Bir de Sayın Emine Erdoğan’ın bir sözü var ki meğer biz Cumhuriyetle değil Hilafetle yöneltiliyormuşuz da haberimiz yokmuş. Sayın Emine Erdoğan aynen şunları söylüyor: “Biz sadece kendi çeşmemizden, ampulümüzden, soframızdan değil yeryüzünde halife olmanın da sorumluluğunu taşımaktan mesulüz…”.
Nesli tükenmekte olan bir kuşun feryadına üzülecek kadar yufka yürekli Sayın Emine Erdoğan eşinin itibardan tasarruf edilmez sözünü duymamış olacak ki çoğu AZgari ücretli halkımıza “Porsiyonlarımızı küçültelim” demişti. Keşke bu söylemi bir zamanlar kendilerinin de oturduğu şimdilerde halkın çoğunluğunun olduğu bir sofra başında söyleseydi…
Bir de Sayın Emine Erdoğan‘ın bir sözü var ki meğer biz Cumhuriyetle değil Hilafetle yöneltiliyormuşuz da haberimiz yokmuş. Sayın Emine Erdoğan aynen şunları söylüyor: “Biz sadece kendi çeşmemizden, ampulümüzden, soframızdan değil yeryüzünde halife olmanın da sorumluluğunu taşımaktan mesulüz…”.
Burada halâ o pek özenilen Hilafetten bir paragraf açalım.
Mısır’daki halifelik Osmanlı Devleti’nde Yavuz Selim’in Hilafetin başı olma sevdasıyla başlar. On bin Arap din adamının Osmanlı topraklarına hicret(!) ettirilmesi koşuluyla bir halifemiz olur. Alevi oldukları suçlarıyla(!) yüzbinlerce Türkmen katledilir. 0Yavuz Çaldıran savaşına 90 yaşında olduğu gerekçesiyle savaşa katılamayacağını fakat bir miktar asker vereceğini söyleyen Dulkadiroğlu Devletinin başındaki öz dedesini savaş sonrası idam ettirir. Kundaktaki bebelerin annelerinin sütlerini burunlarından getirerek boğdurtan Osmanlı Padişahları arasında yerini alır.
Halifeliğin gelişi Selçuklu Devletinde olduğu gibi Arap din adamlarının saraya taşınmalarıyla çöküşünde başlangıcı olur. Alpaslan, Kılıçaslan’ların yerlerini Keykubat’lar Keyhüsrev’ler alır. Osmanlının Osman, Orhan, Murad, Yıldırım Beyazıt yerlerine Abdülaziz, Vahdeddin, Abdülhamid olduğu gibi…
Son olarak T.C’nin demokratik bir ülke oluşundan rahatsız olanlar kervanına A haber kanalına bağlanan bir adet MHP Genel Başkan Yardımcısı şunları söyledi: CHP’nin asıl hedefi İstanbul’u yönetmek değil, tek adam rejimi ni devirip demokrasiyi getirmek. Buna müsaade etmeyeceğiz.
Bir zamanlar Türk milletinin umudu olan MHP’nin düşürüldüğü duruma bakın teröristlerin hamisi liderleriyle.
Burada MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım‘a bir kısa bilgi vereyim: Demokrasi, halkın halk tarafından halk için yönetim biçimi. Yani senin seçtiğin oylarla başına getirdiğin ama halktan kopuk padişah yetkilerinden daha çok yetkilere sahip kişi tarafından yönetilmek değil. Bir Dünya Lideri dedikleri Sayın Recep Bey gerçek dünya liderinden bile daha etkili ve yetkili. İki dudağı arasından çıkan söz kanun sayılır. Rakiplerini silkelettirip telef bile ettirebilir.
Sayın MHP Genel Başkan yardımcısı halkın bir parçası olarak kendi kendini yönetmekten acizse halkın meclisi TBMM’de ne işi var…