Yazının ana fikri, Türkiye’deki orman yangınlarının sadece doğal afetler değil, aynı zamanda siyasi kararlar, ihmaller ve yanlış çevre politikaları sonucu ortaya çıkan ve ülkenin geleceğini tehdit eden çok boyutlu bir kriz olduğudur. Yazar, yangın söndürme süreçlerindeki aksaklıkları, çevresel tahribatı, ekonomik eşitsizlikleri ve toplumsal duyarsızlığı eleştirerek, yaşanan sorunların kökeninde siyasi iktidarın sorumsuzluklarının yattığını savunmaktadır.
Sayın Erdoğan ormanların söndürülme görevi Büyük Şehirli Belediyelerinin diyor. Büyük şehirleri kaybetmeden önce bu görev Tarım orman bakanlığına ait demişti oysa… Şimdi 51 ilde bu görev AFAD’a verilirken geri kalan Büyükşehir Belediyeleri yangınları söndürecek. İyi de İzmir Büyükşehir Belediyesinin uçak kiralama izni neden verilmedi o zaman… Sanırım Tayyip Bey yoğun gündemi içinden yaşananların farkında değil ya da onlarca Danışmanın başına güneş geçti.
CNN’nin acar muhabiri Fulya Hanım yangın uçakları sayısında Türkiye Avrupa’da 1. dünyada Amerika’dan sonra 2.derken sonrası bunları Sayın Erdoğan da onayladı. Öyleyse memleket çıra gibi yanarken bu yangınlarda neden kullanılmaz? Bunun açıklamasını yine Fulya Hanım engin bilgisiyle açıkladı da mutmain olduk. Meğer gece uçuşları için Bakanlığın ve yetkililerin izin vermesi yetersizmiş. Kararı pilotlar verecekmiş…Gece görüşlü yangın söndürme uçak ve helikopterleri gün ağarmasını mı bekleyecekler pilotlarımız yanan ormanları görebilsinler diye. Oysa karanlık gecede ormanlar kızıl alevlerle yanıyor, daha nasıl görecekler… Bu işte bir terslik yok mu sizce de. Adı üstünde gece görüşlü…
Ülke yıllardır mutfakların sönmeyen ateşleriyle mücadele ederken artık ateş mutfaklardan ormanlarımıza sıçradı.
Siz maden uğruna ormanları resmen talan ettirip binlerce ağacın katili olursanız iklim değişikliklerine de katkıda bulunursunuz. Sayın Tayyip Bey’in çılgın projem dediği Kanal İstanbul projesine İstanbul’un su havzası dibine konutlar yaparsanız geleceğin Türkiye’sine ne miras bırakacaksınız farkında mısınız? Barajlarımızın su seviyesi en düşük seviyelere düşerken ağaç düşmanları çölleşen bir vatan için mi çalışıyor. Paranın gözlerini kör ettikleri şimdiden Amerika ve Avrupa’ya yerleşmek için gayrimenkuller alıyorlar. Para transferiyle zenginleşen mutlu bir azınlık için dünyanın her yeri vatandır. Geriye kalan milyonlar bitme noktasına gelen tarım ve hayvancılıkla açlığa mahkûm bir hayat yaşayacak.
Yangında babasının tabutuna sarılan bir çocuğun feryadı günlerdir kulaklarımda; Baba ben sensiz ne yapacağım. Babası sağ olanla milyonlarca çocuk bile alıklığa mahkûm olmuşken babasız kalanlar ve şehit çocuklarının feryadına sağır olanlar dünyada bir ilki gerçekleştirme gayretindeler. Terörle mücadeleyi bırakıp müzakere edecekler. Otuz PKK’lının zafer kazanmış edasıyla silahlarını yakmaları iyi bir başlangıçmış. Olaylara nereden ve hangi gözle baktığınız önemli değil mi? Uygar demokratik ülkelerde insanlar tutuksuz yargılanırken analar ağlamasın diye yola çıkan iktidar ve kankası demli Apo’nun yıllarca nice analar ağlattığına kör ve sağır…Sözüm ona komisyon kuracaklarmış. Yıllardır muhalefetin her önerisinin kapağını açmayanlar, hatta Mustafa Varank gibi inadına reddediyoruz diyenlere CHP vitrin mankeni mi olacak?