Mehmet Özkendirci
Mehmet Özkendirci

Kara Salı

featured

Ne olduysa geçen salı günü oldu… Vahdi Bey üç aylıklarını çekerken hesabına yüklüce bir para yattığını görünce hükümetin emeklilere bir kıyak yaptığını düşünse bile kendine inandıramadı. Sol göğsünden omzuna ve çenesine geçen bir sızıya karşın paranın tamamını çekip pazar çantasına bırakırken Allah’tan bir gören olmamıştı. Biraz ilerde hep önünden geçtiği pastanede kendine buz gibi limonata ve tok olmasına karşın birkaç çeşit pasta söyledi. Olanları düşünmeye başladı, bu bir rüya olmadığını pazar çantasını yarısını dolduran iki yüzlükleri görünce gerçek olduğuna inandı.

Yan taraftaki markete göğsü ilerde başı dik zafer kazanmış komutan edasıyla girdi. Makarnaların bulunduğu reyonun önünden geçerken onların seslerini duymadı bile. Çubuk makarnayla kelebek makarna arkasından konuşmaya başlamışlardı bile.

– Vay be Vahdi Bey eline üç kuruş geçti galiba selamsız sabahsız geçti.

– İnsan oğlu biraz parayı bulunca ilk olarak arabasını ve karısını değiştirirmiş, Vahdi Bey de önce bizi bıraktı direk et reyonuna gidiyor.

Vahdi Bey sadece makarnaları değil tavuk reyonundaki sesleri de duymadı. Tavuk yiye yiye yakında tavuk olup yumurtlamaya başlayacağım dediği günleri bile ne tez unutmuştu.

– Kasap Bey şöyle kuzu pirzoladan yirmi kalem, kuzu kuşbaşıdan beş kilo ‘adını söyleyemediği etleri göstererek ‘bunlardan da üçer kilo ver”.

O güne kadar her maaş gününde bir kilo kıyma veren kasap takılmadan edemedi.

– Bey baba gömü mü buldun, yoksa Mısır’daki paşa dedenden miras mı kaldı?

– Yok be oğlum banka soydum.

– Elindeki bastonla mı?

Soygun sözü canını sıksa bile fazla aldırış etmedi. Sonuçta banka basıp soygun yapmamıştı. Çıkışa doğru çeşit çeşit peynirlerden, sucuk ve dilimlenmiş pastırmalardan aldı. Market arabası taşmasa meyve reyonuna da uğrayacaktı. Kasada üç aylık maaşından fazla para vermesine aldırış etmedi. Bundan sonra üçün beşin hesabını yapacak değildi. Bu paraları dolar hesabına yatırsa beyler gibi yaşardı. Market arabasını ohlaya puflaya taksiye kadar getirdi. Şoför bagajı tıka basa doldururken sormadan edemedi.

– Düğün dernek var galiba, Allah hayırlı etsin.

– Âmin…

– Nereye gidiyoruz?

O an Vahdi Beyin aklına gündüz vakti poşetlerle komşulara görünme korkusu sardı. Evinden çok uzakta bir semt söyledi. Yaşlılık yanlış adres vermişim deyip birkaç adres daha verince yolculuk uzamış hava kararmıştı. İki saatlik zoraki yolculukta sonra apartmanında önüne geldi.

– Bey baba bu sefer emin misin doğru yere geldiğimize.

– Tamam burası…Asansöre kadar taşımama yardım edersen iki yüzlük daha veririm helalinden.

– sSağ ol, beybaba, zaten taksimetre yoruldu fırıl fırıl dönmekten, o da bizden olsun. Ceplerinde anahtarı ararken eşi Ziynet Hanım belirdi. Öfkeyle bağırdı.

– Neredesin be adam, hem bunlar da ne? Market mi soydun.

– Ne soyması be hatun, bir nefes alayım içerde anlatayım.

– Kabahat sana maaş kartını verende sen ne anlarsın paradan puldan alışverişten.

Vahdi Bey yirmi yıllık divana kendini zor attı. Sol göğsünde başlayıp kol ve çenesine gelen bir şiddetli ağrıyla birlikte soğuk terler dökmeye başladı. Ziynet diye seslenirken sağ yanına yıkıldı. Ziynet Hanım hemen yan komşusuna gitti acil arandı, ambülans on beş dakika dolarken kapılarına geldi. Kalp krizi geçirdiği söylenip ambülansa alındı. Merdivenlerden indirilirken Ziynet Hanımda asansöre biner binmez apartmanın elektrikleri kesildi, o an merdivenlerde gürültü bağırış sesleri gelirken Ziynet hanımda kabine yığıldı. Görevliler Vahdi Beyi başı yarılmış kanlar içerisinde ambülansa bindirip siren sesleriyle hastaneye doğru hareket ederken elektriklerde gelmiş, Ziynet Hanım baygın olarak kurtarılmış, komşunun arabasıyla hastaneye gidiyordu.

Vahdi bey kendinden geçmiş durumdayken ambülans ani bir frenle durdu. Ambülans yumruklanırken bağırmalar geliyordu,

– Beyler içerde acil hastam var, ölmek üzere lütfen yolu açın.

– Açın ulan ambülansı, yok öyle boş ambülansla sren çalıp trafikte yol çalmak. Sıranı bekle denyo!

İri kıyım genç ambülansın arka kapısını açıp sedyede hareketsiz duran Vahdi Beyi görünce konuşur.

– Özür dileriz hemşire hanım yol sizin geçebilirsiniz.

Ambülans can hıraş feryadı andıran siren sesiyle beş dakika olmadan önü bir grup tarafından kesildi. Sokakta bir kadın kanlar içinde yatmaktadır.

– Ambülanscı Bey cani kendine yüz vermeyen kızı bıçakla delik deşik etti. Hemen acile gitmesi gerek.

– Yer yok beyler, içerde kalp krizi geçiren bir hasta var, alamayız.

– Ne demek alamazsınız kızcağız kan kaybından mı ölsün.

Çaresizce kanlar içinde inleyen genç kız Vahdi beyle dar sedyeye sıkıştırıldı. Düşmemeleri için iki kişi de ambülansa alındı çaresizce.

Ambülans daha da hızlanıp yol alırken üç trafik polisince durduruldu.

– Buradan Bakan Bey geçecek siz yan sokaktan devam edin.

– Memur beyler içerde iki hastam var, her an ölebilirler.

– Kaderin önüne geçilmez… Yine de size bir eskort verelim acile sağ salim yetişirsiniz inşallah.

Yoldaki çöken bina enkazlarını ve sağlı sollu park edip geçişi zorlaştıran birkaç küçük teferruatı saymazsak acile sağ salim gelebildiler. Fakat acilin önü Çin Seddi gibi yaralı ve yakınlarıyla işgal edilmişti. Ya bir otobüs kazası ya da düğünde çıkan kavganın kişileri olmalıydı, belki de toplu zehirlenme mağdurları…

Allah’tan önlerine yolu kesip düğün halayı çekenler ve asker uğurlamaya gelen ateşli vatan evlatlarının konvoyu yoktu. Olsalar Vahdi Beyi çoktan hakkın rahmetine kavuşurdu.

– Maalesef acilde yer yok siz başka hastaneye gitmelisiniz. Yakında Özel Canbul Hastanesi var…

Vahdi Bey acile son nefesini vermeden yatmıştı, ama her tarafını kana bulayan genç kız o kadar şanslı değildi. Dakikalar önce kan kaybından ölmüştü. Ziynet Hanım ve komşuları Vahdi Beyi acilde serumla görünce rahat bir nefes aldılar. Özel odada Ziynet Hanım yanında refakatçi olarak kaldı. İki gün sonrası evlerine dönünce dünyaları karardı. Markette bir emeklinin poşetler dolusu alışveriş yapmasından şüphelenen davetsiz misafirler evine kadar onu izlemişlerdi. Vahdi Beyin sadece markette aldıklarını değil tüm paraları da götürmüşlerdi. Vahdi Bey bu bir rüya olmalı derken soğuk soğuk terlemeye başladı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!