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak” demektir.
Bir izaha göre güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan “ramad” kelimesinden alınmıştır.
Böyle kızgın yerde yürüyen kimsenin ayakları yanar, zahmet ve meşakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, zahmet ve meşakkat çeker, içi yanar.
Yâhut kızgın yer ayakları yaktığı gibi Ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder. Nitekim Enes b. Mâlik (r.a.)´dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber: “Bu aya ramazan isminin verilmesi günahları yaktığı içindir.” [1] buyurmuştur.
Şu hâlde mübarek Ramazan ayında oruç tutan ve ihlâsla tevbe eden müminlerin günahları yanar, böylece günah kirlerinden arınırlar, tertemiz olurlar.
Âlimlerin bir kısmına göre de;
Ramazan, yaz sonunda güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına “ramdâ” kelimesinden alınmıştır.
Bu yağmur genellikle yeryüzünü temizler. Bunun gibi ramazan da müminleri günah kirlerinden temizler, kalplerini pak eder.
Âlimlerin bir kısmına da;
Kılıcın namlusunu veya okun ucundaki demiri inceltip keskinleştirmek için kaygan iki taşın arasına koyup dövmek anlamına olan “ramd” kökünden alındığını ifade eder.
Bu aya Ramazan isminin verilmesi de Arapların bu ayda silahlarını bileyip hazırladıklarından dolayıdır denir.
Bu mana doğrulturunda da mümin kişi, manevi yönden şeytan ve nefsin arzularına karşı maneviyatını keskinler, nefsiyle yapacağı cihada hazırlıklı olur.
Beyhakî’nin zayıf bulduğu bir Hadis’te, Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazan geldi, Ramazan gitti demeyiniz. Ramazan ayı geldi, Ramazan ayı gitti deyiniz. Çünkü Ramazan, Allah’ın isimlerinden bir isimdir.” [2] İbn-i Kesir, tefsirinde de şöyle demektedir: “Selef-i Sâlihînden bazı kimselerin, “Ramazan” denilmesini hoş bulmayıp mutlaka “Ramazan ayı” denilmesi gerektiğini söylediklerine dair rivâyetler vardır.
İmam Buhâri, Kitâbu’s Savm’da;
“Ramazan” mı yoksa “Ramazan Ayı” mı denilir, diye bir bâb (konu başlığı) atarak; “”Ramazan” denmez, diyenlerin tarafını tutmak yerine, her iki söyleyişin de câiz olduğuna dair, Peygamberimizin bazı Hadislerini delil olarak zikretmiştir. Allah en doğrusunu bilir.” der
Asıl önemli olanın da bin aydan hayırlı olan, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an’ın indirildiği, Kadir gecesini içinde bulunduran, bereketi bol, hayrı çok olan, yardım, bağış, rahmet ve ihsan ayı yönüyle sabır ve yardımlaşma ayı olan bir yıllık maddi ve manevi kirlerden temizleneceğimiz, insanî duyguların coştuğu, tevbe edip hakka yönelme şuurunun geliştiği maddî ve mânevî bir terbiye ayı olan bu ayda; “Şehri Ramazan´da rahmet-i ilâhiyye ile günahların yok olacağını ifade edilmesidir.
[1] İbn Kudâme, el- Muğnî, IV, 324
[2] İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 85