Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Zenginlerin kılını bile alamazsınız

featured

Siz, hiç kur korumalı mevduat gelirlerinin %0,001’ine bile vergi geldiğini duydunuz mu? Siz, geçiş garantili sistemlerin, en azından bu senelik,  ABD enflasyonundan bile feragat ettiklerini duydunuz mu? Siz, yatlara kotralara, konaklara vs bir defalık ilave vergilere rastladınız mı, duydunuz mu? Duyamazsınız… Tuvalet kağıdının KDV’si artar ama, mücevherin ki sıfırdır… Bu şu demektir. Zenginlerin kılını bile alamazsınız… Her şeyi kendi aranızda halledeceksinizTaksici zammını yapsın, Fırıncı da yapsın, bunu gören manav da yapsın, kısaca aranızda çözün

 

Eskiden bir reklam vardı. Para sesi, Su sesi ve Sierra radyolarının gür sesi diye… Benim en çok sevdiğim ise sessizliğin sesidir… Bunu ancak, gece yarısı veya sabaha karşı duyabilirsiniz. Kalp gözü açık olanlar gibi, benim de kulak gözüm açık herhalde. O saatler sanki Evren’in sesini duyar gibi olurum… İlim insanlarına göre, eğer duymamız mümkün olsa, kulaklarımız dayanamazmış derler ama benimki fiziki bir ses olmasa gerek… Yürekten hissedilen şekilde, varoluşun sırları bütün gizemler, içimden kulaklarıma doğru fısıldanır. Anlar mıyım, kesinlikle hayır ama anlamaya çalışmakta çok güzel… Şu an böyle bir konumdayım… Karşımda Ilgazların Hacet Tepesi, yanında biraz daha alçak Çataltepe bakıyorum. Bir şeyler duymaya çalışıyorum…  Herkese merhabalar olsun…

Olup bitenler hep aynı. Değişen bir şey yok. Yani tarih tam anlamıyla tekerrür ediyor. Bunu kafası %10 çalışanlar bile gayet iyi anlıyor… Biz kafası %10 un altında çalışanlar için biraz basite indirgeyerek anlatmaya çalışalım… Diyeceksiniz ki bu kitle o kadar kalabalık mı? Bilemiyorum, saymadım ama bu şekil anlatmam gerek… Bir kahvaltı sofrası düşünün, üzerinde çeşit çeşit reçeller, tereyağı, bol miktarda peynir, siyahı yeşili mevcut zeytinler, haşlanmış ve sahanda yumurta, kızartmalar vs vs kuş sütü hariç her şey var… Biri çıkıyor… “Bu kardeşinize…” diye söylüyor, “Olur” diyorsunuz, bir de bakıyorsunuz ki, reçeller sofradan yok olmuş… Ses gene geliyor “Verin, sizi uçuracağız” diyorlar, “Tamam” diyorsunuz, oda ne masada peynirler de yok…Derken derken, birde bakıyorsunuz ki elinizde sadece kuru ekmek kalmış… “Ne yapalım, bunla idare ederiz, Reyis sağ olsun” diyorsunuz, Emita ise “Porsiyonları küçültün” diyor…Yahu porsiyon mu kaldı, küçültelim diye düşünürken, bir de bakıyorsunuz ki, elinizdeki kuru ekmek de tırtıklanıyor... İşte durumunuzu özetleyip anlatmaya çalıştım…Anlayan sallasın başını, alsın maaşını, anlamayan ise kasketi devirip kafayı kaşısın…

Peki, sofradan bu yok olanlar ne oluyor, nereye gidiyor? Ben de bütün mühendisler gibi bilirim ki, termodinamiğin kanunudur. Yoktan var;  vardan yok olmaz… İlimlerin ilmi Cenab-ı Allah’ın ilmi de öyle değil mi? Peki tekrar sorayım… Bu sofralarda gasp edilenler nerelere gidiyor? Siz, hiç kur korumalı mevduat gelirlerinin %0,001’ine bile vergi geldiğini duydunuz mu? Siz, geçiş garantili sistemlerin, en azından bu senelik,  ABD enflasyonundan bile feragat ettiklerini duydunuz mu? Siz, yatlara kotralara, konaklara vs bir defalık ilave vergilere rastladınız mı, duydunuz mu? Duyamazsınız… Tuvalet kağıdının KDV’si artar ama, mücevherin ki sıfırdır… Bu şu demektir. Zenginlerin kılını bile alamazsınız… Her şeyi kendi aranızda halledeceksinizTaksici zammını yapsın, Fırıncı da yapsın, bunu gören manav da yapsın, kısaca aranızda çözün

Benim Türkiye’de gördüğüm tek manzara var… Dini bütün hırsızlar, sahtekârlar ve onların yanında duranlar ile amelini, dinini pazarlamayan, sadece Allah ile arasında tutan gerçek dürüst Müslümanlar ve onların yanında duranlar… Bu kanaate nereden sahip oldum, tabii ki hayat tecrübelerimden…Yanına gittiğim her dini bütün esnaf ve tüccar; lafın bir yerinde, malını falana nasıl fahiş fiyatla sattığını anlatmasın… Sık sıkta duyarım… Sen çayını iç otur, öğle çıkmak üzere, hemen geliyorum laflarını… Ne Tüccarlar da bilirim ki; beş vakit namaz, oruç hatta Şevval bile tutarlar ama dıştan görenler onları amelsiz zanneder. Tasmalı zevatta damgayı vurur “Bunlar dinsiz” diye… İbadet, hele hele hac, umre bunlar aleni yapılırsa, Allah için olmaktan çıkar, kul için olur… Yaradan hepimizi bu durumlardan korusun…Sonra yüzükten ötesinin hesabı verilmez…

Ekonominin ne halde olduğunu görüyor ve yaşıyorsunuz. Ayrıyeten benim anlatmama gerek yok… 21 yıllık kötü yönetilen, ülkemizi düze çıkartmak yeni hükümetin işini zorlaştırıyor. Tam anlamıyla “Enkaz” devralındığından, düzeltmek için en az 2-3 sene süre vermemiz gerekiyor… İşte Merkez Bankası Başkanı Hafize Kızımız da onu işaret etti. En erken 2025’ten önce enflasyonu önleyemeyeceklerini söyledi… Söylediği bir şey daha var. %18’e çıkarılan faizle, enflasyonun önüne geçilecekmiş… Peki durum buysa, bize yıllarca söylenen “Faiz sebep, enflasyon sonuç” lafı hikaye imiş… Demek ki, ekranlara çıkıp “Bunların kafası basmaz, ben ekonomistim” diyenler doğruyu söylememiş… Tamam bütün bunlara alışığız da, giden yüzlerce milyar doların hesabını kim verecek? Basit bir fabrikanın bile üretim sorumlusu, ufak bir hata yapsa, bedelini öder ve işini kaybeder… Hele hele, tesisin bütün birikimlerini tüketip, eksiye geçirirse, ona hiç bir yerde iş vermezler… Burası nasıl bir ülke ki, bizi batıranı tekrar baş tacı ediyoruz… İşte bu yüzden Sokrates‘e hak veriyorum… Her şeyimizi, sınırsız olarak teslim ettiğimiz kişinin bir tane sebat ettiği fikrini gösterin, dişimi kırayım… Daha yeniler de “Avrupa’da artar, ABD’de artar ama, bizde düşer” dediği faiz, Nass orada yerli yerinde durmasına rağmen iki misline çıktı… “Bu kardeşiniz olduğu sürece” lafını duyduğum an, eyvah az sonra tam tersi olacak, diyorum… Tekrar ediyorum… Bana bir şey gösterin tam tersinin olmadığı bir şey, yahu…

Tamam, tamam gidiyorum. Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz .Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!