Türkiye üzerindeki bu oyunu bozacak tek bir güç kaldı. Zafer Partisi… Pek dillendirmek istemedim. Muhalefet üzerinde tercih ortaya koyma olmasın istedim ama, şu an itibariyle tek ve yegâne seçenek bu kaldı. İnanın başka da tutunacak dalımız yok. Bizden gibi görünüp bizi satanlara ne kadar bel bağlanabileceğini öğrenmiş durumdayız… Olmayacak gibi görünse de bir “Âmin” den ne çıkar… Bütün Türkler bir ordu deme zamanı geldi geçti. Türk Milliyetçilerinin hepsinin aynı noktada toplanması gerekiyor… İlk prova satıcı Sinan’la yapıldı, belli bir başarı elde edildi. İkinci deneme birinciden, üçüncü deneme ikinciden mutlaka daha iyi olacaktır… Vatanını sevenler için tek adres kalmıştır… O’ da bellidir. Zaferlere olan ihtiyacımızı ve susamışlığımızı, ismimizle de tescil etmeliyiz… Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin…
Yazın en zalim günleri sayılan zaman dilimi içindeyiz. Anadolu’da gerçek yaz olarak 15 Temmuz, 15 Ağustos arası kabul edilir. Halkımız böyle uygun görmüş, diyecek lafımız yok ayrıyeten yaşadığımız da o… Madem konu açıldı, sizlerle bir ilmi fantezimi paylaşayım… Sıcağı depolamak mümkün olsa idi, bunu sağlayan devlet hiç kuşkusuz, Dünyanın en zengin devleti olurdu… Düşünebiliyor musunuz, yazın depoladıklarınızla, kışı sımsıcak geçirebileceğinizi. Bu durum, muhtemel olarak Ata sözlerini bile etkileyebilir. Mesela “Sakla sıcağı, kışın ısınırsın” gibi yeni versiyonlar ortaya çıkabilir… Neyse örnekleri daha da çoğaltıp, sinir katsayınızla oynamayayım. Hepinize merhabalar olsun…
Tescilli yüzsüz ve arsızlarımız tam gaz yollarına devam ediyorlar… Kendi hiç bir gayreti olmadığı halde, genç bir siyasetçi ve kurt bir Ülkücüyle kazanılan, ve makûs talihin yenilmesi olarak değerlendirilen İstanbul ve Ankara seçim zaferlerinin moral motivasyonu sıfırın altına indirilmiştir… Böyle bir ortamda, yenilgi manyağı olmuş bir zavallıyla yerel seçimlere gitmek, sadece hamburgercide alınan talimatları yerine getirmekten başka bir işe yaramaz… Tek adam karşıtı tek adam (!) kripto Kemal, içeride çöreklenmiş %20-25 bize yeter, iktidara bulaşmadan, mesuliyet almadan saltanat süreriz düşüncesindeki adamlarıyla (!) yola devam eder. Bizde millet olarak bu yaş baklaların arkasında kendimizi helak ederiz… Çoğumuz bu yüzden dert sahibi olur, bir kısmımızda zindanlarda çürürken, bu efendiler keyfederler… Kripto diyor ki, 25 milyon oyu 35’e çıkartma zarureti var… Behey densiz…Senin oyun 25milyon değil 15-20 milyon… Parti’nin aldığı %25 oyun üzerindeki %22 oy, benim gibi sana inanmak zorunda kalan salakların oyu… Yani cesedi gidip oy verenlerin oyu. Sen 35 milyona çıkarmayı bırak 20 milyonda tut da öp başına koy… Ben ve benim gibi milyonlar bir daha sana asla… Sen ancak geri zekalıları ve etrafındaki menfaat düşkünlerini kandırabilirsin. Anti Kemalist bütün avenelerini, Mustafa Kemal’in askeri olmamakla övünen bütün il, ilçe başkanlarını yanına alarak defolup gitmeden, sana oy verirsek gök girsin kızıl çıksın. Bu memleketi zayıfta olsa şansını denemek isteyerek, ateşe attın. Moral motivasyonumuz dahil her şeyi yerle yeksan eyledin… Sana denecek tek laf kaldı “Defol Git“. Yanına birini daha alabilirsin… Hani bir önceki seçimlerde “Ya babaanne olacağım ya da CB olacağım” diyen ve seçim neticelerini göre, Partisinin altında oy alan, bütün bunlara karşılık pişkin pişkin yerinde oturan, yeni seçimde de perişan olan “Bizim evin kızı” var ya işte onu da al git… Başını önüne eğip özür dileyeceğine, edepsizce bağırıp çağıran, nereye gideceği belli olmayan, başı kesik tavuk gibi kâh oraya kâh buraya savrulan bu şaşkın ancak senin yanına yakışır. İkiniz birden gitmeden, Ülke rahat etmez… Ben lafı özetleyeceğim… Bir defol Kemal’e, bir defol Meral’e…Sizler giderseniz esas büyük belayı yollayabiliriz, yoksa nafile…
Şimdi gelelim esas mühim meseleye… Geçim seçim vs. hallolur ama, değişen Anayasa’yı eski haline getirmek çok zordur. Herkes para pulla meşgulken, dipten büyük bir dalga geliyor… Anayasa oylaması yani referandum… Hani sazda, solodan önce, yol gösterme diye bir şey vardır ya işte bu Kripto Kemal onu da sağladı. Güya, bas örtüsü kanunu getirelim diye ortaya çıktı, çok milimetrik bir kasis yaptı. RTE, aldı pası, topu da filelere bırakmak üzere… Bu ajan Kriptoya sormak lazım. Niye, sağıla sağıla sütü tükenen olayı tekrar gündeme taşıdın ve iktidara bir daha istismar kapılarını sonuna kadar açtın? Şimdi ne yapacak merak ediyorum. RTE, bu işlerin kurnazı. Malûm madde yanına birçok şey daha katarak referanduma gidecek... Dersimli ne yapacak? Hayır diyecek… Yerel seçimler öncesi veya birlikte bu durum ona ve millete nelere mal olacak? Bir hezimete daha… Şimdi herkes aklını başına alsın, RTE ve Kripto ikilisinin memleketi nereye götürmek istediğini anlasın… Türkiye üzerindeki bu oyunu bozacak tek bir güç kaldı. Zafer Partisi… Pek dillendirmek istemedim. Muhalefet üzerinde tercih ortaya koyma olmasın istedim ama, şu an itibariyle tek ve yegâne seçenek bu kaldı. İnanın başka da tutunacak dalımız yok. Bizden gibi görünüp bizi satanlara ne kadar bel bağlanabileceğini öğrenmiş durumdayız… Olmayacak gibi görünse de bir “Âmin” den ne çıkar… Bütün Türkler bir ordu deme zamanı geldi geçti. Türk Milliyetçilerinin hepsinin aynı noktada toplanması gerekiyor… İlk prova satıcı Sinan’la yapıldı, belli bir başarı elde edildi. İkinci deneme birinciden, üçüncü deneme ikinciden mutlaka daha iyi olacaktır… Vatanını sevenler için tek adres kalmıştır… O’ da bellidir. Zaferlere olan ihtiyacımızı ve susamışlığımızı, ismimizle de tescil etmeliyiz… Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin…
Hepiniz Allah’ a emanet olun. Hoşça kalınız…