Türkiye Cumhurbaşkanı, Arapça yazıyla herhangi bir mesaj yayınlayamaz. Bu ülkenin resmi dili Türkçedir. Bana bir tane örnek gösterin… Hangi Ülke, hangi Arap monarşisi, örneğin 50 bin kişinin öldüğü Maraş merkezli depremler de bize Türkçe mesaj yolladı. Bizler niye, sırnaşık kediler gibi olduk.
Önünüze bir yemek gelir, açsınızdır, tadına tuzuna bakmadan yersiniz, çok güzeldir afiyetle yersiniz; pek hoşunuza gitmez ama biraz alırsınız, çok güzeldir ama, siz toksunuzdur, iltifat etmezsiniz… İşte bizlerin, yani topluma sorumluluğu olan basın mensuplarının yapmak istedikleri yukardaki şeylerdir. Soframızdan bir tutam mı, çok tutam mı, yok tutam mı almak sizlerin taktiridir ve de elinizdedir. Bu yüzden yazılarımı, empoze mantığıyla yazmıyorum, sadece elimden geldiği kadar, bilgilendirme yapmaya çalışıyorum. Herkes benim fikirlerine gelirse, tabii ki memnun olurum ama böyle bir niyetim, sizlerin de böyle bir mecburiyeti yok… Hepinize merhabalar değerli dostlarım, değerli okurlarım…
Bugün, çok değerli damadımızın ürettiği, ama müttefikimiz ABD tarafından Suriye’de düşürülen SİHA‘yla ilgili yazarak başlamak istiyorum. Ümit Hoca’nın sorularına herhangi bir cevap verilmediğini de göz önüne alırsak, ben de beyhude bir çabanın içine girmiş olduğumu anlamak durumundayım ama gene de sormak, merak ettiklerimi, araştırma, basın içgüdümü çalıştırmak mecburiyetindeyim. Gerçi başa ne gelirse meraktan gelir, böyle bir durumda var…
- Sınırın her iki tarafında 5+5 km. uçuşa yasak bölge var mı?
- Bizim İHA’mız hangi havaalanından kalkan ABD, F-16’sı tarafından düşürüldü, bu radar kayıtlarında mevcuttur?
- Böyle durumlarda ilgili hükümetler birbirine haber verir, ikaz eder. Yapıldı mı?
- ABD açıklayana kadar niye SİHA’nın bizim olmadığı haberleri servis edildi?
- Uluslararası sistemlerde, not etmek diye olay yoktur. Diplomasi de “Nota vermek” diye bir sistem işler. “Müzik notası” dahil herhangi bir durum devreye sokulmuş mudur?
- SİHA’yı biz sahiplenmeyince, ABD buna sarılacağına, niye her şeyi açık etti?
- Bize verilen, “PKK’nın gözü kara müttefikiyiz, karşınızda bizi bulursunuz” mesajı iyi değerlendirildi mi?
- Uluslararası diplomasinin, en başta gelen karşılığı “Mütekabiliyet” sistemi ne zaman devreye girecektir?
- Ülkemizdeki dost (!!!) ve müttefik (!!!) ABD üslerinin faaliyetleri değerlendiriliyor mu. En azından herhangi bir kısıtlama söz konusu mu?
Daha çok uzar da şimdilik bu kadar soralım… Gazze olaylarının yarattığı, gündemin arkasına sığınıp, bizi esas ilgilendiren konuları unutturmaktan vazgeçilmelidir. Buna iç siyaset ve ekonomik olaylarda dahildir.
Bu CB Yardımcıları sanki özel bir imtihanla seçiliyor. Gelen neredeyse, Yimpaş Fatihi Fuat’ı aratmak üzere… RTE çıkıp, enflasyon için 2024’ü işaret ederken, hazret sanki yalanlarcasına 2026’yı gösteriyor. Hoş şimdiye kadar çıkan ve de hayata geçen hiçbir tahmin olmadığından, hepsini boş ve lüzumsuz laflar tarafına alabilirsiniz… Bu arada çok üzüldüğüm bir olaydan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Türkiye Cumhurbaşkanı, Arapça yazıyla herhangi bir mesaj yayınlayamaz. Bu ülkenin resmi dili Türkçedir. Bana bir tane örnek gösterin… Hangi Ülke, hangi Arap monarşisi, örneğin 50 bin kişinin öldüğü Maraş merkezli depremler de bize Türkçe mesaj yolladı. Bizler niye, sırnaşık kediler gibi olduk. Türk sevmez Osmanlı’nın, fikirlerini hortlatmak isteyenler mi var…
Bu memlekete, 30-40-50 yıl hizmet etmiş, son günlerini de huzur içinde, lokma hesabı yapmadan geçirmeye çalışan insanlarımıza yapılan zulümlerin ardı arkası kesilmiyor. Şimdide, kanuni hakları olmasına rağmen, halk otobüslerinden, yaka paça aşağı atılıyorlar. Bu onur kırıcı durumun olacağını yıllar önce yazmış adeta da yalvarmıştık. Ne olur istismar etmeyin, bedava diye, yağma yaklaşımı sergilemeyin demiştik ama, dinleyen kim? İşte geldik korkulan noktaya. Her konuda aslan kesilen ve kanunlara dayalı kamu düzenini devamla mükellef Hükümet ne yapıyor? Sadece sessizliğini muhafaza ediyor ve işi belediyelerin sırtına yıkmaya uğraşıyor. Sayın yerel yönetimler, belediye – otobüsçüler – halk sistemine girip, antipatik duruma gelmeyin. Seçimler öncesi, bilinçli olarak oluşturulan tezgâha düşmeyin… Bana kalırsa her durağa yazılar yazın. Çözümün ve çarenin Hükümet’te olduğunu söyleyin, aradan çıkın.
“Çekti gitti kurtulduk” diyenler bir kenara, diğerlerine sesleniyorum. Bir hafta, hatta altı gün ne ki göz açıp kapayan kadar geçer… Hepiniz, Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…