Aziz Nesin’in, Kemal Sunal tarafından, sinemaya uyarlanan filmini uzun zamandır seyredemiyoruz. Diğerleri, hemen hemen her gün ekranlara gelse de bu sırra kadem bastı… Tam unutmuştuk ki RTE sayesinde, hatırladık… Hafızamı yokladığında, Zübük’ün, din istismarı yapan, çalan, çırpan, rüşvet alan, yalan söyleyen, egoist vs vs biri olduğunu hatırladım… Hafızamı biraz daha sıkıştırınca, ikbali ve menfaati için her şeyi yapabildiğini de hatırladım. Peki sonra ne oldu… Bu sıfata uygun kişileri taramaya başladım ama daha ilk noktada kim olduğunu hemencecik buldum… Yooo, söylemeyeceğim, hazır lokma yok, sizde kolayca bulabilirsiniz… Sadece bir İpucu YRP Genel Başkanı değil..
Koşucular var ya, hani hızlarını kesemediklerinden, reklam panolarına tırmanırlar ya, işte bende öyle oldum… Hızımı alamadım, Pazartesi, Salı ancak durabildim… Ne yapalım, bu da sizin şansınız. Mübarek Ramazan’ın bereketi her yerden fışkırıyor… Hepinize merhabalar olsun…
Şu bizim meşhur Karabaşoğlu var ya gene ortaya çıktı. Emeklileri müjdelere gark eyledi… Haziran sonu veya Temmuz başı, iyileştirmeler yapılacağını söyledi… İşin garibi, en akılsızımız bile onun seviyesine inerek, kulak kabarttı… Ey Cemaat-i Müslümin, o tarihler zaten enflasyon ayarlamalarının yapıldığı tarihler. Karabaşoğlu, istese de istemese de gerekli işlemler zaten yapılmak zorunda… Her zaman olduğu gibi temmuz başında, ENAG ın yarısına varmayan, İTO nun çok altında, TÜİK in makyajlı enflasyon rakamları beklenecek, sonrada RTE, bonkör baba rollerinde 2-3 puan daha ilave edecek, ezdirmedik, iyileştirdik, nereden nereye, emekliler yılına uygun davrandık, vs vs edebiyatıyla, önümüzdeki dört seneyi beklemeye başlayacağız… İşte, bana göre, Karabaşoğlu, bunları demek istedi… Kendinizle eğlenilmesini, kafa bulunmasını istemiyorsanız, 31 Mart’ta öyle bir sille atmalısınız ki, erken seçim gündeme gelsin… Bu yola girilirse Kripto Kemal gibilerini de kimselerin bilmediği bir yerlere kapatmak gerekir…
Biz bu İsveç’i, NATO’ya almakla hiç iyi etmedik… Adamlar, kesinlikle ahlakımızı bozacaklar. Ne tür bir rezalet yaşadıklarını bilseniz, kesinlikle bana hak verirsiniz… Olacak iş mi, haftalardır, Başbakan, karısını da uçağa bindirdi diye, yer yerinden oynadı… Sadece o olsa iyi, Diyanet’in eşli ahbaplı gezilerini iptal ederiz görürler günlerini… Ekonomik krize bile girebilirler. Allah’tan, bu millet itibarın önemini biliyor da bu yüzden gıkı bile çıkmaz… Onlarca uçağı, eş dost, aile, yandaş basın saltanatını dayayacaksın bunların gözüne, anlasınlar Hanya’yı Konya’yı... Sadece İsveç’in mi, bütün dünyanın bizlerden öğreneceği çok şey var… Bir iki örnek daha vereyim de ne nimetler içinde olduğumuzu anlayın. Atalar ne demiş, “Balık derya içredir, derya kıymeti bilmez“… Finlandiya Cumhurbaşkanı, bir kitap fuarına gidiyor. Oturacak sandalye olmayınca, merdivene oturarak, etkinliği takip ediyor… O öyle yapar da Başbakanı geri durur mu? Kadıncağızı sabah Başbakanlığa, kocası TIR ile bırakıp seferine öyle gidiyor… Kanada Başkanı kendisini ziyarete gelen, Belçikalı mevkidaşını, bahçesindeki tahta piknik masasında ağırlıyor, orada eşleriyle birlikte mütevazi yemeklerini yiyorlar… Portekiz Cumhurbaşkanı, süpermarkette para ödemek için sıra bekliyor… İsveç, Çalışma Bakanı, metro istasyonunda bekliyor… Daha anlatsam, önümüzdeki beş yıl yazı yazmama gerek kalmaz… Bunlarla teması hemen kesmeliyiz. Milletin ahlâkı bir bozulmaya görsün, bir iki nesilde zor düzeltiriz…
Geçtiğimiz günlerde basit ama ilerisi için milat sayılacak olaylardan birini yaşadık… Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Hoca, bir eczanenin önünde açıklama yaparken, Suriyeli sahibi tarafından, başka bir yere gitmesi istendi. Tepkiler oluşunca bu kalın bağırsak ürünü, kepengini kapatıp kaçtı… Niye milat olabilir dediğimi anlayan anladı, benim yazacaklarım bir türlü anlamayanlara… Bu trend devam ederse yakın gelecekte durum , “Bu memleket bizim, kendinize başka yer arayın“a dönüşebilir. Hızla da o noktaya doğru gidiyor.
Gelelim, “Zübük” olayına. Aziz Nesin’in, Kemal Sunal tarafından, sinemaya uyarlanan filmini uzun zamandır seyredemiyoruz. Diğerleri, hemen hemen her gün ekranlara gelse de bu sırra kadem bastı… Tam unutmuştuk ki RTE sayesinde, hatırladık… Hafızamı yokladığında, Zübük’ün, din istismarı yapan, çalan, çırpan, rüşvet alan, yalan söyleyen, egoist vs vs biri olduğunu hatırladım… Hafızamı biraz daha sıkıştırınca, ikbali ve menfaati için her şeyi yapabildiğini de hatırladım. Peki sonra ne oldu… Bu sıfata uygun kişileri taramaya başladım ama daha ilk noktada kim olduğunu hemencecik buldum… Yooo, söylemeyeceğim, hazır lokma yok, sizde kolayca bulabilirsiniz… Sadece bir İpucu YRP Genel Başkanı değil…
Muhalefet, çok enteresan bir hal almaya başladı. Dünyada örneği olmayacak biçimde, iktidarı bırakıp, kendisiyle uğraşmaya başladı. Özet olarak, muhalefete muhalefet etmek, Türk siyasetinin, Dünya siyasetine hediyesi oldu… Biz senelerdir, “Bu ülkede, İktidar değil, muhalefet sorunu var” diye boş yere nefes tüketmedik… Şimdi olayın yeni versiyonları da devrede…Muhalefet medyası da muhalefet medyasıyla uğraşmaya başladı…
Biraz kendinize gelin, nasipse Cumartesi “Nerde kalmıştık” deriz. Allah’a emanetsiniz, hoşça kalınız…