Atalar ne demiş “Sırça köşkte oturanlar, komşusuna taş atmasın”. Ben bu lafa ufak bir ilave yapacağım… “Sırça köşkler Mahallesi’nde oturan kimseler, birbirine taş atmasın” Atarsa ne olur, yüzükler, dosyalar, azdan az çoktan çok, lafları havada uçuşur, sonunda her şey eskiye döner ama “Biz bu haltı niye yedik” denir.
İnsanın yapmak istedikleri, yaptıkları, bir de yapamadıkları vardır… Cenab-ı Allah, iyilik yapmak isteyen ama elinde olmayan bir sebepten yapamayana bir sevap, yapabilene ise daha fazlasını yazar. Bunu biliyoruz. O zaman gündelik hayatımızı da bu minval üzre gerçekleştirmemiz gerekmez mi? Gücümüz olmasa da hep iyi şeyler düşünelim, balık bilmezse Halik bilir… Hepinize merhabalar can dostlar…
Yılbaşı, sebebini anlatsak bile, “Bağ-Kur ve SSK emeklileri, niye memur emeklilerinden az alıyor” diye ortalığı yıkan kıt beyinliler bu Temmuz’da sus pus… Şu an %19 zam alan memur emeklilerini de %25 zam alan diğerlerine eşitleyin diyeni duydunuz mu? Aynı cahillik, vurdumduymazlık, lakaytlık diğer konularda da tam gaz. Aklı pek bir şeye ermeyen sadece, kanal kanal gezerek cep dolduran, oturduğu yerden ahkam kesen, hedef kitlesine şirin görünmeye çalışan zevat mı, zerzevat mı oldukları belli olmayanlar, Aleattin Cakıcı ve MHP üzerinden ÖSO düşmanlığına soyundu. ÖSO komutanları diye başlık attılar… Ey beyin fukaraları, onlar Türkmen komutanlardı. Acaba bu zerzavatın hangisi Bayır – Bucak’ın ne olduğunu bilir? Onlar, Esat’a karşı savaşan, özbeöz, bizim Suriye’deki kardeşlerimizdir. Sakın başka gürûhla karıştırmayın… Gelelim Afgan meselesine. Daha önce yazdığımı sanıyorum. Yazdıysam da hatırlatma olsun. Afganistan’ın %50’si Peştunlardan, diğer yarısı Türklerden oluşur. Türkler, Özbekler, Türkmenler ve de Hazaralar olmak üzere üç parçadır. Türkmenlerin Lideri Abdülkerim Mahdum ve Özbeklerin Lideri General Reşit Dostum bire bir görüştüğüm ve de programlarıma çağırdığım kimselerdi. Dış mihrakların dolduruşu ve iftiraları yüzünden Özbek – Türkmen savaşı yıllarca sürdü… Bu işin her daim, bir tarafında oldum. İsteyenlere telefonla bilgi veririm, şu anki konumuz o değil… Türkmenlerin bir kısmı Tokat – Yesilyurt’a, Özbeklerin bir kısmı da Hatay – Ovakent’e yerleştirildi. Hepsinin başımız üstünde yerleri vardır… Bu kardeşlerimiz, hala bir diğer vatanları olan Türkiye’ye gelmeye devam etmekteler. Hoş gelirler, sefa getirirler. Bunları sakın ABD için savaşan, daha sonra işgalciler geri çekildikten sonra, ülkelerinden kaçan satılmışlarla bir tutmayın… Ben hiçbir Türk’ün topraklarını terk etmesini uygun bulmuyorum ama zaruret oluşmuşsa, baş köşemizde olurlar… Bunlardan birinin etek tıraşı artığı, On milyon baldırı çıplak bedeviye denktir… Karısı veya kocası Arap olanlar farklı düşünebilir ama ben böyle düşünüyorum.
Dönelim içeriye. Hepinizin, gelmiş geçmiş en soylu bakan olduğundan en ufak şek ve şüphesi olmayan Süleyman‘a… Bu zat, geçenlerde bir dizi şov sergiledi. Zırhlı aracını attı., dokunulmazlığının kalkmasını istedi vs. En sonunda “Azdan az gider, Çoktan çok gider” gibi bir laf yumurtladı ve de neticeyi aldı, Cumhurbaşkanı ile görüştü… Acaba, sizlerde bir çağrışım yaptı mı? Trump da buna benzer tehditler etmişti. “Açıklarım” demişti… Bir aralar, İ. Melih de aday gösterilmeyince, bazı kasetlerin varlık söylentileri ayyuka çıkmıştı, sonra da aylar sonra adaylığı açıklanmıştı, hatırladınız mı? DB’nin elinde dosyalar, “Bana Allah yeter” yazan yüzüklü resimleri sonrası, bazı mahkeme gidişatları nasıl değişti? Bu ve buna benzer olayları şöylece zihninizden bir geçiriverin, aynı noktada buluşacağız… Atalar ne demiş “Sırça köşkte oturanlar, komşusuna taş atmasın“. Ben bu lafa ufak bir ilave yapacağım… “Sırça köşkler Mahallesi’nde oturan kimseler, birbirine taş atmasın” Atarsa ne olur, yüzükler, dosyalar, azdan az çoktan çok, lafları havada uçuşur, sonunda her şey eskiye döner ama “Biz bu haltı niye yedik” denir. Ey benim aklı kıt zavallı halkım. Bütün bunlar, sırf sana hizmet aşkıyla yanıp tutuşan kimselerin rekabetinden kaynaklanan durumlar değil… Sen sakın kendini, nimetten falan sayma. Bunların yanında en ufak bir değerin yok. Senin yegâne görevin “Ama bunlar Müslüman” diyerek gidip oyunu vermekten ibaret… Eeee bunlarda altında kalmazlar, sırf hizmet olsun diye, ellerindeki tek değerleri olan yüzüklerini de riske atarlar… Bu kadar komik bir fıkra anlattığımı hatırlamıyorum da niye gülmüyorsunuz? Katıla katıla gülmeniz lazım, ağlanacak halinize…
Az daha unutuyordum. Geçen hafta, “Bozkurt” ile ilgili yazdıklarım, Facebook tarafından kışkırtıcı bulunarak, paylaşımdan kaldırılmış. Zaten kimlerin aynı safta olduklarını ve olabileceklerini yazmıştım…Kim ürürse ürüsün, ben yoluma devam edeceğim… Bu Ülke Türklerin Ülkesi. Adı da Türkiye Cumhuriyeti. Rahatsız olanlar, çeker gider, hiç umurumda değil…Gideceklere de Reyis gibi konuşacağım… Giderlerse gitsinler…
İki orta bir sade, hadi bana müsaade. Hepiniz Yaradan’a emanet olun. Hoşça kalınız…
