Ben bunları bir parkta yazarken Suriyeli iki aile önümden geçti. On kadar boy boy Suriyeli çocuk bayram tıraşlarını olmuş, bayramlıklarını giymiş gülerek mutlu bir şekilde geçtiler. Nasıl mutlu olmasınlar ki, bu vatanın öz çocukları dedelerinin emekli maaşından bayram harçlığını bile zor alabilecek.
Bilinen fıkradır ama ülkemiz bu haldeyken durumu net olarak anlattığı için yazıyorum.
Bir adamın fettan bir eşi varmış. Eşini devamlı aldatıyormuş. Birgün adamı uyarmışlar eşin seni hep atlatıyor, bir takip edersen gözlerinle görürsün, diye. Adam bir gün eşini bir pastanede tanımadığı bir erkekle gayet sıkı fıkı bir ortamda görmüş. Ses etmeyip dışarda beklerken “Günahını almayayım, bir akrabasıdır” demiş. Pastaneden yabancı adamın eli eşinin belinde gülerek çıktığını gören eşi “Yahu şimdi eşimin günahını almayayım belli ki epeydir birbirlerine hasret iki akrabalar” demiş. Takip ederken onları lüks bir otele girerken görmüş, yine kalbini(!) bozmamış. Yabancı dam ve eşi koklaşarak öpüşerek asansöre binmişler. Adam da hemen çıkacakları kata koşarak çıkmış. Eşi ve sevgilisi odaya girmişler, adam anahtar deliğinden onları izlemeye başlamış. “Yahu yine günahlarını almayayım acaba ne yapacaklar” derken eşi ve sevgilisi soyunmaya başlamışlar Sevgilisi eşini çırılçıplak soyup yatağa bırakırken eşi sevgilisinin üzerinde kalan son giysini kapıya doğru fırlatmış. Adam içeride neler olup biteni göremediği için söylenmeye başlamış: “Tüh yahu tam neler olup bittiğini öğrenecektim, günahlarına girmeyeyim” deyip sevgilileri baş başa bırakıp otelden ayrılmış…
Şimdiiiii gelelim bunların yurdumuzda yaşananlarla ilişkisine:
Yurdumuz her gün adım adım işgal ve talana uğrarken maalesef yaşananları birçok kesim afyon çekmiş manda gibi melül gözlerle izliyor. Ülkemizde her gün Filistin’in Yahudilerce işgali kınanırken yakında Filistinlilerden de beter olacağımız gören ve önlem alan yok Avrupa Birliğinin her dediğine uyan ülkemiz varmış gibi onların “sınırlarımızdaki mayınları sökün” komutuna “emredersiniz komutanım” deyip acilen söktük hatta bu söküm işini İsrail’e verilecekken arada bir uyanan muhalefetin itirazlarıyla kabul edilmedi. Yüzden fazla Mehmetçik mayın tarlalarında ya şehit oldu ya gazi.Sonrası malûm kevgire döner sınırlarımızdan “esselamün aleykûm ta seydi” diyen muhacir(!)kardeşlerimiz göstere göstere gelip vatandaş oldular, tek cümle Türkçe bilmeyenler oy verip şükranlarını sundu bu Ensar kardeşlerine...
Bitmedi Filistin topraklarından bir bölümünü satın alan Yahudiler sonra hızla işgale başladılar Bizde durum ne? Ülkenin en bereketli tarım alanı ve ovaları hangi yabancı güçlere sessiz sedasız devredildi. Her fırsatta Osmanlı torunuyuz diye övünenler en büyük Osmanlı padişahı Fatih’in şu sözlerine sağır ve körler: “Her kim benim kanla aldığım toprakları parayla yabancılara satarsa lanetim üzerine olsun!”
Sahiller, madenler dolar milyonerlerinin elinde kalıyor.
Ben bunları bir parkta yazarken Suriyeli iki aile önümden geçti. On kadar boy boy Suriyeli çocuk bayram tıraşlarını olmuş, bayramlıklarını giymiş gülerek mutlu bir şekilde geçtiler. Nasıl mutlu olmasınlar ki, bu vatanın öz çocukları dedelerinin emekli maaşından bayram harçlığını bile zor alabilecek. Batı ülkelerinde asgari ücret %5’i geçmezken bizde %60’a dayandı Emekliler aç açık ölümü bekliyorken millet yukardaki aldatılan eş gibi. “Durun bakalım daha ne olacak, iktidarın günahlarını almayalım” diye düşünüyor. Yalan mı? Yanlış mı?