İzmir’de, Manisa’da, Bodrum’da vs vs yerlerde, tarihte, hiç bir Kürdün olmadığı yerlerde, ihanet manyağı olmuş, partililerin (Teröristlerin) toplantılarına katılan; burnun neresi desen kulağını gösteren ama elleri ve parmaklarıyla “Zafer” işareti yapan o şalvarlılar, kadınlar, adamlar ya yola gelecekler ya da ait oldukları yere gidecekler, gitmeliler… Sen kimsin ki, özerklik istiyorsun? Anayasa’yı değiştirelim diyorsun meseleyi konuşalım diyorsun, kimsiniz sizler? Bu Ülke, bu toprakları, Bizans’tan, Araplardan, Rumlardan, Cenevizlilerden vs. aldı. Bir karış toprağımız, Kürtlerden elimize geçmedi. Ne bir Kürt Devlet’ini yıktık ne de ilhak ettik. Neyi talep ediyorsunuz?
Dönüşü olmayan yolun bir kilometre taşını daha geride bıraktık… Son yirmi yıldır, her sene dediklerimizi tekrarlıyoruz, “Bu yıl İnşallah daha güzel olur” diye… Hani bir laf vardır. “Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan bellidir” derler ya, bu kıstasa göre 2024’ten ne beklememiz gerekir? Hepinize merhabalar olsun…
En kolay çekilen ağrı, başkalarının çektiğidir… Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar gibi Atasözü yumaklarından çıkan netice, ateşin düştüğü yeri yakmasıdır… O yerler tarumar oldu, yandı köz oldu, hem de ne köz. Tükenmez köz… Milletin od düşmeyen kaç hanesi kaldı? Bu daha ne kadar devam edecek? Bu sorulara verilecek cevap yok. Çünkü bu zihniyetle umulan bir son da yok. Beklentimiz bile yok. İktidar ve liyakatsiz sistemleri daha nice ocaklara kor düşürecek kabiliyette. Sadece içerideki kabadayılığın dışarıda hiçbir karşılığı yok… Bir küçücük İsrail’i görüyorsunuz. Gazze şeridinde iki milyon insanı hallaç pamuğu gibi attı. Kendi menfaati için, bebek, çocuk, kadın dinlemiyor. İnsanı yaklaşımları bir kenara bırakırsak, menfaatleri için gözü hiçbir şey görmüyor. Biz niye bu kadar zavallıyız? Mahdut bir bölgedeki, sıkıntıyı niye onlarca yıldır çözemiyoruz… “Bitti, can çekişiyor, dağılmak üzereler” laflarından artık gına geldi… Kimsenin ayakkabı numarasıyla da alakalı değiliz. Azıcık, İsrail gibi olun. Hiç kimseyi umursamadan bir kerede işi bitirin, ne kadar ağlayacaksak ağlayalım ama bir daha olmasın… Bütün bu olaylar olurken, CHP ve DEM arasındaki diyaloğun ivedi olarak kesilmesi gerekir… Yoksa toy siyasetçimizin, memleketi Manisa’da başına gelenlerin daha şiddetlisi tekrarlanabilir… Batsın, onlardan gelecek rey… Olmaz olsun aldıkları destek. Artık inanmıyorum. Seçmen ne yapsın, eli mahkûm, akşam olunca eşkıya ortaya çıkıyor gibi laflar, kırsal için geçerli olabilir ama Ankara, İstanbul, İzmir için ne mazeret bulacaksınız… Buralarda, hür iradeniz kimsenin ipoteğinde değildir. Eğer destek veriyorsanız, sizde teröristsiniz demektir… Bir lafım da DEM’e… Tehditlerle, bu Millet’in ayranını kabartmaya, sabırları zorlamaya kalkmayın. Eş başkan görünümlü, iki anarşist, yaş bakla. Köpeksiz köy buldunuz, değneksiz dolaşıyorsunuz. Hepinizin ortaya çıkması bekleniyor olabilir. Her şeyin bir sınırı vardır, sabrı daha fazla test etmeyin… Bakarsınız, münferit olaylar birdenbire toplu olaylara dönebilir. Bizim için iyi olmaz ama bu sizin için hiç iyi olmaz… Bakırhan mı, teneke han mı ne zıkkımsa biri, çıkıp, Trabzon’a kadar tehdit ediyor. Kimsenin umurunda değil… Bir gün içinde, fezlekenin hazırlanıp, oylanıp, tutuklanması gerekir… Yahu, Demirtaş, bunların yanında melek kaldı. Ona bu muameleyi, reva görenlerin, bunlara ne yapacağını göreceğiz… Eyyy CHP, pek de yabancı olmayan bir ifade değil mi… Derhal ilişkileri dondurmayı falan düşünmeden, hemen bitirin… Tek şart olabilir… Çıkıp, olanları lanetlemeleri ve de teröre karşı olma açıklamaları… Bu eyyy de devleti yönettiğini zanneden gafillere… “Kanları yerde kalmadı, tespit edilen şu kadar yer imha edildi” gibi laflara artık karnımız tok… Yanılmıyorsam, Şair Nedim’in dizeleri… “Bu Şehr-i Stanbul ki bi mislü bahadır… Bir sengine yekpare, Acem mülkü fedadır...” Anlatılmak istememin fevkinde olaylar şehitlerimiz içinde geçerlidir… Bu vatan evlatları ki bi mislü bahadır… Bir saç teline, bütün PKK fedadır… Bu yüzden onların kanlarının, eşdeğeri yoktur. Kalkıp da abuk sabuk laflarla milletin gazını almaya uğraşmayın… Gazete kupürlerini toplasanız, şu ana kadar, belki de onbin hedef yerle bir edilmiş, PKK’nın sayısından fazla da leş oluşmuştur ama, durum ortada… Tokuz kardeşim, tokuz, bu laflardan gına geldi. Tek ve bitirici eylem bekliyoruz… Herhangi bir baskı olmadan teröre verdiği oylarla destek olan seçmenin yeri de kuzey Irak, bölgesel yönetimidir… Tarihte olduğu gibi mübadele yoluyla durum çözülür. Türkmenler buraya, Kürtler oraya… O eskidendi diyenlere de Bulgaristan’daki Jirkov dönemini hatırlatırım. Uzak değil, trenlere doldurulup yollanan Türklerin nefesleri henüz soğumadı. Sade vatandaş ayağına yatarak, ne günahımız var diyenlere, o zaman baskı yapın, oy vermeyin, en azından oy verdiklerinize terörü kınatın, demek durumundayız… Ben terörü de desteklerim, bu ülkenin kaymağını da yerim, en güzel yerleri de işgal ederim… Öyle bir zihniyet ve de buna müsaade edecek bir sistem dünya üzerinde yok… Hala birbirimiz için canlarımızı ortaya koyabileceğimiz, çok değerli ve bu vatanın sahibi Kürt kardeşlerimi, kankalarımı tenzih ederim… İzmir’de, Manisa’da, Bodrum’da vs vs yerlerde, tarihte, hiç bir Kürdün olmadığı yerlerde, ihanet manyağı olmuş, partililerin (Teröristlerin) toplantılarına katılan; burnun neresi desen kulağını gösteren ama elleri ve parmaklarıyla “Zafer” işareti yapan o şalvarlılar, kadınlar, adamlar ya yola gelecekler ya da ait oldukları yere gidecekler, gitmeliler… Sen kimsin ki, özerklik istiyorsun? Anayasa’yı değiştirelim diyorsun meseleyi konuşalım diyorsun, kimsiniz sizler? Bu Ülke, bu toprakları, Bizans’tan, Araplardan, Rumlardan, Cenevizlilerden vs. aldı. Bir karış toprağımız, Kürtlerden elimize geçmedi. Ne bir Kürt Devlet’ini yıktık ne de ilhak ettik. Neyi talep ediyorsunuz?
Yılbaşı üzeri konuyu erteledim. On iki şehidimizin acısı halâ yüreğimi dağlıyor… Yarın da olaya başka bir boyutuyla bakacağım. Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…