Bugün ayın 28’i, Ülke tarihiyle alakalı çok önemli bir gün, sadece çok önemli değil, yol ayrım günü. Atacağınız oylarla, istikametinizi belirleyeceksiniz. Nasıl bir Yurt istediğinizi tescil edeceksiniz. Tam ters tabirle, nasıl olmak istemediğinizi ortaya koyacaksınız… Aman be… Şimdi kalk git, sıraya gir, benim oyum mu kurtaracak gibi bahanelerle nazik poponuzu kımıldatmaktan çekinip, daha sonraları da arkadaş, eş dost toplantılarında nutuklar atmak bazılarınıza daha kolay gelebilir ama siz, siz olun en azından bu sefer sorumlu davranın…Hepinize Merhabalar…
Seçim şablonunu aynen uygulamaya karar verdim. Dün nasihat, bugün nostalji günü. Endemik örneklerle huzurunuzda olmaya çalışacağım.
Büyük ihtimalle, medya sektörüne adım atmama sebep olan olaylarla başlamak istiyorum… Konumuz fotoğrafçılık. Ellerinde telefon her gün onlarca resim çekenler ne demek istediğimi anlamazlar ama okuyunca az çok bilgi sahibi olurlar düşüncesindeyim…
Olayın evveliyatı 1960’lı yıllara kadar uzanıyor. İlk başta gizli saklı, sonra da müsaadeyle kullandığım, rahmetli babama ait körüklü bir fotoğraf makinamız vardı. İşin erbabı bilir. O zamanlar altılık veya sekizlik, siyah beyaz filmler vardı. Vardı ama alıp makinaya takmak her babayiğit in harcı değildi. Hadi ki aldınız, negatifini (Halk arasında Arabı denirdi) elde etmek (banyo yaptırmak) sonra o Arap üzerinden tab olacakları seçmek, hepsi ayrı bir külfetti. Talebeyi bir kenara bırakın, normal insan için bile ağır maliyeti… İşte ben bu şartlarda fotoğrafçılığa başladım. Bayramlar işimi ilerletmenin en uygun zamanlarıydı. Bilhassa anneannem tarafından verilen yüklü harçlıklar çok işe yarardı. Hasılı kelam, bütün ömrümü şekillendirecek iş böyle başladı… Daha sonraları, farklı makinalar ve epey ucuz olan 36 pozluk filmler çıktı… Kodak, Or-Vo, Fuji fiyatlarına göre tercih sebebimiz olurdu. Zamanla işler renkliye döndü. Hayal bile edemeyeceğimiz bir durumdu. Bu seferde tab işi sıkıntı oldu… Başından ve sonundan birer kare çalarak, çektiğiniz 38 pozu bir zarfa koyar Avrupa’ya yollardık. Çoğu zaman ümidimiz kesilmek üzereyken çıkıp gelirlerdi. Resimler; hepsinden bir tane olduğu için, görsel haricinde kimseyle paylaşılamazdı… Gel zaman git zaman, Ankara’da, İzmir Caddesinde Re-Fo diye bir yer açıldı. Artık Avrupa’ya gönderme işinden kurtulmuştuk… Sahiplerinin iyi bir dostu ve müşterisi oldum… Ellerindeki cep telefonu ile her gün yüzlerce resim çekip, icabında bir çırpıda, Kanada’daki akrabasına yollayan kimseler, dediklerinizi pek anlayamazlar, anlatılanlar, abartılı bir masal gibi de gelebilir ama özetlediğimiz bu olayları bizler bire bir yaşadık…
Bu özel günde çok uzatmak niyetinde değilim ama, bana angarya gelen, hiç sevmediğim ama sürekli başıma kalan bir olaydan daha bahsederek bitireceğim…
Burda Model diye bir dergi vardı. Yaşıtım ve benden büyük olan bayanlar hemen hatırladı ama erkeklerin hatırlayacağını sanmam… Peki özümün aşinalığı nerden geliyor, anlatalım… Eskiden hazır giyim yok denecek kadar azdı. Benim annem de herkes gibi, iç çamaşırlarımız dahil olmak üzere her şeyimiz dikerdi. Kazak ve çoraplarımız örülürdü… Elbiselerimiz de dikilirdi… Bayanlar Burda Model dergisinde beğendikleri elbisenin, Patronunu çıkarır, parşömen kağıtlarına bire bir aktarır keser o kâğıdı da kumaş üstüne koyup, kurutulmuş kullanma artığı sabunla çizip, o çizgi rehberli de kesim yaparlardı… Annen bu ameliyenin sadece kesim kısmıyla ilgilenir, diğer işler tarafımca yapılırdı… Beni cezbetmeyen bu iş, büyük evlat olmanın çileleri arasındaydı… Bir de gündelikçi terziler vardı. Memur gibi gelir, akşama kadar ne kadar iş yaparsa yapar giderdi. Bazen annemle birlikte bir günde 2-3 elbise dikebilirlerdi...
Nostalji bölümünü sağ salim bitirdikten sonra, araştırmacı gazeteciliğimizle ilgili bir haberle olayı bağlayalım…
Soğanın uzay yolculuğu serüveniyle alakalı sızan haberler yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor… “Menemen soğansız olur” diyenler derneğinin manipülasyonu sonucu artan fiyatlar yüzünden, soğansız menemen yapanların sayısı %20 artmıştır. “Soğansız menemen olmaz“cılar ise bu durumu kabul edilemez bularak, savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlardır…
Vereceğiniz oylar doğru ve hayırlı olsun. Hepiniz Yaradan’a emanet olun. Hoşça kalınız…