Toplum gergin, mutsuz. Bu durumda Anayasal hakları olan gösteri ve yürüyüş haklarını kullanırken coplanıp, gazlanıp yasal haklarını sorumlu iktidar devlete yapılmış başkaldırı olarak yorumlama derdinde. Devlet başka, iktidar partileri başka…
Türkiye doğal felaketler dışında diğer adı Şeker Bayramı olan Ramazan Bayramı’nı böyle şeker tadında bir bayram gibi kutlamadı.
.Nedenleri çok tabi… Ülkemiz son yıllarda bütün kurumları birbirleriyle çürümüşlük yarışına girdiler maalesef.
Ülkede kimsenin yarına güvencesi yok. Sabaha karşı kapınıza dikilen devletin polisleri sizi tutuklamak üzere merkeze getirebilirler, aylardır hakkınızda bir suç dosyası kaplumbağa hızından bile yavaş hazırlanmaz, derin dondurucuda / zindanda bekletilir. Sonunda devlet hangi suçtan tutuklu olduğunu hatırlamadığı kişiler için “Kaçma şüphesiyle tutuklu” edildiğine karar verir. Her gün televizyonlarda rakiplerini yolsuzlukla, rüşvetle yalancı/gizli tanıkların duydum, görmüşler gibi soyut delilleri somutlaştırmaya çalışırken, uzaydan bile gözüken Ankara’yı parsel parsel sattığı söylenen, devletin birçok kurumunun satışından fazla gelirle yapılan İ. Melih Gökçek’in Çin işi dinozorları hurda bile değil artık. Yine bir Erzincanlı Akape vekil Zehra Taşkesenlioğlu bacımız “Rabbim kimimizi yoklukla kimimizi varlıkla sınar” derken yine hemşerisi Binali Yıldırım ve mahdumlarıyla “varlık sınavında” rakip tanımıyor. Bu muhteremler felekten mi torpilliler .Zehra bacımız hakkında yüzden fazla suç dosyası varken, haklarında bir suç dosyası olmayanlar aylardır gün yüzüne hasret.
Toplum gergin, mutsuz. Bu durumda Anayasal hakları olan gösteri ve yürüyüş haklarını kullanırken coplanıp, gazlanıp yasal haklarını sorumlu iktidar devlete yapılmış başkaldırı olarak yorumlama derdinde. Devlet başka, iktidar partileri başka…
Sayın Erdoğan saray danışmanlarının rotalarına uyup daha kendi diploması muhaliflerince sorgulanırken İmamoğlu’na diploma üzerinden saldırı emrini verdi.35 sene önce yasal olarak alınan ve zaman aşımına uğrayan diplomadan sonuç çıkmayınca gizli tanıkların yolsuzluk, irtikap, rüşvet ve zimmet suçlamaları(Allah’tan tecavüz ve cinayet suçları yok) iktidar medyasında gerçekmiş gibi sunuldu/sunuluyor.
İlk başlarda İmamoğlu için başlatılan hareketler yarınlarından umutsuz gençler tarafından benimsendi ve yayıldı. Türkiye tarihinin en büyük mitingi 2,2 milyonları bulurken S.S[1] medyası üç maymuna döndü. Görmedim, duymadım, söylemem…
Emekli bayram ikramiyesi için bir muhabir “Sayın Erdoğan 4 bin liralık ikramiyeyi arttırmayı düşünüyor musunuz?” derken, “verdik, daha ne vereceğiz” dedi. Emekli 4 bin lirayı bile alamadı. TBMM de iktidarın uzun ve titiz uğraşları üzerine 3 bin barajını aşamadı.
Memlekette yıllarca bu vatan için emek veren emekliler fitre ve zekâta muhtaç edilirken, Türkiye’nin pırıl pırıl gençleri mübarek bayram günleri aileleriyle bile görüştürülmedi. Nedeni; Mevzuat Hazretleri. Ya be muhteremler Kanunların uygulanmadığı, en büyük kanun Anayasamızın üzerinde hoyratça tepinildiği, paramparça edeceğiz havlamaları arasında çok değer verdiğiniz “Mevzuat hazretleri” kim ola, merak ettik doğrusu…
KANUN
Üç telden oluşan(Daha önceleri bağırsaklardan yapılan kiriş teller kullanılırken şimdilerde özel naylon teller kullanılıyor).
Farabi tarafından bulunduğu söylenen kanun, orta doğu ve kuzey Afrika’da kullanılan bir müzik aleti olup, 24, 25, 26 sesli olarak yapılır.
Kanun yüzüğü ile mızrapları işaret parmaklarına takılarak çalınır.
Burada kafayı yediğimi düşünenler olabilir bunca sorun varken bu yazı ne alaka diye. Valla benim aklıma KANUN DENİNCE pek sevdiğim müzik aleti geliyor günümüzde. Sahi sizin aklınıza kanun deyince ne geliyor?
[1] Sarayın Sesi