Bugün size, hacmimin müsaade ettiği kadar “Tutam Tutam” Politikasından bahsetmek istiyorum. Bu da nereden çıktı, gene ne cevher yumurtlayacak diyenleriniz mutlaka çıkacaktır ama hele bir yol okuyun da sonra ne derseniz deyiverin… Tutam tutam, baş etmekte zorlanılacak oluşumları etkisiz hale getirme projesidir. Nasıl Milliyetçi kadrolar, her parti içine tutam tutam dağıtılıp, iktidardan uzaklaştırıldıysa, başarılı proje farklı alanlara da kaydırıldı… Anadolu’nun Türksüzleştirilmesi yolunda, gene iş başında hem de azami faydada idi… “Bu Ülke yaşanmaz” sloganlarıyla beslenen sistem, yetişmiş, kaliteli iş gücünü, tutam tutam dışarıya transfer etti. Onların yerine, tutam tutam ülkeye sokulan, Araplar, Afganlar alındı.
İki gün sonra 9 Eylül. 26 Ağustos’ta başlayan, kutsal yürüyüş ve şahlanışın sene-i devriyesi. Yanmış yıkılmış, İzmir’e giren askerlerimiz, dumanı tüten enkazların üzerine, güneş gibi doğdu… Gazi Mustafa Kemal’in, sarı saçları, mavi gözlerinde yoğunlaşan umut, dalga dalga bütün vatana yayıldı. Çalışma, üretim, şevk, doğru yönetim bir araya gelince mevcut mirasyedi iktidarların sata sata bitiremediği değerler, mantar gibi bitti, bütün yurdu sardı, her tarafı kapsadı… Hepinize merhabalar olsun…
Refahın tek adresi üretim, mevcut yönetimce, tıpkı bir BOP projesi Eş başkanının yapacağı gibi adım adım devreye sokuluyor… Çiftçi, kafasına silah dayanmadan daha etkili yollarla üretimden vazgeçmeye yönlendiriliyor… Girdi fiyatları iki misli artarken, taban fiyatlar neredeyse geçen sene seviyelerinde açıklanıyor… İsyan had safhada, dökülmedik ve yakılmadık ürün neredeyse kalmadı. Bütün bu gerçekler boynumuza asılmışken, birileri çıkıp yoksulluğu bitirdik diyebiliyor. Aile Bakanlığının 17 milyon kişiye yardım yapmasının, ücretsiz elektrik, doğalgaz alanların sayısı bile, bu sözleri sarf edenlerin yüzünü kızartmıyor. Debdebe, israf, lale devri figürlerinin had safhaya çıkması bile, sorumluların yalan yanlış suçlamalarını kısıtlamıyor. Hiç sıkılmadan, muhalefet, har vurup harman savurmakla suçlanıyor… Kimse, bunlar nerede yaşıyor, hiç akılları yok mu diye düşünmesin… Akılları, daha doğrusu emir aldıkları üst akıl hepimizin aklından daha üstün… Bir kere, biat ehli %20’lik kesim hemen inanıyor. Yandaş gazeteden başka okumayan, görevli yerel şıhların kontrolündekiler konsolide oluyorlar. Bir sistemin ilk vazifesi, kemik oylarını sabit tutmaktır. Bu da başarıyla uygulanıyor… Sıkıştıkça, bir sonraki çözüme yöneliyorlar… Zamları, Allah yapıyor bunun diğer bir örneği… İslam tabanlı beyinsizlerin bu tuzağa düşmemesi mümkün değil… Gene de düşmediler mi, son noktaya kadar gidiliyor… “Çalıyorlar ama çalışıyorlar…” Birkaç cümleyle anlatabildim herhalde… Bu arada diğer kesimler üzerinde de aklınıza hayalinize gelmeyecek çalışmalar yapılıyor… En son örneklerinden biri NOW Sabah yayınında, çok sevdiğim Ezgi Gezöger vasıtasıyla yapıldı. 29 Ağustos Persembe günü konuk Gaziantep BB Başkanı Fatma Hanım’dı… Öyle konuşmalar oldu ki, sanki Kent Lokantalarını o açmış, fakirin fukaranın anası, vs gibi imajlar oluşturuldu. AKP’nin aydın yüzü, işte bunlar da var, gibi algı operasyonlarıyla düşen ilgi yükseltilmeye çalışıldı. Bu Fatma Hanım’ın son marifeti neydi… 30 Ağustos kutlamalarının yapılacağı ve saygı duruşunda bulunulacak alanı, 40 bin Filistinlinin kanına bulaşmış Haniye fotoğraflarıyla donatması, ATATÜRK’le ilgili bir şey yapmaması oldu… Bunu Truva Atı İsmail iyi beceriyordu ama sayı artacak gibi. Medya patronları aynı zamanda iş adamı da olursa netice de bu olur…
Bugün size, hacmimin müsaade ettiği kadar “Tutam Tutam” Politikasından bahsetmek istiyorum. Bu da nereden çıktı, gene ne cevher yumurtlayacak diyenleriniz mutlaka çıkacaktır ama hele bir yol okuyun da sonra ne derseniz deyiverin… Tutam tutam, baş etmekte zorlanılacak oluşumları etkisiz hale getirme projesidir. Nasıl Milliyetçi kadrolar, her parti içine tutam tutam dağıtılıp, iktidardan uzaklaştırıldıysa, başarılı proje farklı alanlara da kaydırıldı… Anadolu’nun Türksüzleştirilmesi yolunda, gene iş başında hem de azami faydada idi… “Bu Ülke yaşanmaz” sloganlarıyla beslenen sistem, yetişmiş, kaliteli iş gücünü, tutam tutam dışarıya transfer etti. Onların yerine, tutam tutam ülkeye sokulan, Araplar, Afganlar alındı. Artık karşımıza Arap doktorlar çıkabiliyor, Afgan çobanlar olmazsa, hayvancılık biter denebiliyor vs vs. Yakın da hastanelerden randevu alamayanlar, doktor olsun da isterse Arap olsun deme noktasına gelecekler. Zaten istenen de bu. Malum kesim, bizi hemen Arap düşmanı ilan edebilir, ediyor da zaten. Arap = İslam düşüncesiyle kandırılmış kesimlere, ikinci aşamada, bunlar İslam düşmanı, din düşmanı demek çok kolay iş olacak… Biz ve bizim gibi düşünenler, Arap düşmanı değiliz, sadece Arap’ın ne olduğunu biliyoruz… Eğer bize karşı düşmanca davranıp, hasmane davranışlara girerlerse de, hiç ummadıkları kadar düşman oluruz.
Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…
