Türkiye’deki son dönemde yaşanan yangınlar, iktidarın politikaları, sığınmacılar ve siyasi gelişmeler mercek altına alınıyor. Metin, özellikle yangınlarla ilgili resmî açıklamaların yetersizliğini ve eleştirileri vurgularken, sığınmacıların ülke güvenliği ve ekonomisi üzerindeki potansiyel etkilerine dair endişeleri de dile getiriyor. Ayrıca, muhalefetin yolsuzluk iddiaları ve uluslararası arenadaki siyasi duruşlar da yazının temel konularını oluşturuyor.
Hayatınızın evrelerine göre, moral motivasyonları oluşturmak zorundasınız. Konuya dalıp, devamı yarın diyerek sündürmekte istemiyorum. İki örnekle durumu çözelim. Mesela sağlık açısından, otuzlu yaşlarda, iki günün aynı olması, zararda olduğunuzun, yetmişli yıllarda ise durumu muhafaza etmenin kâr olduğunu unutmayın… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Ben, iktidardan özür dilemek zorundayım. Meğerse adamlar (!) doğru söylemiş. Hakikaten yakında PKK’lılar gelip sayaçlarımızı okuyacak. Daha da neler olacak anlatayım. PKK’lılar polis olacak, hâkim savcı olacak…Hepsine af geliyor. AB uyum yasaları çerçevesinde, yerel yönetimlere, kendi kolluk gücünü ve diğer görevlileri oluşturma hakkını veriyor. Yani polisini, bürokratını, hakimini, belediyeler işe alacak. Dağdan inen ve affolan PKK’lılar, gayrı yasal silahlarını bıraktıktan sonra, yasal olanları bellerine takacaklar. Biliyorsunuz, olaylar tam netleşmeden konuya fazla dalmam. Bu yüzden bu kısmı, söyleyeceklerim saklı kalmak şartıyla, şimdilik sonlandırıyorum…
Türkiye geçtiğimiz haftalarda, bir alev kıskacına alındı. Adeta bir alev torba yasasına çevrildi. Alev yumakları torba yasasının içine neler kondu… Maden kanununa rağmen zeytinlerini, ağaçlarını vermeyen köylülerin direnci devre dışı kaldı. Otel-tesis vs gibi yerler yapmak isteyen turizm baronlarının önündeki engeller yok oldu. Dolayısıyla, koruyacak bir şeyi kalmayan halkın direnci de kırılmış oldu… Tarım-Orman Bakamayanının açıklamalarına göre 650 yerde yangın çıkmış… Rüzgârın en kuvvetli olacağı günler tespit edilmiş. Büyük bir organizasyon. Netice, yurdumuz büyük zarar gördü ama bize ne, Londra’da bir sokak daha kapatalım, gerisi vız gelir, tırıs gider. Peki bu işin tetikçileri kimler. Tahminimi yapayım mı? Muhtemelen Ümit Hoca da benzer yaklaşır. Türkiye’de şu an itibariyle, Suriye’li, Afganistan’lı, Afrikalı vs. 15 milyon kaçak, göçmen veya sığınmacı var. Bunların hemen hemen hepsi, eline tutuşturulacak on dolar için, babasını bile yakar... Gelelim, acziyeti mimiklerine yansımış Bakamayanımıza. Bilecik’te yangın esnasında yağmur yağdı diye hemen Allah kitap istismarına başladı. Peki, Yumak geri kalan 649 yangın ne olacak? Aynı mantıkla hareket edecek olursak, bunlar için Allah’ın size vereceği bir destek yok. Yani, uğursuz ve kademsiz bir gürûhsunuz… Bana kalırsa, olayları RT’ye geç haber verdiniz. Yoksa hemen size “Söndürün” talimatını verirdi…
Doğalgaz ihracatçısı olmak bize pek de yaramadı. Belli olmasın diye yazın %25 zam yapıldı, kış geldiğinde ne olur bilinmez. Bana göre “Turpun büyüğü” kombiler yanmaya başlayınca…
Bu CHP’li belediyeler de olmasa, Türkiye’de, yolsuzluk var diyemeyecektik. Bir tane AKP’li belediye veya sistemin, yolsuzluğa karıştığını gördünüz, duydunuz mu? Niye, çünkü onlar Genel Başkan’ları gibi sütten çıkmış ak kaşık. Hepsinin tek mal varlığı, ellerindeki alyans… Yersen…
NATO zirvesini ibretle seyrettiniz. Lahey’de verilen resimleri gördünüz. Trump’la yan yana otururken, RT’nin ağzı kulaklarına varıyordu. Acaba neden? Trump ile “Kanka, seni mal varlıklarını açıklarım diye tehdit etmiştim, şaka yaptım, kızmadın değil mi?” diye bir diyalog mu oldu? Tamam bunu anlamaya gerek yok, zaten muhteremin bir tek alyansı var, bu durumda ne açıklanabilir ki, ama şakanın da bir haddi hududu var. İçerde bir sürü kendini bilmez mebzul miktarda malı garibimin üstüne tapuluyor… Eyyyy Trump, belli çok şakacısın anladık ama, yazdığın o mektubu otelinden de kaldır, herkese sergileme… Bir merak ettiğim konu da “Dua” olayı… Hani RT, Irak’a giren ; milyonlarca kişinin ölmesine sebep olan, kadınlara kızlara tecavüz eden, Türk askerinin kafasına çuval geçiren, Amerikan askerlerinin, sağ salim Ülkelerine dönmeleri için dua etmişti ya… Aynı duayı, İran’a bomba yağdıran Amerikan asker ve uçakları içinde etti mi? Bence etti. Yoksa, Trump bu kadar memnun görünmezdi…
Hazret, Azerbaycan dönüşü, uçakta gene gazetecileri (!!!) topladı. Herhalde bin pişman olmuştur. Hür basının güzide temsilcileri, bir sıkıştırdı, bir sıkıştırdı, sormayın gitsin…Tiyatroyu seyredince, inanın gazeteciliğimden utandım. Mesleki yetersizliğim yüzünden değil, bu kimselerle aynı basın kartını taşımaktan ve de meslektaş olmaktan dolayı ar ettim… Tabi hep utanacak değiliz ya, gururlanacak olaylarda oluyor. Hangi kanal bilmiyorum, zaplarken gözüm takıldı… ABD’nin gizli planı, flaşı altında konuşan zerzevat, pardon zevatları ellerinde çubuk, harita başındayken gördüm… Gel de göğsün kabarmasın. Pentagon’un bile haberinin olmadığı, sadece Trump’un bildiği gizli bir olay ekranlarda değerlendiriliyordu. Demek ki Trump, aklına gelenleri, ilkönce bu muhteremlerle paylaşıyor… Bunu da yersen…
Neyse, her leyleğin ömrü, laklakının da bir sonu vardır. Bizim yazının bugünkü ömrü de bu kadarmış. Hepiniz Allah’ıma emanetsiniz. Hoşça kalın…