Artık beka sorunu haline geldi. Çok öncelerden gelmişti ama kafamızı kuma gömdüğümüz için, itiraf edemedik. Türk Tarımını bitirme, yok etme projesi tam gaz. Son nokta uzağımızda değil, artık çok yakınlarımızda. İşte o zaman TBMM de, “Kuru ekmek yiyorlarsa, aç değillerdir” noktasına fiilen gelmiş olacağız… İktidarın aldığı talimatlarla bizleri getirdiği nokta ortada. Peki muhalefet ne yapıyor? Belediyelerin büyük kısmını elinde bulunduran ve de kendilerini “Halkçı Belediyeler” diye tanımlayanlar ne yapıyor? Artık lafımı frenlemeyeceğim… Başta İmamoğlu, Yavaş ve diğerleri, tanzim gücünüzü niye kullanmıyorsunuz? Yoksa siz de mi oyunun içindesiniz?
Yanımdan iki kişi geçtiler. Cinsiyetlerini hatırlamıyorum. Aklımda kalan tek cümle beni derin düşüncelere sevk etti. Birisi diğerine “Hep tekrar, hep tekrar” diyordu… Hayat zaten aynı şeylerin sürekli, hatta milyonlarca defa tekrarlanması değil mi? Günde binlerce defa, nefes alma tekrarını yapmasak, hayatta kalabilir miyiz? Her akşam, her öğlen yiyoruz. Her gün uyanıyoruz. Bu tekrarlar olmadan yaşayabilir miyiz? Biz, bütün bunları unutup, bazen istek dışı günde iki kere yaptığımız tekrarlardan şikâyet eder hale geldik… Hepinize merhabalar olsun…
Artık beka sorunu haline geldi. Çok öncelerden gelmişti ama kafamızı kuma gömdüğümüz için, itiraf edemedik. Türk Tarımını bitirme, yok etme projesi tam gaz. Son nokta uzağımızda değil, artık çok yakınlarımızda. İşte o zaman TBMM de, “Kuru ekmek yiyorlarsa, aç değillerdir” noktasına fiilen gelmiş olacağız… İktidarın aldığı talimatlarla bizleri getirdiği nokta ortada. Peki muhalefet ne yapıyor? Belediyelerin büyük kısmını elinde bulunduran ve de kendilerini “Halkçı Belediyeler” diye tanımlayanlar ne yapıyor? Artık lafımı frenlemeyeceğim… Başta İmamoğlu, Yavaş ve diğerleri, tanzim gücünüzü niye kullanmıyorsunuz? Yoksa siz de mi oyunun içindesiniz? Köylü, karpuzu, kavunu bedava dağıtıyor. Fıstığı yola döküyor. Artistliği bırakın, müdahale edin. Kamyonları yığın üreticinin malını fiyatından alın, getirip vatandaşa ucuza satın… Mesela, domatesi tarlada iki liraya satamıyoruz, diyor vatandaş. Bunu bilen tüccar, bir liraya Elli kuruşa olmak için ağırdan alıyor. Onlar için vatandaş almış alamamış önemli değil. Nasıl fahiş kar ederim onu kolluyor…Hatırlayın. Limon ağacında elli kuruşa alıcı bulamamıştı. Onu daha ucuza kim topladı, şimdi de kim 80-100 liraya satıyor? İmamoğlu, Yavaş, git iki değil üç liraya, üreticiden al getir, 5-6 liraya sat, herkes bayram etsin… Bunun harici, işbirlikçisiniz. Yok öyle taşsız tarla. İş yapın iş… Manevi değerleri ağır basan, ilan ediyor. Halkta gelip tarladan istediği kadarını bedava alıp gidiyor. Traktörle gelen var. İstismarı seven bir milletiz. Bu mal gene fakirin fukaranın eline geçmez. Geçen gün, İstanbul’da da kilosunu 10-15 liraya, tanesini 60-70 liraya zor aldığımız kavunları, dökülmüş, hayvanlar yerken seyrettik… Bu yüzden, belediyeler, derhal harekete geçin, zarar söz konusu değil, kazan kazan sistemini cari hale getirin. Halkçı belediyeciliğin gereği budur… Bazı, halkçı belediyelerin halkçılığını da seveyim… Geçen günler de Muğla terminalinin tuvaletine girerken, dikkatimi çekti. Dört kişilik bir aile kapı başında konuşuyordu. Baba, “oğlum eve kadar idare etmez mi?” diyor, oğlan, “altıma yapacağım” diyordu. Kız da geri kalmadı, o da sıkıştığını söyledi… İzbe, pek de hijyenik olmayan WC fiyatı, onbeş lira… Hesap edin dört kişi girseler 60 TL. Bu pahalılıkta bir kilo kuru fasulye fiyatı, iki gün karın doyurur… Eyyy halkçı Muğla Büyükşehir Belediyesi, oradan para kazansan ne kazanmasan ne? Yemişim senin halkçılığını… Su içiyorsun beş lira, çıkarmaya kalkarsan onbeş lira… Nasıl bir soygun düzeni, gelmesi muhtemel olanlarda böyle yaparsa, ne için umutlanacağız? Ülkemizde, ceza hemen, mükafat çok zor, hatta hiç uygulanmaz… 2500 canlı yayın yapan ve yöneten kişi olarak söylüyorum… Hatları kitlenen 2499 yayın yap kimse “Sağol” bile demez. Bir tanesinde hata yap, bütün sistem üzerine çöker… Bu yüzden, makbul uygulamaları da, sayfama taşımak durumundayım… Geçtiğimiz ay, Mustafa Kemal Paşa ve Karacabey’de karpuz tarlada kaldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi hepsini getirip, halka ücretsiz dağıttı. Allah, ondan ve onun gibilerden razı olsun…
Derimizin, eşek derisinden kalın hale geldiğini, kesinlikle söyleyebiliriz… Yüzümüz de köseleden beter oldu… Yazdıklarımızın onda biri, herhangi bir Afrika ülkesinde bile olsa, insanlar, dikkat edin insanlar, diyorum, anında istifa edip Hassseki olurlar… Yahu, bu kadar yüzsüz ve arsız bir araya nasıl geldi? Aranan birkaç Suriyelinin, ikamet adresi, İçişleri Bakamayanının konutu çıkıyor… Bir önceki mevkidaşının pisliklerini hala temizleyemeyen, Yerli ve Milli kaya ise, bunun üzerine açıklama yapıyor. Tam şecaat edercesine… Diyor ki, 729 bin Suriyeli kayıp… Bunu içişleri bakamayanı diyor, ben değil…
Bir “Demiştik” le bitirelim. Dilan Polat‘ın süreci ve oluşturulan mizansenleri tamamlandı. Ve kızımız serbest. Hepsini yazmıştık… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…