%30’luk kısmı İmam Hatip Liselerinde Askerlik dersi pekiyi olanlar arasından mülakatla… %30’luk kısmı, Menzil, İsmail Ağa, Işık gibi oluşumların, mücahitliğe yatkın müritleri arasından, nazarı incelemeyle… %30’u SADAT gibi sistemlerden devşirilerek… kalan %10’u da TBMM tarafında önerilen kişilerden olması uygun olur düşüncesindeyim… Mevcut olanlara da sakın dokunmayın. Ne malûm, yarın CHP’nin teğmeni gibi hepsi doğru yolu (!) bulabilirler.
Hiç yazmak istemediğim, hiç olmasını da istemediğim olaylardan dolayı karşınıza gelme ve içimi dökme ihtiyacım oluştu. Hepinize merhabalar olsun
Türkiye’nin gündemini meşgul eden, adeta gündeme çöken veya çökertilen birkaç konuyu konuşmak istiyorum. Sıra dışı günde bu yazıyı kaleme almamın, ilave baskı yapmamın sebebi bu…
Çok sıradan ama göğsümüzü kabartan bu olay, yani teğmenlerimizin yemini nasıl malûm hale geldi, inceleyelim.
30 Ağustos diploma töreni, Ülke tarihine damgasını vurdu. Üç tane pırıl pırıl, Anadolu’nun bağrından kopup gelen genç kızımız, bir ilki başardı. Üçü de birinci oldu. Kara-Hava- Deniz Kuvvetleri Komutanlıklarına bağlı üç birinci kızımız sayesinde, Bayan Genelkurmay Başkanımız olur mu söylemleri dile gelmeye başladı. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türkiye’sinde nasıl, Avrupalı kadınlardan daha önce seçme ve seçilme hakkı elde edildiyse, gene onun ocağından, onun manevi önderliğiyle üç tane birinci kızımız mezun olup, yıldızlarını takarak dünyaya örnek oldular…
Fetoş müridi yaş baklaların, Ordu’yu ele geçirme, soruları çalma, ve de sonunda bu millete namlu doğrultmalarının ardından, yeni mezun teğmenlerimizin, malûm davranışları, tam yüreğimize su serpmişti ki, BOP Eşbaşkanı’nın devreye girmesiyle altüst olduk.
Her şey yolunda gider iken, bütün parti sözcüleri ılımlı ve olumlu mesajlar verirken, Eşbaşkan’ın, kendi ordusu, imamlar bölgesinde yaptığı konuşma gündeme meteor gibi düştü… Peki sekiz gün aradan sonra, eskilerin tabiriyle, jeton niye bu kadar geç düştü? Temmuz, Ağustos bereketi, bolluğu, ekonomiyi düzeltmeye yetmedi. Göstergeler, yapılan revizyonları da dinlemeyecek seyir sinyalleri veriyor. Normal şartlarda, bu durumlarda, yani çağdaş demokrasilerde, hükümet erken seçim kararı alarak derhal çekilir. Gel gör ki, elimizde iki ucu pis değnek var. İktidardan düşüldüğünde, menfaat şebekelerinin yanımızdan uzaklaşacağı hatta bütün kirli çamaşırların ortaya döküleceği biliniyor… 17-25’te olduğu gibi bir tane değil, binlerce Şehircilik Bakanının çıkacağı biliniyor, en azından tahmin ediliyor. Bu durumda fonda ki türkü “Gitmek mi zor, kalmak mı zor” Sağlık sistemi çökük. Doktora ulaşmak ancak tesadüfler sayesinde oluyor… Adalet’i zaten görüyorsunuz. Dilruba içerde, Dilan dışarda başkada örneğe gerek yok… Çiftçi, ürün dökmekten bitap düştü… İşçi, emekli vs ortada. Felaketin adı, Hükümet… Bu durumda, en ufak fırsatta, gündem saptırmak ve toparlanmaya çalışmak gerekli. Promterden okumaktan başka kapasitesi olmayanın, imdadına üst akıl yetişti diye düşünüyorum… Ne yapıyorsun, böyle fırsat tepilir mi, hemen değerlendir dendi… İşte sekiz gün sonrasının hikayesi bu olsa gerek… Burada konuşulanları, normal bir vatandaş söylese, anında içerde… Ama RTE, soruşturmayı etkileyecek biçimde ve sonucunu bilir gibi konuşuyor… Bunları atacağız diyor…Ordu’da yerleri yok diyor… Daha ne desin…
Bana kalırsa, bu standart rituelin sonucunda, fırsat bu kadarla kalmayarak, daha köklü değişikliklerle değerlendirilmeli…
- Harbiye, Milli Savunma Üniversitesi olduydu, şimdi tamamen lağvedilmeli.
- Ordunun subay ihtiyacının karşılanması, belli esaslara bağlanmalı.
- TRT, Anayasa Mahkemesi yönetim kurulu ve üyeliklerinde olduğu gibi, çeşitli meslek gruplarından istifade edilmelidir.
- Mesela : %30’luk kısmı İmam Hatip Liselerinde Askerlik dersi pekiyi olanlar arasından mülakatla… %30’luk kısmı, Menzil, İsmail Ağa, Işık gibi oluşumların, mücahitliğe yatkın müritleri arasından, nazarı incelemeyle… %30’u SADAT gibi sistemlerden devşirilerek… kalan %10’u da TBMM tarafında önerilen kişilerden olması uygun olur düşüncesindeyim… Mevcut olanlara da sakın dokunmayın. Ne malûm, yarın CHP’nin teğmeni gibi hepsi doğru yolu (!) bulabilirler.
İşin bu kısmını da hallettikten sonra gelelim iç cephedeki duruma… Bu ülkede Atatürkçü Düsünce Derneği diye bir kuruluş var… Çağdaş Yaşamı Geliştirme vs vs gibi birçok sivil toplum kuruluşu var. Bunların, olaya partiler üstü yaklaşarak, müdahale etmeleri, gerekirse, büyük mitingler düzenlemesi gerekir… Herhangi ses çıkmaz ise ki, sanmıyorum, ATATÜRK’ün Partisi devreye girerek, ülkeyi ayağa kaldırmasını bekleriz…
İlave baskı yazısının sonuna geldiğimde, bu işin mimarı, Ermeni içinde herkesin bir avuç kına tedarik etmesini, bir köşede hazır tutmasını tavsiye ederim. Hepiniz Allah’a emanet olun Hoşça kalınız…
