Ayrıyeten, fesih metnini dikkatlice okursanız ne Karayılan’ın ne de Bayık’ın düşünce kapasitesini aştığını kolaylıkla görürsünüz. Olay Lozan’ı imzalamayan ve de başından beri PKK yandaşı olan ABD’ye ait gibi duruyor. Bana göre kesinlikle öyle…
Kaç Mayıs’ımızın kaldığını bilmeden bir Mayıs’ı daha devirdik. Eski mayısları tatille yolculardık. 27 Mayıs diye bir Bayramımız vardı, neyse ki kalktı. Gerçi daha sonra da 15 Temmuz Bayramımız oldu. İki ortak Türkiye’yi paylaşamadı, kavga ettiler, netice de gül gibi bir tatilimiz daha oluştu… Çalışanların şiarıdır, tatilini yap bağını sorma… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Geçtiğimiz günlerde bir toplantı, sessiz sedasız başladı, öyle de bitti. Toplum PKK’dan gelecek müjdeleri beklerken, RT bile bu müjdeleri topluma vermek için sabırsızlanırken, KKTC’deki önemli toplantı araya karıştı gitti… Çocuk doktorlarının toplantısında, ivedi kararlar alınması gerektiği, sonuç bildirisine yansıdı. Heyet; ilk beş yaşın çok önemli olduğunu, bu yaşlardaki beslenmenin, bağışıklık, zekâ vs. gibi şeylerin altyapısı olduğunu, söyledi… Türkiye’de bu iş için gerekli olan, günde en az bir kere, et tavuk ve balık tüketimine çok cüzi bir kesimin ulaşabildiğine dikkat çekildi… Peki ulaşamayan çoğunluk için yurdumuzda ne yapılıyor, en azından sorunu çözmekle ilgili bir gayret sarf ediliyor mu. Benim cevabım, “Hayır” hatta bu işin böylece devamı isteniyor. İlkokullarda günde bir öğün beslenmenin kaldırılması, size en belirgin örnek… Niye mi… Kafası fazla çalışmayan, bağışıklık sistemi problemli kimseler, hak talebinde bulunamaz 20-30 sene ucuz iş gücü olup, emekli olduktan sonra fazla yaşamadan dünya değiştirirler.
Bunun anlamını tahmin etmişsinizdir… Olay, sermaye çevrelerinin ve hükümetin arayıp bulamadığı bir durumdur… Bu özeti yaptıktan sonra, fikri gelişmeleri sizlere bırakıyorum…
Yukardaki paragrafa bağlantılı olabilecek bir konuyla devam edelim. Demokrasinin beşiği (!!!) ABD’de eğitim gören bir kızımız var. Adı Rümeysa. Rümeysa kızımız, Filistin için tepki verdi. Tam Doğu Türkistan’ı da(?) savunacakken, polis tarafından tutuklandı. Buraya kadar sıradan bir durum ama kızımızın şekline şemalın baktığımız da acaba Türkiye’de gene türban yasağı başladı da evladımız okumak için kendini ABD’ye mi attı diye düşünür olduk. Sonra hafızamızı bir yokladık ki, olay münferit değil… Misal, kakasında rengarenk boncuklar olan meşhur Kavakçı’lar dahil birçok kimse hem de belediye gibi yerlerden burslar alarak ABD’ye gitmiş, okumuş ve dönmüşler… Meşhur Huber Apo’nun karısı gibi, kapalı olduğu için Üniversiteye sokulmama dönemi hortladı mı ne? Bunlar niye dışarıya akın ediyorlar. Rektörlerin tamamının, belli yapıda olduğu bilinmesine rağmen gözler niye dışarda? Gelelim sonuca: Ülke imkanlarını, alabildiğince kullanan mahdut kesim, soluğu ABD, Avrupa vs. yerlerde alıyor. Diğerleri yani, Mongol olarak yetiştirilmelerine göz yumulanlar ise, içerdeki tarikatlara, İmam hatiplere emanet edilerek, biat ehli, şükür ustası, oy deposu kimseler olarak yetiştiriliyor…
Bu eşit yurttaşlık laflarından gına geldi… Biraz şaşıracaksınız ama, Kürtlerin ikinci sınıf vatandaş olduğunu itiraf ediyor ve söylüyorum. Buna rağmen imrenmem de sürüyor… Araplar, göçmenler, sığınmacılar varken Türklerin birinci sınıf olmaları mümkün değil ama hiç olmaz ise üçüncü sınıflıktan, ikiye terfi etmemiz gerekir… Geri zekalılar, bire çıkmak yerine üçe talip olmuş durumda…Ayrıyeten, fesih metnini dikkatlice okursanız ne Karayılan’ın ne de Bayık’ın düşünce kapasitesini aştığını kolaylıkla görürsünüz. Olay Lozan’ı imzalamayan ve de başından beri PKK yandaşı olan ABD’ye ait gibi duruyor. Bana göre kesinlikle öyle… Bu arada Tenekehan isimli bir Eşsiz (!) Başkan, kıvırma üstadı kesildi. Nesrin Topkapı’yı gölgede bırakacak hareket ve söylemler içinde… İlk başta, o fedakâr ve vatansever korucularımıza bulaştı. Ellerinden silah alınıp çoban yapılmalıymışlar. Kardeşlerini(Teröristleri) vurmaktan daha şerefli bir iş yapmış olurlarmış… Bak Tenekehan… Dünya’nın en şerefsiz işi teröristliktir. Şerefsizi “Telef” etmekte en övünülecek şeydir… Bu Tenekehan, “İhanet Metindeki Lozan” olayından duyulan rahatsızlık için, tekrar işini yaptı, yani kıvırdı… Ama, Diyarbakır Barosuna bağlı iki avukat, Lozan’ın iptali için Danıştay’a dava açtı… Sizce bunların sadece kendi başlarına iş yapmaları mümkün mü… Kimse unutmasın içerde dans edenler, köprüyü geçmeye uğraşıyor ama burnumuzun dibi Kamışlı’da, özerklik çığlıkları atıyorlar… Orada DEM de vardı PKK da… Bu ülkenin değerli evlatları. Etrafını çevreleyen bu ihanet çemberini parçalayıp atıver… Muhtaç olduğun kudretin yeri belli, damarlarında akan asil kanın gereğini yapman yeterli…
İki orta bir sade, hadi bana müsaade. Hepinizi Yaradan’ıma emanet ediyorum. Hoşça kalınız…